Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zemahşeri

9.0/10
28 Kişi
123
Okunma
35
Beğeni
5,2bin
Görüntülenme

Hakkında

Zemahşerî (Farsça: محمود زمخشری‎‎) (18 Mart 1075 - 13 Haziran 1144), 10. yüzyılda yaşamış Fars asıllı İslam bilgini. Tefsir, kelâm, fıkıh, lügât ve belâgat gibi birçok İslam'i bilim alanında araştırmalar yapmış ve çeşitli eserler vermiş filozof ve İslâm âlimi. 1074 yılında Harezm'in Zemahşer kasabasında doğmuş, 1144'de bir Arefe gecesi Cürcaniyye'de vefât etmiştir. Asıl adı Mahmut'tur. Doğduğu şehirden dolayı Zemahşerî, uzun süre Mekke'de yaşadığından ötürü de Cârûllah lâkaplarıyla anılmıştır. Mutezile akidesine bağlı bir âlimdir. Özellikle Arap dili ve Edebiyatı ile belâgat konusunda dâhi bir bilgindir. Zemahşerî olarak tanınmakta olup, künyesi Ebül Kasım Cârûllah Mahmud bin Ömer bin Ahmed el-Zemahşerî şeklindedir. Mahmud, 1075 yılında Harezm'in Zemahşer kasabasında doğdu. Küçükken geçirdiği kaza sonucu bir bacağını kaybettiğinde takma bir bacakla yürümek zorunda kaldı. Dindar bir aileye mensup olup, ilk eğitimini babasından aldı. Baba, oğlunun sakatlığını da göz önünde bulundurarak durumuna uygun olan ve oturarak çalışılabilen terzilik mesleği ile geçimini sağlamasını istiyordu. Ancak, Mahmud'un okumak konusundaki ısrarı üzerine bir medreseye verdi. Babası, kesin olarak bilinmeyen bir sebepten ötürü hapsedildi ve kalan ömrünü burada geçirdi. Mahmud, Harezm'de tıp, dil ve gramer sahasında önemli bir konuma sahip olan Ebu Muzar Mahmud bin Cerir el-Zebbî'den ders aldı. Dil ve edebiyat derslerinin yanında, aldığı eğitimin etkisiyle Mutezile akidesine bağlandı. Üstün zekâsı ve gösterdiği başarıdan dolayı hocasından maddi ve manevi destek gördü. Bir ara Buhara'ya da gidip orada da eğitim aldı. Bu tarihlerde hüküm süren Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ve ünlü veziri Nizamülmülk'ten de himâye ve destek gördü. Mahmud, ilim tahsil etmek gayesiyle muhtelif beldeleri dolaştı. Harezm'den ayrıldıktan sonra Horasan'a gitti. Orada bulunan ileri gelenlerle temas kurdu. Sonra İsfahan'a gitti. Burada da Melikşah'ın oğlu ile görüştü ve onu öven bir kaside kaleme aldı. Bağdat'ta bulunan Nizamiye Medresesi'nde de eğitim gördü. Burada hadis, tefsir, kelâm, fıkıh, gramer ve edebiyat dersleri aldı. Arapça ve dilbilim konusunda uzman olarak yetişti. Mahmud, şiddetli bir hastalığa yakalanınca Mekke'ye gitti. Mekke Şerifi Ebü'l-Hasan Ali bin Hamza tarafından çok iyi karşılandı. Aralarında samimi bir dostluk oluştu. Mahmud Zemahşeri, bu süre zarfında Arap yarımadasında gerçekleştirdiği seyahatler ve Araplarla girdiği yakın diyalog neticesinde Arap dili ve edebiyatının incelikleri, zenginliği konularında oldukça önemli bilgilere sahip oldu. Mahmud, son gelişi ve değişik zamanlarda hac vesilesiyle geldiği Mekke ve Medine'de uzun süre kaldı. Bundan dolayı kendisine "Allah'ın komşusu" anlamına gelen "Cârûllah" denmeye ve bu unvanla anılmaya başlandı. Memleket özlemiyle Harezm'e döndüyse de bir süre sonra tekrar Mekke'ye geldi. Birinci gelişinde iki, bu gelişinde de üç olmak üzere beş yıl Mekke'e kaldı. Daha sonra Harezm'e dönerken Bağdat'a uğradı. Büyük bir ilgi ile karşılandı. Burada ders vermeye başladı. Aynı zamanda kendisini yetiştirmeye ve dersler almaya devam etti. Zemahşerî, bütün mesaisini ilme verdiği ve bu gaye ile sık sık seyahat ettiği için evlenmedi. Yaşadığı dönemin önemli alimleri arasında yer aldı. Dil ve tefsir alanında büyük otorite olarak kabul edilip, verdiği dersler büyük ilgi gördü. Bu alanda Harezm, Irak, Horasan, Hicaz gibi bölgelerde, sahasında zamanın önemli âlimleri arasında yer aldı. Kendisinden ders alan bazı talebeleri önemli hatipler arasında yer aldılar ve camilerde vaaz verdiler. Belâgat ilmindeki üstün kişiliği ve bu sahada yazdığı "Keşşâf Tefsiri" büyük beğeni toplayan ve kabul gören bir eserdir. Ehl-i Sünnet âlimleri belâgat ile ilgili konularda bu eserden önemli ölçüde yararlandılar. Mahmud, Bağdat'tan Harezm'e geçti. Ceyhun Nehri kıyısındaki Ürgenç'e yerleştikten birkaç yıl sonra, 1144 yılında vefât etti. Kişiliği ve Fikir Hayatı; Zemahşeri, ilim öğrenmek için seyahatler yapmış ve birkaç defa Bağdat'a gitmiş, bir müddet Mekke'de kalmıştır. Mekke'de bir müddet bulunması üzerine kendisine Cârûllah unvanı verilmiştir. Bağdat'ta Ali bin Muzaffer en-Nişâburî, Ebu'n-Nasr el İsfehânî ve Ebu Mansur el-Cevâlikî'den ilim öğrenmiştir. Fıkıh ilmini Şeyh Sedid-i Hayyâtî'den tahsil etti. Arapça'yı çok iyi bilen Zemahşerî; tefsir, fıkıh, lügât, belâgat ilimlerinde derin bilgi sahibi oldu. Bilhassa belâgat ilminde fevkalade ileri olan Zemahşeri'nin yazdığı Keşşâf tefsiri, bu bakımdan çok beğenilmiş ve tanınmıştır. Ehl-i Sünnet âlimleri belâgat ilgili bilgilerde onun tefsirinden istifade etmişlerdir. Fars asıllı olmasına rağmen Arap dilindeki üstünlüğünü ifade etmek için onun Ebu Kubeys dağına çıkarak Ey! Araplar gelin, atalarınızın dilini benden öğrenin. dediği rivâyet edilir. Zemahşeri, fıkhi açıdan Ehl-i Sünnet'in Hanefi mezhebinde olmasına rağmen itîkâd bakımından Mu'tezilidir. Ama ölürken Mu'tezile'den dönüp tövbe ettiği de söylenmektedir. Ancak tefsirinde açık ve kapalı olarak Mu'tezile itîkâdına yer verdiği görülür. Keşşâf tefsiri belâgat hususunda büyük bir değer taşıyan ve Kuran-ı Kerim'in belâgatini gösteren bir şaheserdir. Eserleri; Zemahşerî, önemli ölçüde talebe yetiştirdiği ve ömrünün sonuna kadar ilim öğrenmeye devam ettiği gibi çok sayıda eser de kaleme aldı. Arapça'nın dışında Türkçe ve Farsça'yı iyi derecede bilmesine rağmen eserlerinin büyük bir kısmını Arapça olarak kaleme aldı. En önemli eseri "Keşşâf Tefsiri" olarak bilinen tefsir eseridir. Bu eserinde Kur'an-ı Kerim'in dilindeki üstünlük ve incelikleri göz önünde bulundurdu. Bu eseri kendisine İslâm âleminde büyük bir şöhret kazandırdı. Çok sayıda müellif ve müfessir kaynak olarak bu eserden yararlandı. Muhtelif dillere tercüme edildi. Diğer bazı eserleri; Nükatü'l-Arab, El-Minhac, Rüusu'l-Mesail, El-Mufassal, El-Muhaccat, Esasü'l-Belağa, Etvakü'l-Zehab, Mak amat...Şiirleri ise "Divan"ında toplanmıştır. Divan'ın bir yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Tam adı:
Allame Zemahşeri
Unvan:
Dil Üstadı, Edebiyatçı, Kelamcı ve Müfessir
Doğum:
Zemahşer, Harezm, 18 Mart 1075
Ölüm:
Ürgenç, Harezm, 13 Haziran 1144

Okurlar

35 okur beğendi.
123 okur okudu.
17 okur okuyor.
154 okur okuyacak.
5 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“Dünyada iyi bir iş gör ve iyi bir ad kazan ve mezara öyle gir.”
Bedir
Şair Şöyle der; ''İyiliklerinize üç şeyle karşılık veririm ben; -Elimle -Dilimle -Bir de sevgi dolu gönlümle...''
Sayfa 28 - EKİN
Reklam
''Doğrusu -ölüm- ; her şeyden emin ve fakat gafletteki insanları iyi tanır.''
Sayfa 24 - EKİN
"Gönlümün istediği gibi biraz yaşamayı özledim."
Sayfa 141 - Bedir Yayınevi-[GÜLİSTAN]Kitabı okudu
Evveliyeti ve kadimliği kendi zatı adına seçen Allah, her eksiklikten münezzehtir.
Sayfa 11 - EKİN
Karanlık geceleri ben uykusuz geçirirken, sen sabaha kadar uyuyorsun. Ondan sonra da bana yetişmek istiyorsun. Ne gezer.
Zemahşeri
Zemahşeri
Hasan-ı Basri
Hasan-ı Basri
•••••••••(641, 728)
İmam-ı Azam Ebu Hanife
İmam-ı Azam Ebu Hanife
••••(699, 767)
İmam Malik
İmam Malik
•••••(711, 795)
İmam Şafii
İmam Şafii
•••••(767, 820)
Cabir bin Hayyan
Cabir bin Hayyan
•••••(721, 815)
Harizmi
Harizmi
••••••••(780, 850)
Ahmed Bin Hanbel
Ahmed Bin Hanbel
••••••(780, 855)
Haris El Muhasibi
Haris El Muhasibi
•••••••(781, 857)
Reklam
"belanın aniden gelişi belanın kendisinden daha şiddetlidir.” | Keşşaf
Zemahşeri
Zemahşeri

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
680 syf.
8/10 puan verdi
Es-Selam! Zemahşeri..Arap belağatı açısından zirve isim... Fars veya diğer bir görüşe göre Türk kökenli çok yönlü Mutezile alimi... Mekke'de araplar kendisiyle arapça bilmediği noktasında eleştirince yıllarca bedevilerle arapça eğitimine önem veriyor, tekrar Mekke 'ye dönüyor ,Ebukubeys dağına çıkıyor ve araplara meydan okuyor; --Gelin hadi
El-Keşşaf (1. Cilt)
El-Keşşaf (1. Cilt)Zemahşeri · Ekin Yayınları · 201612 okunma
448 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Hikmet Hazinesi
Şeyh Sâdi Şirazî'nin Bostan ve Gülistan isimli iki eseriyle birlikte Allâme Zemahşerî lakaplı Ebu'l-Kasım Mahmud bin Ömer'in Etvâku'z-Zeheb yani Altın Küpeler isimli eseri tek kitapta okuyucuya sunulmuş. İslâm - Şark Edebiyatının bu 3 şaheseri aslında muazzam bir nasihat kitabı. Baştan aşağı hikmet dolu ve mutlaka okunmalı dediğim bir eser... Ancak tasavvufî terimlere yabacı olanlar için anlaması olayların özüne inip manâsını kavraması güç olabilir. Şeyh Sâdi'nin Gülistan'ında genel olarak insanlara Bostan'ında ise daha çok ahlakî özelliklere, İslam ahlâkına değinilmiş. Yazarın çok fazla gezip şehirler ve insanları analiz etmedeki kabiliyeti eserin edebi diline çok güzel yansımış. Ele aldığı konuları hikaye, beyit, rubai, mesnevi gibi edebi konularla tam bir hikmet deryasına çevirmiş. Zemahşerî'nin Altın Küpeler'i ise yüz makaleden müteşekkil 35 sayfalık bir nasihat kitabı. Hakikatten taviz vermeyen yönü itibariyle üslubunun bir sert olduğunu söyleyebiliriz. Ben çok büyük bir keyifle okudum. İçinde muazzam kıssalar vardı. Anlatılan bazı olaylar, kurulan cümlelerin hikmetine hayran olduğum çok yer oldu. Hele ki tasavvufa yakın olan arkadaşların daha derin hikmetleri göreceğini düşünüyorum. İstifade edeni bol olsun...
Bostan - Gülistan - Altın Küpeler
Bostan - Gülistan - Altın KüpelerŞeyh Sadi Şirazi · Bedir Yayınları · 201680 okunma
448 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
İran edebiyatının güçlü isimlerden Sadi Şirazi 'nin "Gülistan" ve "Bostan" adlı eserlerini ve ayrıca yine İran ve Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olmuş El- Zemahşeri lakabıyla bilinen Ebu' l- Kasım Mahmud bin Ömer 'in "Etvaku'z Zeheb" adlı eserini bu kitapta bir arada görüyoruz. Bu üç kıymetli eser Farsça ve Arapça olarak yazılmış olsalarda yazarların ehl-i sünnet edibleri olmaları tıpkı Mevlana Celaleddin Rumi' miz gibi, İran edebiyatı ve kültüründense bize daha yakın olmalarını sağlamıştır. Bu eserleri hakiki manada anlayabilmek için tasavvufi düşüncenin kendine has sözlüğünden haberdar olmak gerekiyor. Aksi takdirde burada kullanılan ifadeler bazı aklı kıt zihniyetlerin yorumlamalarıyla kastedilen manalarından uzaklaştırılabilir. Bu eserlerin kapağını ikinci defa aralayan biri olarak meraklılarına tavsiyem şudur ki özellikle de Gülistan 'ı okumadan önce tasavvuf sözlüğüne göz gezdirip manaların aslına az da olsa vakıf olmaya çalışmalıdırlar. Bunu yaptıkları takdirde bu eserleri okurken ayrı bir zevk duyacaklardır. Umarım bu eserlerin kıymetini bilenlerden oluruz. Umarım hepimizin yüreğinde solmayan gülistanlar, solmayan aşklar çiçeklenir..
Bostan - Gülistan - Altın Küpeler
Bostan - Gülistan - Altın KüpelerŞeyh Sadi Şirazi · Bedir Yayınları · 201680 okunma