Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bizim yalnızlıklarımız kahvehanelerde veya çay bahçelerinde yaşandı."
Sayfa 105Kitabı okudu
Oysa gidenler her daim geç kalmıştır. Gitmek derdine bir kez düşen için artık kalmak da yaradır.
Reklam
Öykü yazmayı seviyorum, çünkü kendimi ve acılarımı biraz da öykü yazarak anlıyorum sanıyorum.
Bulutumsu yazıyorum(:
Bazı mülâkatlarda “nasıl yazıyorsun?” sorusuna bulutsu dediğim duruma göndermede bulunarak cevap verdiğimi hatırlıyorum.
Hele hız çağında...
Bir uçurtma üstüne, penceremin daracık aralığından gelip geçtiğini görebildiğim insanların o anki yaşantıları ve oradan kalkarak onların hayatı üzerine oluşturulan kurgular üstüne temerküz eden bir yazının yoğunluğu ilgilendiriyor beni. O kısalık ve yoğunluk....
Reklam
"Ama bir yazar, otobiyografisini bile yazmış olsa, yalnızca kendisini yazmış olmaz, aynı zamanda kendisi olarak da yazar. Bir okuyucu da, elindeki metni ancak ve ancak kendisi olarak okuyabilir."
İnsanlar katlanabilecekleri zorluk ve fakirliğin miktarını keşfedemeyecek kadar korkaktırlar gerçekte. Ne kadar dayanıklı olduklarını keşfetmekten korkarlar.
İz Yayıncılık
.. yazı yazmakla, her an, başımıza dert açabilirdik! Asıl risk buradaydı. Eğer yazı yüzünden başımıza dert açılacak olursa, bu durum bütün hayatımızı etkileyebilir, onun yönünü değiştirebilirdi. O tarihlerde, gerçekten de, yazı yazmak riskli bir meşgale olarak telakki ediliyordu. Gazetecilerin başı dertten kurtulmuyordu. Niceleri hapislere girmiş, hayatları kaymıştı! Necip Fazıl Kısakürek’in Ahmed Emin Yalman’a yapılan başarısız suikast bahanesiyle hapse atılması o dönemin icraatındandır. Daha nice gazeteci, yazar yan baktı, çamura yattı bahaneleriyle içeriye alınmışlardı. Dolayısıyla gazeteciliğin, yazarlığın gerçekten de belalı sayılan dönemlerinden birinden geçiliyordu
462 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.