Özellikle kadına yöneltilen vahşet erkekliğin nasıl bir çıkmazda olduğunu, şiddete dönüşen bir korkunun sefilliğin avucunda kıvrandığını kanıtlıyor. Neredeyse her gün yeni bir “töre” cinayeti işleniyor ülkemizde; kadının konumu, ezilişi ve sömürülüşü apaçık ortada. “Töre”nin temelindeki feodal erkek dizgesi kentsoylu toplumun ataerkil yapısıyla birleşmiş; bu yapının kadına karşı takındığı kıyıcı ve baskıcı şiddet aynı zamanda bir erkek histerisinin, korkusunun, psikozunun belirtisi. Kadının cinselliği, doğurganlığı, yaşama farklı bakışı erkeklerimizi “hasta” ediyor, bu sayrılık da geri tepip kadınları yok etmeye çalışıyor. Simone de Beauvoir’ın “kadın doğulmaz, olunur”, Julia Kristeva’nın “cins olmayan cins” düşünceleri erkekler için de geçerli aslında. Ama erkekler bu durumdan giderek patoloji haline gelen bir biçimde etkileniyor. Kurmacanın yeni duruma tepkisi çalışmamın temellerinden biri.
Sayfa 12 - Ağustos 2020 - Notos Kitap