Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
yazının en önemli işlevi “öteki insanları köle etmeyi kolaylaştırmaktı.
İlk yazıların kullanım alanlarının sınırlılığı istenen bir şey olduğu için daha az kapalı bir yazı sistemi geliştirme dürtüsü vermiyordu kimseye. Eski Sümer kralları ve rahip yazının uzman yazıcılar tarafından vergi borcu olarak koyunların kayıtlarının tutulması için kullanılmasını istiyordu, yoksa kitlelerin şiirler yazmasını, kumpaslar kurmasını değil. İnsanbilimci Claude Lévi-Strauss'un dediği gibi, eski zamanlarda yazının en önemli işlevi “öteki insanları köle etmeyi kolaylaştırmaktı. Yazının uzman olmayan kişilerce kişisel olarak kullanılması çok sonra, yazı sistemlerinin giderek basitleşmesi ve daha fazla anlatım gücü kazanması sonucunda oldu.
hiç beklemediğin anda oluyor kuzum hdhs
Bana diyordun ki, "Bana bu yoldaki mutluluklarından bahset ki bari senin mutluluğun yüzünden memnun kalayım. Bana tatmak nasip olmayan bir şeyi senin tarifinle öğreneyim." Bunu sana nasıl tama­mıyla tarif edeyim kardeşim, bunu tatmayana anlatmak zordur. Zira buna örnek verilecek ve benzetilecek hiçbir şey bulunamaz. Eşe duyulan sevgi, eşe duyulan aşk! Oh! Bunun sınırı ve sonu olur mu ki söz ve yazının bunun tamamını ni­telemeye gücü yetsin. Bu her aşk ve sevgiye benzemez. Hatta bazı çılgınca sevdalara da benzemez. Aşk ve hakiki sevgiyi eşler arasında aramalı. Zira bunun saflık ve yüceliği ancak orada kararlaştırılabilir.
Reklam
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Hırsız
Daha gün doğmadan boyaya başladı, öğleye bitirdi. Açık, bulut mavisine boyarnıştı. Sonra başı, kıçı cilaladı. Sonra iki üç gün çalışarak sandalın başının her iki yanına ak bir boyayla güvercin yazdı... Hiç görülmemiş, bir tuhaf bir yazıydı bu. Ama okunuyordu çok uzaktan bile. Bir de yazının altına bir güvercin resmi yaptı. Bu resme ne kadar uğraştığını hiç bilmiyorum ama, böyle bir güvercin resmini dünya dünya oldu olalı hiçbir hünerli el çizernemişti. Anlatarnam. O resmi kimse de anlatamaz. Görmeden olmaz. Güvercin sandal, bir ışık ortasında kalmış, hep birden sonsuz bir ışık pusuna bulanrnış, adı sanı duyulmadık uzak ummanlara uçuyordu. Çakır artık işi gücü bıraktı. Evi barkı bıraktı, hep sandalın yanında. Hep gözleri sevgiyle dolu, sandalda.
Eski Sümer kralları ve rahipleri yazının uzman yazıcılar tarafından vergi borcu olarak koyunların kayıtlarının tutulması için kullanılmasını istiyordu, yoksa kitlelerin şiirler yazmasını, kumpaslar kurmasını değil, insanbilimci Claude Levi-Strauss un dediği gibi, eski zamanlarda yazının en önemli işlevi “öteki insanları köle etmeyi kolaylaştırmaktı. Yazının uzman olmayan kişilerce kişisel olarak kullanılması çok sonra, yazı sistemlerinin giderek basitleşmesi ve daha fazla anlatım gücü kazanması sonucunda oldu.
Rutin ve Ritüel
Rutin ve Ritüel
Eylem ve kültür, sanat ve zanaat olarak yazmak. Yazı ve yaşam işbirliği, hayata yazının kadrajından bakabilmek. Kurmacadan kurmaca dışına, edebiyattan tiyatro ve sinemaya, şarkı sözu yazarlığından stand-up ve podcast metinlerine... Yolu yazıdan geçen herkes için hazırlanan kitap serisi Rutin ve Ritüel, KalemKahveKlavye Kitap'ın ilk ürünü olarak karşınızda. Kelimelerin gücü adına...
Reklam
318 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Selam. Bu ayın okuduğum bir diğer kitabı Georges Perec'in Kayboluş'u oldu. Fransızca'da en çok kullanılan sesli harf “E”yi metnin hiçbir yerinde kullanmamış yazar. Ve çevirmen Cemal Yardımcı da çeviri de "E" harfini kullanmayarak bir farklılık oluşturmuştur. Daha ilkten şaşırtan bir okuma oldu tabii. Ama nedense ben hiç
Kayboluş
KayboluşGeorges Perec · Ayrıntı Yayınları · 20181,033 okunma
İlk yazıların kullanım alanlarının sınırlılığı iste­nen bir şey olduğu için daha az kapalı bir yazı sistemi geliştir­me dürtüsü vermiyordu kimseye. Eski Sümer kralları ve rahip­leri yazının uzman yazıcılar tarafından vergi borcu olarak koyunların kayıtlarının tutulması için kullanılmasını istiyordu, yoksa kitlelerin şiirler yazmasını, kumpaslar kurmasını değil. İnsanbilimci Claude Lévi-Strauss'un dediği gibi, eski zamanlarda yazının en önemli işlevi "öteki insanları köle etmeyi kolaylaş­tırmaktı. Yazının uzman olmayan kişilerce kişisel olarak kulla­nılması çok sonra, yazı sistemlerinin giderek basitleşmesi ve da­ha fazla anlatım gücü kazanması sonucunda oldu.
Yazının sağaltıcı, diri tutucu, insanın ruhuna ferahlık verici kullanımı ile dua anlamı yanında; lanetli, insanlara faydası olmayan ve onların yıkımlarını hızlandıran beddua anlamında kullanılışının kökeni çok eski zamanlara dayanmaktadır.
Sayfa 42 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazının icadından ve yerleşik medeniyete geçişinden beri, insanoğlu adalet arayışındadır. Adaleti bulmak için mücadele verir, adaleti herkes için sağlamak adına savaşır. Adaletin tüm toplum için huzur getireceğine inanır, her şeyden öte insanların eşit bir şekilde yaşayacağı ve aynı adaleti bulacağı ütopyasını sürdürmeye çalışır. Peki adalet
Komiser Muharrem Baltalı Hano'nun Peşinde
Komiser Muharrem Baltalı Hano'nun PeşindeMehmet Işık · Yaka Yayınları · 2023239 okunma
Reklam
Yazı insanların düşgücünü harekete geçirip, en masum hareketlere olmadık anlamlar yüklemesine sebep oluyordu. Gazetelerin ve polisin elindeki en korkunç, en yakıcı güç de buydu. Ama sonra "Edebiyatın gücü de buradan geliyor" diye düşündüm. "Tolstoy da kitap yazdı, Adolf Hitler de. Sorun yazıda değil, kimin ne amaçla yazdığında. Tanrı bile kendini yazıyla anlatıyor. İyi ama yazının icadından önce Tanrı yok muydu?"
Sayfa 368Kitabı okudu
Artık eski halime ,dünyanın acımasız olduğu gerçeğini bilmeyen,insanın şeytanlığından bihaber,bir satır yazının sahip olduğu gücü bilmeyen bene geri dönemem.
Doğan Kitap / 1.Baskı
Sokrates: -Hakikatte yazinın bu derece korkunç bir şey olmasi resme pek fazla benzemesindendir, Phaidros. Resmin meydana getirdigi şeyler canh gibidir, fakat onlara tut bir şey sor: derin bir suskunluk ve suküt Yazıh kelimeler de böyle: Akıllı adamlar gibi konuştuklarıni sanırsin. Fa kat tut onlardan açıkça anlatmalarini iste, sana tek bir cevap verecekler dir: hep ayni olan cevabi. Soz, bir defa yazildı mi artik sagda solda dolaşır anlayanın olsun, anlamayanın olsun eline geçer ve kime bir şeyler soy lemeli, kime bir şeyler söylememeli, bunu seçemez. Ne zaman kendine yuz vermediklerini, haksiz yere sövdüklerini gorse babasından yardım ister, çunkü bir saldıriya karşi koymaya ve kendini savunmaya gücu yetmez", Platon, Phaidros, 275e
"Neden edebiyat? Yeryüzüne dayanabilmek için. Bu çabada da, düşünüyorum da en büyük direnme gücü veren yazar Franz Kafka. Kafka neden giderek önem kazanıyor. Yalnız yazının gizemi, alaylı biçemi, dehası, çağı, çağları önceden haber verişi, özellikle bizim ulusumuzun içinde yittiği bürokrasinin öldürücülüğünü böylesi akılcı ve alaylı dille anlatması, alçakgönüllülüğü, yalnızlığı, acısından mı kaynaklanıyor? İnsan toplumunun kafkaeskiliğini ancak Kafka ile mi kavrıyoruz? Yoksa Kafka, bizim adımıza, ama bize karşı örgütlenen güçlere direncimizin tüm ipuçlarını verdiği için mi giderek önem kazanıyor? İnsanın umutsuzluğu çağlarla çığ gibi büyüdüğü için mi? Yeryüzünün hiçbir kentinin adı bir yazardan sonra anılamaz."
620 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.