"Yazmak istedin, yazmayı denedin de; halbuki yazacak hiçbir şeyin
yoktu senin. Ne vardı kafanda? Birtakım çocukça fikirler, birkaç tanecik yarı olgunlaşmış duygu, kapkara bir bilgisizlik yığını, aşktan patlayacak hale gelmiş bir yürek ve aşkın kadar büyük, bilgisizliğin kadar boş, değersiz bir tutku. Sen de kalktın yazmak istedin! Pöh, sen daha yazacak şeylere yeni yeni sahip olmaya başladın, daha bunun eşiğindesin. Güzellik yaratmak istedin. Peki ama, daha güzelliğin özünü bilmeden nasıl yaratabilirdin güzelliği? Daha yaşamın esaslı özellikleri hakkında bir şey bilmeden, yaşam hakkında yazmak istedin. Dünya senin için bir Çin bilmecesinden farksızken, sen tuttun dünya ve yaradılışın nasıl algılandığı üzerine yazmak istedin; eğer yazsaydın, yazdıkların yaradılışın nasıl algılandığı konusundaki bilgisizliğini ortaya koyacaktı...