Helios ışığını tüm gücüyle tenimizde gezdirirken, Kharitlerden doğma bir neşeyle, yanımda hırlayan, tıslayan Cerberus hizmet ediyordu bütün konuklara... Kadehlere değişik tatlarda Ambrosialar doluyor, anında tükeniyordu. Zeus’un keyfi yerinde olurdu, Hera’yı edebilseydi ikna. Hades’in gözlerinde Persephone’nin diri bedeni, Ares, Hephaistos’un
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Kurmaca eserler çoğunlukla okunur ve rafa kaldırılır, hikayeleri de kısa bir süre içinde unutulup gider ancak 'Suç ve Ceza' için durum böyle değildir. Okunduktan sonra uzunca bir süre unutulmaz hatta belki de hiç unutulmaz . Yedi yüz küsur sayfalık bu kitabın son sayfalarını okuduğunuzda kitabı bitirdiğinizi zannedersiniz ama asıl hikâye şimdi
Günaydın Sevgili 1k Okurları, çayınızı kahvenizi hazırlayın... Sizler için güzel bir yazı buldum. Kayıprıhtım'a teşekkürlerimle... Yazı ile ilgili fikrinizi yoruma bırakmayı unutmayın. Okuyunca anlarsınız. :))
*
~Ünlü Yazarlarca Pek Sevilmeyen 14 Klasik ~
Dünya edebiyatının mihenk taşları olan klasik eserleri sevmeyenimiz var mıdır,
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek bir uzun hikaye; yaklaşık 110 sayfa. Eserin orijinal ismi Deniz Boyloy Cortkon Ala Töböt. Yani çeviri doğru diyebiliriz. Türkiye'de, bu kitabı basan yayınevlerinden birisi kapakta, deniz kıyısında bekleyen bir köpek çizimi kullanmıştı. Tabii ki çok komikti bu ve acıydı. Muhtemelen kapağı çizen kişi hikayeyi
"Arkadaşlık, birlikte ticaret yapınca belli olur, bir de yolculukta derler" (s.7).
Edebiyatımızda
Cahit Zarifoğlu ismi anıldığında birçok okurun aklına ilk olarak "Yedi Güzel Adam" ve şiir gelir. Halbuki o, bazı şairlerimiz gibi şiirin yanında birçok deneme, roman, hikâye ve çocuk kitabı kaleme almış ender yazarlarımızdan biri. Onun
Nigâr Hacızade
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Çeviriye rağmen bitti, sonuna kadar dayanmamın nedeni Victor Hugo okuyor olmamdı.
Bu harika esere yazık olmuş, çok daha iyi çeviri ve dizgiyle okuyabilmis olmayı dilerdim.
Dilimize çevrilmiş eserlerinden yedi tanesini soluksuz okuyup bitirmis, Gülen Adam yayımlandığında da çok sevinmiştim. Okumadığım Sel Yayınları'ndan bir denemesi bir de Can Yayınları'nın kısa klasikler serisinden çıkan Claude Gueux isimli eseri kaldı.
Gülen Adam'a gelince, Ursus ve onun sadık köpegi Homo ile Gwynplaine ve Dea'nın masal tadında hikayesi. Açıkçası Victor Hugo'dan alışık olmadığım tarzda bir kitap okumuş oldum. Sürprizlerle dolu bu hikaye, yazarın diğer eserlerinde de yaptığı gibi detaylı bilgiler vermesiyle arada kesintiye uğrasa da güzeldi.
Merak edenler için, kitabın konusuna dair bilgiler arka kapakta zaten mevcut...
#victorhugo #gülenadam #nisan2022okumalarım
#zeplinkitap
Gülen AdamVictor Hugo · Zeplin Kitap · 2020234 okunma
Hacimli ve teferruatlı bir inceleme yazacağım. Kitap bunu hak edeli çok oldu. 9/10 notunu gözüm kapalı verdim. Bir puanı da Orhan Pamuk için sarf ettiği cümlelerin cüretkârlığıyla eksilttim. Pamuk evin içerisinde bizimdir, o kadar da yedirtmeyiz yani :)
Zheijang'ta doğan ve gençken yazarlığa soyunan Yu Hua'nın sarsıcı romanı Yaşamak, yanlışı
...
Hatırladığım kadarıyla, Toronto'nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront'ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront'un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris'teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi'ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto'nun ünlü yazarlarından çoğu,
"Asıl körlük, umudun tükendiği bu dünyada yaşamaktı."
"Bakabiliyorsan, gör. Görebiliyorsan fark et."
Körlük, bilinmeyen bir ülkenin, bilinmeyen bir kentinde geçmektedir. Arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür.
Kitabımız, İmam-ı Rabbani romanı, biyografik bir romanda diyebiliriz, çift zamanlı yazılmış , geçmiş ve günümüzden bir hikâye ile kurgulanmış. Geçmiş kısmında Ahmed Sirhindî veya bilinen ismiyle İmam-ı Rabbani'nin hayatı anlatılmakta.
"Hicri 971,miladi 1563 yılında, Şevval ayının on dördünde, gökte yeni ay doğduğunda, yeryüzünde de yeni bir
I.
Bu, hikayenin bildiğiniz hali:
“Narcissus kendi yansımasına aşık olacak kadar kendine aşık bir adamdı. Başka kimse onun için yeterince iyi değildi. Havuzdaki yansımasına baktı ve söndü gitti.”
Ama hikayenin tamamı bu değil:
Narcissus doğduğu zaman annesi Liriope onu kör falcı Tiresias’a götürdü ve bir kehanette bulunmasını istedi: “Ömrü uzun