bazen, her şeyi yazarsam çözecekmişim gibi geliyor..
defterler dolusu notlarım var, bazen işte, bazen duygusal ilişkilerimde, bazen sadece ve sadece kendimle olan çatışmaları çözmek için, notlar, notlar, notlar...
kimi zaman yazım öyle çirkin olur ki, ikincisine okuyamam ne yazdığımı..
yine de yazarım...
başka türlü kafamla ruhumu susturmayı beceremediğinden belki de..
çok duygusal ya da çok mantıklı birisi olmayı öyle isterdim ki, hep daha nettirler ya da daha az yorulurlar gibi gelir bana...melankoli çizgisinden kopmadan gerçekliğe sıkı sıkıya bağlı bir duygusallık ancak ruhumda bol bol kaosa sebep olur, bilmiyorum ki, belki de sadece histir...
Ben olmak, bana zordur bu kargaşadan dolayı; kaç tane ben vardır, hangisi bendir, ben de bilemem çoğu zaman!
öyle çok şeyi bilemem ki, şaşar kalırım bu benime!
açık açık yazmak için bir günce değil burası; pek tabii değil! öte yandan bir nevi manifesto, solo manifesto...
başlangıçla bitiş arasındaki o özgürlük hissi, işte, yazmakla ilgili en sevdiğim şey bu olabilir! kaygı yok, plan yok, ses yok, kimse yok!