Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zekeriya Kitapçı

Zekeriya KitapçıTürkler Nasıl Müslüman Oldu? yazarı
Yazar
6.3/10
30 Kişi
113
Okunma
13
Beğeni
2.715
Görüntülenme

Hakkında

Prof. Kitapçı, Isparta’nın Yalvaç Kazası’nda doğdu (1937). Orta ve Yüksek tahsilini Türkiye’de tamamladı. Bu arada KARAÇİ ÜNİVERSİTESİ’nden temin ettiği bursla Pakistan’a giderek Edebiyat Fakültesi’nde “Doktora” çalışmalarına başladı. Çeşitli yönleri ile “Abbasiler Devrinde Türkler” konusundaki tez çalışmaları ile “Doktora Ph.D.” payesini kazandı (1968). Prof. Kitapçı, Pakistan’da bulunduğu yıllarda çeşitli kültürel faaliyetlerin yanısıra “Pakistan Radyosu Türkçe Program Servisi Karaçi” de uzman olarak çalıştı. Türkiye’ye döndükten sonra Devlet Planlama Teşkilatı’na girdi. Sosyal Planlama Dairesi Uluslararası Teknik İşbirliği Şubesi’nde “Uzman (RCD. CENTO)” olarak çalıştı (1971). Türkiye İran ve Pakistan arasında kurulan Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği (RCD) çerçevesinde bir çok önemli kültürel program toplantılarına katıldı. Daha sonra Atatürk Üniversitesinde (Erzurum) açılan ve şimdiki adıyla “İlahiyat Fakültesi” nde görev aldı. Prof. Kitapçı, buradaki ilmi çalışmaları ile “İslam Tarihi Doçenti” oldu. Prof. Kitapçı, 1978 yılında Jos Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin teklifini kabul ederek Nijerya’ ya gitti. Orada Öğretim Görevlisi olarak beş sene çalıştı. Bu arada fakültenin Dini Eğitimler Bölümünde Osmanlı Türk Tarihi, İslam Tarihi ve Medeniyeti derslerini okuttu. Ayrıca Dini Eğitimler Bölümü Başkalığı ve Dekan Vekilliği gibi idari görevlerde bulundu. Ekim 1982’ de kendi isteği ile Türkiye’ ye dönen Prof. Kitapçı, Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi (Elazığ)’ da görev aldı. Burada Tarih Bölümü Başkanlığı yanısıra, bir çok akademik, sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulundu. Prof. Kitapçı, 1987 yılında Tarih Profesörü olarak Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi ‘ne (Konya) tayin oldu. Prof. Kitapçı burada da Dekan Yardımcılığı, Bölüm Başkanlığı yapmış, ayrıca ilmi araştırma ve yayınları yanısıra kültürel faaliyetlerine de devam etmiştir. Prof. Kitapçı, Milli ve Milletler arası bir çok kongreye katılmış, ilmi tebliğler sunmuştur. İngilizce ve Arapça’yı çok iyi bilen Prof. Kitapçı’nın bu dillerde yayınlanmış kitap ve araştırmaları vardır. Ayrıca Farsça ve Urduca’ yı da bilmektedir. 2004 yılında emekli olan Prof. Kitapçı, ilmi araştırma ve çalışmalarına aralıksız devam etmektedir. Kitapçı’nın şimdiye kadar yazmış olduğu bütün kitaplar “YEDİKUBBE YAYINLARI” vasıtasıyla basılmış ve Türk okuyucusuna sunulmuştur. Bu eserler kendi kültür tarihimizin yapı taşlarını oluşturmaktadır.
Unvan:
Yazar
Doğum:
1937

Okurlar

13 okur beğendi.
113 okur okudu.
2 okur okuyor.
144 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Türklerin Kanıyla Sulanmış Zafer Ekmeği Yiyen VAHŞİ!
Şimdi sıra, Allah'a karşı yaptığı o acı yemin ve verdiği o meşum sözü yerine getirmeye gelmişti. Bu maksat için de 12.000 kişi ayırdı. Eli kolu bağlı olan bu Türkleri, Cürcan'ın vadilerinden biri olan Enderhiz'e doğru sevketti. Akıbetlerinin ne olacağından ve niçin buraya getirildiklerinden tamamen habersiz olan bu zavallı Türkler, Enderhiz vadisine gelince orada durduruldular. Ondan sonra Yezid yanındaki Arap askerlerine dönerek: "Bunlardan intikamını almak isteyenler intikamını alsın!" emrini verdi. Enderhiz vadisinde, kendilerini müdafaa edecek en küçük bir silahları bile olmayan bu zavallı esir Türkler'e, Araplar böyle bir hışımla çullanıyordu ki, her Arap, bir hamlede 4-5 Türk'ün birden işini bitiriyordu. Yezid 12.000 kişiyi böylece feci bir şekilde kılıçtan geçirdikten sonra suyun mecrası değiştirildi. Bu tepeler gibi yığılıp kalan kafa, kol, gövdeler üzerine doğru akan kan nehri ilerdeki bir değirmene ulaşıyordu. En sonunda Yezid, bu kanların öğüttüğü unlardan yapılan ekmeklerden yedi. Böylelikle Allah'a verdiği sözü yerine getirmiş oluyordu.
Sayfa 131 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Müslüman kardeşlerimizi iyi tanıyalım
Kuşatma yedi aydan fazla devam etti. Hiçbir yerden en ufak bir yardım dahi almadan, aylardır Arap askerlerine karşı şehir kalesini kahramanca müdafaa eden yerli halk ve savaşçı Türk unsurları, için, sonunda Araplara boyun eğmekten başka bir çare kalmamıştı. Fatih Arap komutanı şehre girince; şehrin bütün erkeklerinin bir araya getirilmesini emretti. Geçeceği yolun sağ ve soluna 4 fersah; (24 km.) uzunluğunda bir mesafeye dar ağaçları diktirerek bu Türkleri astırdı. Ayrıca gençleri esir aldı. Eli silah tutanların hepsini kılınçtan geçirdi. Cürcan Merzabanı ve el altından Yezid'i tahrik ederek Dehistanı yağmalamasına sebeb olan Firuz b. Kul'a bu boynu vurulanlar arasında idi. Bu bir harb değil, adeta bir soy kırımdı. Diğer taraftan şehri Araplara, istedikleri gibi yağma ettirmeyi de ihmal etmedi.
Sayfa 131 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Reklam
Arap sevici arkadaşlar özellikle okusun
Müslüman fatihler, büyük mücadeleler sonucu ele geçirdikleri büyük şehir ve kasabaların sadece zenginliklerine göz dikmek ve halkın elinde ve avucunda ne varsa toplamakla kalmamışlardır. Onlar bu fetihler sırasında karşılarına çıkan savaşçı Türk unsurunun kökünü kazımak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Müslüman Araplar hiç bir zaman kılınçlarını bu Türklerin ensesinden kaldırmamışlar ve yüzbinlerce Türkü, Çoğu kere masum olan bu insanları, orta yerde hiç bir ciddi gerekçe olmadan kılınçtan geçirmişler bir o kadarını da esir almışlardır. Daha ziyade Kuteybe b. Müslim 'le başlayan bu Türkleri kılınçtan geçirme ameliyesi, çeşitli aralıklarla tam kırk sene devam etmiştir. Bu, Orta Asya Türk varlığı için dahi, kendi tarihinde hiç bir zaman eşi ve benzeri görülmemiş bir facia idi.
Sayfa 11 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Sulu Han diye yazılır, ADAM diye okunur
Dinamik Türkeş Hakanının bu üstün başarıları; müslüman Araplar karşısında çok sıkıntılı bir devir geçirmekte olan Aşağı Türkistan'daki Türk varlığı ve bu arada yerli halk için nerede ise yeni bir nefes borusu ve bir ümit olmuştur. Zira bu dirayetli Türkeş Kağanı; Horasan'a gönderilen beceriksiz Arap valilerinin kısa zamanda korkulu bir rüyası ve adeta bir kabusu olmuş, onlara bir türlü rahat ve huzur vermemiştir. Bu bakımdan Araplar O'na "Hakan, Türk hükümdarı, en büyük hükümdar" ve "Ehi Müzahim; Araplar'a zor günler yaşatan zahmet veren" kimse lakabını takmışlardır.
Sayfa 135 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
el-Muktedir, daha sokakta arkadaşları ile topacımsı bir şeylerle oynadığı sıralarda, küçük yaşta halife olmuştu. Abbasiler Devleti tarihinde, el-Muktedir müstesna, böylesine küçük bir yaşta hilâfet tahtına kimse oturmamıştır.
Sayfa 57 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Günaydın
Türklerin Arap Dili ve Edebiyatına Hizmetleri
Türklerin Arap Dili ve Edebiyatına Hizmetleri
"Kör bir inat ve şovenizme varan bir ırkçılıkla Arap ve İran milli şuurunun bizim kültür ve medeniyet binamızı harabeye çevirmeleri ve bu muhteşem medeniyet binamızın temel taşlarını çalmalarını ve kendi gecekondularını bu yüce ve kıymetli taşlarla bina etmeleri hertürlü mülahazanın dışında tam bir tarih sefaletidir. " Kitaba başlarken.
Türk denilince akla İslâm ve Müslüman denilince de Türk gelmiş ve bu keyfiyet diğer gayr-i Müslim tebaalar meselâ; Hristiyan ve Yahudiler tarafından da kabul edilmiştir. Hatta bir çok hallerde onlar bile bununla gurur duymuşlardır.
Kur'an-ı Kerim ve Vahy-i İlahide Türkler Cilt: 2
Kur'an-ı Kerim ve Vahy-i İlahide Türkler Cilt: 2
Reklam
Ertuğrul Gazi bir defasında Konya'ya, oğlu Osman ile gelmiş, bu büyük Anadolu şeyhini ziyaret etmiş ve ondan Osmancık için hayır dualar istemiştir, Hz. Mevlana küçük Osman'ın elinden tutmuş, onun yüzüne dikkatle bakmış, ona hayırlı dualar etmiş ve onu; “Ulu ve devamlı olacak bir devletle müjdelemistir.
Kur'an-ı Kerim ve Vahy-i İlahide Türkler Cilt: 2
Kur'an-ı Kerim ve Vahy-i İlahide Türkler Cilt: 2

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
170 syf.
8/10 puan verdi
Türkler bir gecede mi Müslüman oldu?
Türklerin Müslüman olması süregelen bir tartışmadır. Bu konuda yaygın iki görüş vardır. Bunlardan ilk akla geleni tarih kitaplarında bize öğretilen Türklerin, eski inançlarına benzerliği ile İslam dininin bir takım konularda benzer özellikleri sayesinde bu dini kabul etmeleridir. Diğer bir görüş ise çok az kişinin kabul ettiği daha doğrusu kabul
Araplar'ın Türkistan'a Girişi
Araplar'ın Türkistan'a GirişiZekeriya Kitapçı · Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı · 20003 okunma
416 syf.
1/10 puan verdi
·
13 günde okudu
yazık bizim prof lara
Türklüğün gururunu kurtarma islamın ise gerçek yüzünü saklama adına resmi tarihin bize dayattığı Talas savaşı uydurmasını belgeleriyle gözler önüne serip Türklerin yüzbinlercesinin zalim arap komutan kuteybe tarafından suçsuz yere katledilerek geriye kalanların nasıl zorla müslüman yapıldığını anlatan bu kitabı aynı zamanda ülkemizde ünvanların ne kadar önemsiz değer verilmemesi gereken bir kavram olduğunu ve inancın insan beynini nasıl zincire vurup örümcek ağlarıyla sardığını göstermesi adına ibretle, dehşetengiz bir şekilde okuyabilirsiniz. İyi okumalar.
Türkler Nasıl Müslüman Oldu?
Türkler Nasıl Müslüman Oldu?Zekeriya Kitapçı · Alya Yayınevi · 201928 okunma
307 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Türkler Nasıl Müslümana Oldu.
İslam'ı bilmeden inanan herkes, kurnaz hocalar ve diyanet sayesinde, İslam'ın barış ve hoşgörü dini olduğunu ve Türklerinde isteyerek İslam'a girdiği yalanına inanmıştır veya inandırılmıştır. Oysaki durum hiç de öyle değildir. İslam Türklerin benliğine kılıçla, şiddet ile ve katliamlarla girmiştir. İslamcı yazar Zekeriya Kitapçı, gerçekleri olduğu gibi aktarması takdire değerdir. Bunun yanında Arap İslam orduları, Türkleri katlederken, İslamcı yazar Zekeriya Kitapçı neredeyse katliamcı Kuteybe bin Müslim'in yerine geçerek, elinde kılıç katliamlara katılacaktır. Ve hatta İslamcı kimliği ile kafir Türkler demekten de kendisini alamaz. Türklerin nasıl kılıç zoruyla Müslüman olduğunu bilmek açısından okunması gereken bir kitap.
Türkler Nasıl Müslüman Oldu?
Türkler Nasıl Müslüman Oldu?Zekeriya Kitapçı · Yedi Kubbe Yayınları · 201328 okunma