Zehirli karanfiller büyüttüm Dargınlığımın saksılarında Biberli bir kokuları vardı Yazın bir akşam hazırlığına benzer Kayalık bir deniz kenarında Kanlı bir karanlıktı gördüğüm Ben mi çok geniştim dünya mı çok dardı Nasıl yaprak yaprak açılıyordu Vahşi bir bitki gibi içimde keder Ağaçlar sohbahara azalıyorlardı.
Ben yumuşak tuşlarına basacağım hayatın sen çatıyı kur. Sırları soracağım ben, sen hayatın anlamını ara. Yazın yönünü değiştireceğim ben sen yolculuğa çık. Ben arka bahçeyi özleyeceğim sen inat et.
Sayfa 64 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Her güneş doğumu bambaşkadır. Renkleri, tonları ve ruhunda bıraktığı etki. Her yeni bir gün hediyedir Rune. Son 2 yıl bir şey öğrendiysem, o da bu." "Tıpkı bu rüzgar gibi. Kışın başı olduğu için soğuk ve insanlar ondan kaçıyor. Sıcak kalmak için içeri giriyorlar. Ama ben kucaklıyorum onu. Yüzüme vuran rüzgarın, yazın yanaklarımı ısıtan güneşin tadını çıkarıyorum. Yağmurda dans etmek istiyorum. Karın üzerine uzanıp kemiklerime işleyen soğuğunu hissetmeyi düşlüyorum."
Sayfa 145 - Yabancı Yayınları, PoppyKitabı okudu
NAMAZGAH ÇEŞME iLE BULUŞTU  Karanlık Kapı Sebili
Kafesli, içinde insanların hizmet ettiği, yazın soğuk, kışın ılık şerbet dağıtılan hayır mekanlarına sebil denir. Sadece kurnası olan ve su akıtan yapılara da çeşme denir. Ancak çoğu yerde düşülen hataya bu topraklarda da düşülmüş ve çeşmelere de sebil denmiştir. Bu söyleme göre Beytü'l-Makdis'in en gösterişli sebili (çeşmesi) tabii ki yine Kanuni Sultan Süleyman'a aittir.
Sayfa 61 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Varlığın bana mutluluk veriyorsa da Bu geceki anlaşmamız mutlu etmiyor beni. Pek acele, pek ani, düşünüp taşınmadan oldu, Daha "çaktı" demeye kalmadan çakıp kaybolan bir yıldırım misali lyi geceler sevgilim, bu sevgi tomurcuğu bir dahaki görüşmemize, Yazın o olgunlaştıran nefesiyle dönebilir güzel bir çiçeğe
"Sevgili oğlum," dedi Dippet şefkatle. "Yazın senin okulda kalmana izin veremem. Tatilde eve gitmek istersin tabii, değil mi?" Riddle hemen, "Hayır," dedi. "Hogwarts'ta kalmayı tercih ederim, oraya... o şeye... dönmektense..." Dippet merakla, "Sanırım tatillerde bir Muggle yetimhanesinde kalıyorsun, değil mi?" diye sordu. "Evet, efendim," dedi Riddle, biraz kızararak. "Muggle ana babadan mısın?" "Yarım kan, efendim," dedi Riddle. "Muggle baba, cadı anne." "Ve annenle babanın ikisi de..." "Annem ben doğduktan kısa süre sonra ölmüş, efendim. Ancak benim adımı koyacak kadar yaşadığını söylediler yetimhanede: Tom, babamın adı diye, Morvoldo da büyükbabamın."
Reklam
"Onu kış gibi seviyordu, kararlı ve her şeyi tüketen bir şekilde. Onu yazın kararlılığıyla ve doğanın vahşiliğiyle seviyordu."
Sayfa 108Kitabı okudu
Yazın günbatımı uzun sürer ve huzur vericidir.
Sayfa 61 - Epsilon Yayınevi
Eylül... birkaç gün hava ne kadar güzel olsa, bu kadarcık geçici bir güzelliğe bile gönül borcu duymak gereken bir ay; içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, o güzel havaların, sürekli yazın artık nasıl geçmiş, yalnızca bir mâzi olmuş olduğunu hissettiren bir esef ve özlem ayı...
Bir buzdağı gibi...
"Hiçbir yazın ürünü, gerçek yaşamın kötümserliğini geride bırakamaz." Anton Çehov
Sayfa 63 - Bilge Kültür Sanat, Eylül 2013Kitabı okuyor
Reklam
Auschwitz Kampından Çıkan Ama Bugünkü FİLİSTİN’i Anlatan Satırlar…
“Fark ettiniz mi bugünlerde ölüler nasıl da genç ve kuvvetliler bu sene cesetler. Her geçen gün gençleşiyor ölüm bu sene genç bir çocuk dün on dokuzunda yoktu bile. … Güzel olduğu için daha da korkunçtu daha da korkunçtu daha genç ve daha güzel oldukları için hepsi yan yana uzanmış ebediyen güzel ve kardeşçe sıralanmış başakları biçer gibi biçtiklerinde insanları taneleri olgun başak mevsiminde yazın baş kaldırma mevsiminde insanın insanları başaklar gibi yatırıyorlar bakışları çeliğe karşı göğüsleri açık göğüsleri patlak yürekleri delik ölümü seçmiş olanlar. … “
Sayfa 243 - İronik!Kitabı okuyor
terman'da gün yavaş sönüyor kuzularla, dağlar arkasından gülerek güneş, tütün tarlalarına değerek suyun akışında yunarak çekiliyor kapılar gün batımı içinde çocuklarla gıcırdar
Sayfa 42 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978, SÜRGÜN HIZI
Kırım Seferi ’ne giderken babam 16 yaşındaymış. Harp için asker yazmak üzere Kasaba ’ya memurlar gelmiş. Halk, çocuklarını saklamış. Kimi öldü, kimi hasta diyerek asker vermemişler. Dedem, bu halden pek müteessir olmuş, haykırmış: “Bu köyün şerefi var! Eskiden yüzlerce gönüllü sipahi sevine sevine cenge giderken bize ne oldu da şimdi herkes çocuğunu kaçırıyor... Bu devletin namusunu kim kurtaracak? Yazıklar olsun!” Sonra da 18 yaşındaki oğlunun kolundan tutarak memurlara, “Yazın Mehmet ’imi defterin başına birinci gönüllü!” diyerek, halka örnek göstermiş.
Gülsuyu, elma kabuğuyla kaynatılmış içyağı, vanilya, yoğun tünel karanlığı, bunların da ötesinde yaslı Rumları, kışın Pangaltı ortodoksu kimliğiyle tutucu, yazın Büyükada yahudisi kimliğiyle çığırtkan bir azınlığı çağrıştırırdı. Yanık şeyler, kapanık, anahtarlı duygular. Tıkırtılar, gittikçe yaklaşan ayak sesleri...
"Bir eserin, hayatımızın filan veya felan zamanında okunmuş olması ne kadar mühimdir!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.