Rus edebiyatının güçlü güzel kökleri malum ama peki ya bugün filiz veren dalları ne alemde? Mihail Şişkin tam olarak bu soruya cevap veren bir kitap yazmış. Rus edebiyatının geçmiş görkemini çağdaş romancılıkta dipdiri yaşatıyorum dercesine çok başarılı bir roman ortaya koymuş.
Adından anlaşılacağı üzere Vladimir ve Saşenka isimli iki sevgilinin mektuplarından oluşuyor. Vladimir Çin’de savaşta, cepheden yazıyor. Mektuplar çok güzel sevgi ifadeleri ve anılarla başlıyor ama her mektupta iki sevgili de birbirlerine daha çok açılarak geçmiş hayatlarından, yaşadıkları zorluklardan, kendilerinde iz bırakanlardan bahsediyorlar. Vladimir bunlara ek olarak savaşın seyrini ve yıkıcılığını da yazıyor tabii. Bu noktada Şişkin,uzun süre maruz kaldıklarımızın kaçınılmaz olarak normalimiz olduğuyla hala bizi ürpertebilenlerin dengesini çok iyi kurmuş ve yansıtmış.Mektupların seyri bir noktadan sonra Saşenka etkisiyle değişiyor ve biz geçen zamanı esas onunla beraber anlıyoruz. Vladimir savaşırken onun hayatı da tek düze gitmiyor ve onunla beraber ölüm, yaşlanma, kadın-erkek ilişkileri, arkadaşlık, insana zor gelen sorumluluklar gibi pek çok basamağı inip inip çıkıyoruz.
Mektupların kitabı adım adım dönüştürüp ulaştırdığı sonu beğendim. İlla net çizgilerle çizilmiş sonları sevenleri mutlu etmez belki ama bence kitabı başarılı kılan böylesi olmuş. Mihail Şişkin, tanıştığımıza gerçekten çok memnun oldum.Onu okumaya devam edeceğim kesin.