Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
640 syf.
·
Puan vermedi
Kuran-ı Kerim hakkında kapsamlı, ilmi ya da ayrıntılı bir inceleme yapabilecek değilim, sadece belki de Kuran’ı yaşama ve anlama yolunda aynı yolun yolcuları ile hasbihal edip, okuma sürecinde düşündüklerimi paylaşmak niyetim.
Kuran-ı Kerim rehberliğinde yaşamaya başladığı ilk yıllarda; her inanan müslümanın kendince Kuran ayetlerini tefekkür
Aklım firarda... Eyvahhh !
Hangimizin aklı bu aralar firarda değil ki ? dediğinizi duyar gibiyim.. Ruh halimin kaçak göçek olduğu şu dönemde "Firari" kitabı ile buluşmam çok manidar oldu.
Her sayfasında doğayı yudum yudum içtim. Güneşin tüm enerjisi her satırla beraber içime aktı.. hissettim bunu resmen okurken. Dağ evinde sanki hikâyenin kahramanı Selim
#ıslahat
Öncelikle çok güzel bir kitap okudum bu kitabın devamı gelmeli
Kaleminize yüreğinize sağlık..
Oktay; İçkici, kumarcı, geçimsiz, hatta insanlıktan nasibini alamamış biri... Evine alkollü bir şekilde gelir eşi fotoş ile tartışır...Fatoş'un bu gece bu konuşmayı sonuçsuz bırakmaya hiç niyeti yoktu ve çok kararlıydı. Oktay'ın
Hell yeahh 3:)
--------- Zaman Çarkı serisi 1. Kitap - - - - - - -
Kitaplarını toparlamak bir yılımı alsa da, seriye başlamak gözümü korkuttuğu için, bir cesaret sonunda ben de dahil oldum ;)
İncelemeden önce şunu belirtmeliyim ki, benim için oldukça verimsiz bir zamanda okudum. Çok zor adapte oldum. Benden kaynaklı olduğu için kitaba gölge düşürmeden
Spoiler içerir
Okudum bitti. Heyacan kaldığı yerden devam ediyor. İlk başta hüzünlü bir giriş yapsa da yerini komediye bıraktı. İs 'in acısını öyle içten hissettim ki sanki karakter benmişim gibi acı çektim. Bu hemen hemen tüm kitaplarda oluyor ama bunda bir tık daha fazlaydı. Ah ah İs neler yaşadık. Ağladık, güldük, acı çektik. Acı çekmene
MONA ROSA
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
144 syf.
10/10 puan verdi
i.hizliresim.com/9YlXm9.jpg
“Gül yetiştiren adam”
Nahif bir kitap isminden fazlası hikayeler.
1 kitap 2 hikaye.
Evvela arkadaşlarını Kurtuluş Savaşı’nda kaybetmenin mahcubiyeti ile benliğini 50 yıl evde hapsetmiş bu zaman zarfında Gül yetiştirmekle şehre mana olan naif bir amcamız. İyi bir şeyler yapmanın umuduyla kendini renk renk gül
Onlar Çocuktular...
En mükemmel elmasların saflığındaydılar...
Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...
Ve ne de en ufak bir günahları...
Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...
Paris’te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok…
Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu’nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler,Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve “siyah bölgeler”… Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.
Fransa’nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?
Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?
Burada neler yapılmaktadır?
Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?
İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?
Yoksa…
Sindire sindire okudum. Zaten hızlı okumak gibi bir şansım da yoktu. Yorumlara gelirsek tabiki de yine çok beğendim #grange kitabını. Betimlemeler yine harikaydı. Zihnimde canlanan yerlere gittim gittim geldim diyebilirim. Buda yazarın kalitesine bağlı bir durumdur. Yalnız #cedrik #volokine gerçek hayatta çık gel lütfen beaahh..
Tabletlerin, akıllı telefonların olmadığı 90'lar...
Belki çocukların "çocuk "olduğu, "çocuk gibi"oynadığı son yıllar...Küçükçekmece'nin küçük bir mahallesinde kendisine idol olarak gördüğü "mahallenin reyisi"İsmet'in gözüne, dahası çetesine girmek için bin bir takla atan Selçuk'un, bu uğurda iki arkadaşıyla birlikte çete kurup mahallenin altını üstüne getirmesinin mizah dolu hikâyesi...
Okurken(ki gülmekten okumak zor oluyor) çok eğleneceksiniz cokkk 90'larda büyümüş biri olarak çok mu aptalmışız çok mu safmışız diye düşünmeden edemedim...
Kitap için 1/2 uyarım da var tabi lütfen 1. bulunduğunuz ortamda kimseler olmasın her patlattiginiz kahkahadan sonra ciddi bir şekilde deli muamelesi görüyorsunuz...Allah akıl fikir versin kendi kendine ne gülüyorsun o kadar söylemlerine maruz kalıyorsunuz.
Kitabın kapak tanıtımında "Hey gidi günler..." demek de,"Bak, bunu ben de hatırlıyorum, "demek de serbest, "Ayyy,bunu biz de yapmıştık!"demekte serbest notu düşülmüş demelisiniz çünkü yapmışız misal benim kurulması, olay çıkartması ve çöküşü toplamda 1 saat süren çeteye katılmışlığım var...
Kitapta geçen her halti yemiş her olaya dahil olmuşuz
Ahhhh Selçuk ahhhhh neler çekmişiz behhhh
2. Uyarım ise benim gibi bilmeyenler için Mahalleden arkadaşlar 1. Liseden Arkadaşlar 2. Sektörden Arkadaşlar ise 3. Kitap
Ben her zaman ki gibi serinin 2. Kitabından başlamıştım okumaya...
Siddetle tavsiyedir efenim hâlâ güldüğüm için daha fazla yorumlayamicim
416 syf.
9/10 puan verdi
Aaahhh o nasıl bir kitaptı.
Gerçekten okurken duygudan duyguya girdim. Bazı yerlerden kalbimin kırıldığını hissettim.
Bu yazarın kalemini kesinlikle çok seviyorum. İnsan gerçeken hissettiriyor.
Knight yaralı şövalyem ç, yer yer üzülmeme rağmen çok yerde de sövdüm. Ama bir evlat, bir abi ve arkadaş olarak harikaydı. Hissettirdikleri, hissettikleri..
Luna, asla böyle bir karakter beklemiyordum!! Kesinlikle kendini bulma süreci ve olduğu kişilik çok iyiydi. Knight ile aralarında yaşanan yanlış anlaşılmalar, aşk nefret ilişkisi çok güzel işlenmişti.
Kitaptaki yan karakterleri de sevdim Rosie ve Dean ilişkisi :( kesinlikle yürek burkan bir hikayeydi. Sanırım kitabı bu kadar sevme sebeplerinin başında da bu ikili geliyor
Kitabı resmen tek oturuşta bitiridim ki zaten asla yarım bırakıp o duygu fırtınasında kalamazdım!!
