Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ama vahim olayların olağan sayıldığı veya tersine olağan sayılması gereken olayların vahim telâkki edilebildiği bir ülkede yaşıyorsanız, orada artık başka çeşitten bir durumla karşı karşıya bulunduğumuza hükmetmek gerekir: orada artık vehametin anlamını yitirdiğini, ölçülerin alt üst ya da ters yüz edilmiş durumda olduğunu bizi kabule zorlayan farklı gerçeklikler var demektir.
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Reklam
Epikür'ün ben yaşarken ölüm yoktur, öldükten sonra da ben yok olurum, dolayısıyla hayatta olan birinin ölümle temas etme imkânı mevcut değildir, mealinde aktarabileceğimiz düşüncesi aslında kendini aldatmaktan başka bir işe yaramıyor. Çünkü biz farkında olmasak da ölümle temas halindeyiz, çünkü yaşıyoruz ve hayatın bir anlamı varbulunuyorsa bu anlam ancak ölümle bir değer kazanıyor. (…) Bir şeyi değerli kılan onun nedret hâlinde(nadir) oluşu keyfiyetidir. Bu yüzden hayata değerini ve anlamını veren olgunun ölüm olduğunu söyleyebiliyoruz.
"Bir gerçeklik,insan tarafından ifade alanına taşındığında, artık kendisi olmaktan çıkıyor./.../ İnsan, gerçeği,hiçbir surette neyse o olarak algılayamıyor,onu ancak,kültürünün adesesinden bakarak algılıyor."
Sanmıyorum.
Bir eleştirmeci acaba öznel beğenisine râm olarak mı yargılarını temellendirmiştir, yoksa kendi öznel beğenisini aşma ferasetini ve basiretini gösterebilmekte midir?
Sayfa 235Kitabı okudu
Gene Faulkner'ın dediği gibi aşkı değil de şehveti anlatmak kolaydır; ruhun meselelerini değil, fakat guddenin ilcalarını anlatmak da kolaydır. Ama bunların anlatımı hiçbir evrensel kemiğe işlemez.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Öykü yazmayı seviyorum, çünkü kendimi ve acılarımı biraz da öykü yazarak anlıyorum sanıyorum.
Sayfa 194Kitabı okudu
London'ın bazı romanlarında anlatılan kurtlara, köpeklere dair öyküler, ancak o köpeklerle insanların ilişkisi açısından anlam taşır, yoksa köpeğin ya da kurdun bir başına bir hayvan olarak bir öyküsünün bulunması imkânsız bir şeydir.
Sayfa 185Kitabı okudu
Biz nasıl okuyoruz kitabı acaba :D
Nuri Pakdil'i ise uzun yıllar bir arada bulunmamıza rağmen yazı yazarken hiç görmedim, çünkü kitap okumak da, yazı yazmak da onun için özel bir ritüel sayılırdı. Kitap okumak için bile elbisesini giymekten başka kravatını da kuşanır, masanın başına öyle otururdu.
Sayfa 174Kitabı okudu
Dostoyevski'nin çala kalem yazdığı, dahası bazı cümlelerinin gramere uymadığı söylenir. Ama onun yazılarındaki "ruh" ortadadır. Ama öyle yazılarla, yazarlarla karşılaşılabilir ki, düzeltilebilecek tek kelime bulamazsınız; buna rağmen yazı ruhsuzdur, özentidir.
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Günümüz Watpad kitapları gelir akla
Eğer yazılan şeyin bir ruhu varsa, o, her halükârda kendini belli eder, ortaya çıkar. Eğer öyle bir ruh yoksa üstünde özenilmiş olsa bile, özenme özenti olarak sırıtır.
Sayfa 166Kitabı okudu
Bence ressamlar için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Bir kere daha söylüyorum, eğer yazı bir kereliğine olsun hedefine ulaşabilmiş olsaydı, yeniden ve yeniden yazma isteği bir yazarı nasıl olur da dürtükleyebilirdi? O bırakılmışlık ve ulaşılmamışlık hali değil midir, yazarı durmamacasına yazmaya sevk eden? Onu rahat bırakmayan?
Sayfa 159Kitabı okudu
Kalabalık ortamda kitap okuyamamak...
Yazının şimdi gelip dayandığı nokta, herhalde, okuyucuyu yalnızca kendisiyle baş başa bırakmayı başarabilmesiyle ortaya çıkıyor.
Sayfa 156Kitabı okudu
Kaynağından kopmuş bir kültür ve kültüründen kopmuş bir edebiyatın, kendi aslî egemenlik referansını da yitirmiş olması bakımından, bir köle edebiyatı derekesine indirgenmiş olacağını ifade ediyoruz. Köle edebiyatı, bu haliyle herhangi bir kişilik sahibi bulunmaktan mahrumdur. Onun, bir isyanı yansıtması hali bile, ancak köle isyanı olarak değerlendirilebilir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Yazarın çapı yaşadıklarıyla değil, fakat anlattıklarını tanıyıp tanımamasıyla, nazarının nüfuzuyla ortaya çıkar.
Sayfa 123Kitabı okudu
423 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.