"Dostum, kim seni konuksever olmamakla suçlayabilir, evinin önünden geçip de kapını çalmıyorsa?
Kim seni sağır ve dikkatsiz yerine koyabilir, senin anlamadığın bir dille sana sesleniyorsa?
Senin çirkinlik dediğim şey, senin hiçbir zaman ulaşmaya çabalamadığın şey değil midir, senin hiçbir zaman girmek istemediğin yürek değil midir?
Eğer çirkinlik varsa, gerçekte, gözlerimizi kapatan kabuklardan ve kulaklarımızı tıkayan balmumundan başka bir şey olamaz.
Bir ruhun kendi hatıraları karşısında duyduğu korkudan başka hiçbir şeye, dostum, çirkin deme!"
Ermişin Bahcesi, "Ermiş" kitabının devamı niteliğinde. İkisi de çok güzel kitaplar. Mutlaka okumanizi tavsiye ederim zaten 50 sayfa. Kitapla ilgili cok fazla yorum yapmayacağım. Bol alıntı paylaşmak istedim. çünkü, altını çizdiğim satırlar çok.
KİTAPLA KALIN 🤗
Yazık o millete ki; rüyasında küçümsediği tutkuya, uyanıkken boyun eğer.
Üstat zaman korkutuyor beni. bize aldırmadan geçip gidiyor, ama gençliğimizi de soyup alıyor. peki ne veriyor karşılığında?
Yalnız üstat, saatleri nalları göğsümü ezip duruyor.
Ey sis, kız kardeşim, anamın daha büyük çocuğu,
Hâlâ avucumdadır serpmemi buyurduğunu yeşil tohumlar
söylememi buyurduğunn şarkıyla mühürlü dudaklarım;
ve sana ne bir meyve getirdim ne de bir yankı,
ellerim kördü çünkü, dudaklarım da Kıyıcı...