Geçen gün kızımız Umay'la mutfakta bir şeyler yapıyorduk ki, "𝘼𝙮!" dedi. "𝗜𝗻𝘀𝘁𝗮𝗴𝗿𝗮𝗺'𝗱𝗮𝗻 𝗯𝘂 𝗿𝗲𝘀𝗶𝗺𝗹𝗲𝗿𝗶 𝘀𝗶𝗹𝗺𝗲𝗺 𝗹𝗮𝘇ı𝗺."
"Neden?" diye sorduğumda, "Bunlar duyurular, ıvır zıvır. Böyle bakınca estetik durmuyor, çocuğun vakti geçmiş. Artık çöp!" dedi. "Sen yapabilir misin?" diye rica ettiğimde de, "Ver bana yapayım," dedi. Uğraştı, uğraştı, uğraştı; böyle yirmi dakika kadar zaman geçirdi ve nihayet temizledi. Ardından, "Ş𝗶𝗺𝗱𝗶 𝗯𝗶𝗿 𝗯𝗮𝗸𝗮𝗹ı𝗺," dedi. Birde ne görsün! Hiç biri silinmemiş. "𝗢 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗲𝗺𝗲ğ𝗶𝗺 𝗯𝗼ş𝗮 𝗴𝗶𝘁𝘁𝗶!" diye hayıflanınca gülümsedim.
"Nasıl hissediyorsun Umay? diye sordum.
"𝗢 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗲𝗺𝗲ğ𝗶𝗺 𝗯𝗼ş𝗮 𝗴𝗶𝘁𝘁𝗶! Ç𝗼𝗸 𝗸ı𝘇𝗴ı𝗻ı𝗺!"
Ben de, " Yirmi otuz dakikan boşa gitti diye bu kadar üzülüyorsun ya," dedim ona; " peki bir kişi tüm emeğinin boşa gittiğinin farkına ancak ölüm döşeğinde varırsa?"
Derin bir sessizlik oldu.
İnsan hiç uzak değil. Elbet kişinin başına böyle bir an gelebilir. İşte hayatın o noktasında artık numara çekemiyorsun. Ömrünün son anında şunun farkına vardığını düşün; "𝗕𝗲𝗻 𝗮𝘀𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝗵𝗶ç 𝘆𝗮ş𝗮𝗺𝗮𝗺ışı𝗺 𝗸𝗶." Dahası bunu da o an idrak ediyorsun. Bence mecazen de olsa cehennemin kapısı işte o zaman açılıyor, yani içindeki cehennemin.