İnsanlık; hayvan, bitki veya mineral gibi diğer alemlere karşı kendi farklılığını nöronların sayısına dayanan nicel bir ayrım aracılığıyla ortaya koyan bir grup birey olarak tanımlanamaz. Daha doğrusu insanlık; yemek, barınak, cinsellik, üreme, liderlik veya hizmet ve her türlü zihinsel iştah gibi zorunlulukları ya da ihtiyaçlarıyla birbirinden farklılaştırılamayan insanların statülerinin nasıl aşılacağıyla yüzleşmelidir.
Aramızdakinin EkstazıKitabı okuyor
"Midenin üçte biri yemek içindir. Bundan fazlasını yiyen ancak sevaplarından yemiş olur. "
Reklam
"Çok yemek ve içmek suretiyle kalpleri öldürmeyin. Çünkü kalp, ekin gibidir. Ekinler çok sulandıklarında ölür!"
"Düşünmek, ibadetin yarısıdır. Az yemek ise ibadetin ta kendisidir."
(...) romanın yani bizim yaşam oyunuzumun en derin problemi cinsellik meselesi değildir, mide sorunu da değildir. Romanımızın, senin romanının Felipe, benim romanımın, Don Sandalio’nun romanının en derin problemi bir kişilik problemidir, olmak ya da olmamak problemidir ve yemek ya da yememek, sevmek ya da sevmemek problemi değildir; ...
Moderniter metropolitan kültürel yasama/sürece çokta adapte olmayan biz ve benzeri toplumsal yapılarda sürekli dikte edilen uzak ayıp günah ve dışlanma dürtüsü ile bezenmiş bir kavram cinsellik. Kadınla karşı cinsin hem kendine hem de birbirine yabancı olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu durum, birbirine aç ve muhtaç olan iki cinsin gerçek anlamda karşılaşmasına, denk düşmesine, birbirinin ihtiyacını karşılamasına, birbirinden beslenerek büyümesine, olgunlaşmasına engel teşkil ediyor. Biz geleneksel kolektivist bir toplumken, birkaç on yıl içinde modern metropol kültürüne gark olduk. Lafta kabul ettiğimiz ama bir türlü içselleştiremediğimiz değerlerimiz ve inançlarımız var, ilişkilere dair. Mantığı anlaşılmamış, sağduyu süzgecinden geçirilmemiş bulanık normlar var ve kendi aklıyla düşünmeye alışmamış bir toplumun bu normlara uyma çabası demoklesin kılıcı gibi her daim tabu olarak görülen cinselliğin tepesinde sallanıyor olacaktır. Cinsellik dürtüsel bir ihtiyaç kimine göre tırnak içinde aşkın son meyvesi içsel bütünleşmenin sevmenin son raddesinin bedensel bütünleşik hâli,kimine göre daha yüzeysel bazda hayvani istek olarak basit bir sıvı alışverişi. Byron Ayanoğlu'nun dediği gibi seks bitti elimizde yemek kaldı.
Reklam
Arkadaş edinmeye ve arkadaşlıklarımızı sürdürmeye güçlü bir biyolojik gereksinim duymamız şaşırtıcı değildir. Yemek ve cinsellik gibi bu dürtü de, sosyal davranışa karşılık olarak bizi kendimizi iyi hissettiren, çeşit çeşit kimyasala boğan ödül merkezleri tarafından denetlenir. Bunlardan biri “kucaklaşma hormonu” olarak da bilinen anne çocuk arasındaki bağın güçlenmesinde kilit rol oynayan “oksitosin”dir. Bu hormon, diğer insanlarla sosyal ilişkilerimiz sonucunda da salgılanır. Ortaya çıkan hoş hisler, bizi o kişiyi tekrar görmeye iten bir ödül niteliğindedir.
Sayfa 110 - Türkiye İş BankasıKitabı okuyor
Cinsel eylem de, fiziksel boyutuyla aslında son derece "tiksindirici", "kaba" ve "hayvani" bir eylem. Tıpkı yemek yemek gibi, cinselliği de güzel kılmak için insanlar binbir icat ve süsleme geliştirmişler. Hatta bu işi (yemek yemekle birlikte) hayatın en üst hedefi ve zevki haline getirmeye çalışmışlar, çalışıyorlar da. Bu konuların üzerine büyük endüstriler inşa edilmiş. Amaç, bir türlü anlam verilemeyen "boş" ve "ölümle birlikte bitecek" bir hayatın verdiği acıyı ve çaresizliği örtebilmek.
Sayfa 5 - ArıtanKitabı okudu
"Çok yemek ve içmek suretiyle kalpleri öldürmeyin. Çünkü kalp, ekin gibidir. Ekinler çok sulandıklarında ölür!"
Sayfa 18 - Çelik YayıneviKitabı okudu
...yemek yemenin gayesi hayatta kalmak ve ibadet için kuvvet bulmaktır.
Reklam
Midenin üçte biri yemek içindir. Bundan fazlsımı yiyen ancak sevaplarindan yemis olur.
Bu gizemli Tanrı'nın en temel özelliği, hakkında somut bir şey söylenememesi. Filazofların Tanrı'sı bu; gece yarısı ateşin etrafına oturup hayatı sorguladığımızda bahsettiğimiz Tanrı. Diğer zamanlar, Tanrı'yı katı ve dünyevi bir kanun koyucu şeklinde görüyor insanlar. Bu Tanrı hakkında gereğinden fazla şey biliyoruz. Moda, yemek, cinsellik ve siyaset hakkında ne düşündüğünü harfiyen biliyoruz ve milyonlarca kural, hüküm ve anlaşmazlığı gerekçelendirmek için bu Gökyüzündeki Öfkeli Adam'a başvuruyoruz.
Sayfa 185 - Kolektif Kitap YayınlarıKitabı okudu
..bazı şeyhler yemeğe oturduğu zaman müritlerine şöyle derdi:
"Çok yemek yemeyin ki çok su içmeyesiniz ve çok su içmekten dolayı da çok uyumayasınız. Çok uyursanız da çok șey kaybedersiniz."
Çok yemek, oruç tutmayı da zorlaştırır. Zira oruç ancak açlığı âdet edinen kimseler için kolaydır.
Hz. Aişe (r. anha)
"Allah Resulünden sonra uydurulmuş olan ilk bidat tıka basa yemek yemektir. Tıka basa yiyen kişilerin nefisleri dünyaya meyleder."
699 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.