Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rüzgâr...

Rüzgâr...
@yenalderin
“Rengârenk dünyada bir adam gezer: Ne zengin ne fakir ne mümin ne zındık. HİÇBİR gerçeğe dalkavukluk etmez, HİÇBİR yasayı tanımaz! Cesur…Üzgün… Bu alacalı dünyada kimdir bu adam?”” Ömer HAYYAM
Mustafa Kemal...
Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal! Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek, on beş milyon muztaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir!
Reklam
İşgal zamanı İstanbulundan
İçeride dans başladı. Sokakta zehir gibi bir soğuk, yağmur, çamur işgal askerleri vardı. Dışarıdaki zulmün ve kışın korkunç kimsesizliğini sezecek bir tek kişi bu salonda yoktu. VATANSIZ olmak ne iyi şeydi: pencereden başlayan, ufukta biten mezarlığı kimse görmüyordu!
Ve sokaklarda hep yürüyor, yürüyor, yürüyordu: bir yere gitmeyerek.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uzaklığı kadar bulanık: “Kadersizim”, dedi sonra bana tuhaf bir sesle: “hiçbir yerde olamadın değil mi?” Yanıt vermedim…
…sonra insanların acıda kaybolmuş yüzleri ve yüzlerinde yosun bağlamış birer sessizlik kuyusu gibi derinleşip giden gözleri belirdi…
Reklam
Düşümde; gözlerimin önünde sessizliğin şekillendirdiği insanlar belirdi uzak duruşlarıyla…
Efla…
Eflatun bir karanlığın içinde giderek büyüyen yalnızlığımla öylece mezartaşı gibi kalakalıyordum…
Cehennem hikayesinden kopmuş yorgun bir cümle gibi ilerliyor, ilerledikçe de dumanların arasından sıyrılıp olanca isim, telaşım ve tedirginliğimle birlikte arafa yükseliyordum…
Yani...
Yani o yalan, gerçeğe daha çok benzesin de ben yaşadığıma pekala inanayım diye, seni getire getire getirip o yalanın en can alıcı noktasına gök bir boncuk gibi iğnelemiş olamazlar mı? Olurlar, derim ben... Olmazın olmadığını bilirim çünkü.
Sessizin yolu
Nereye baksa bir sessizlik görüyordu artık… Onun tenine çarptıkça geriye yansıyıp kendi kendini bir daha yürüyen, bembeyaz bir sessizlik…
Reklam
Yıllardır bitmeyecek diye düşündüğü korkunç bir fırtınadan sonra artık karaya çıkmış da göğe doğru yükselen dev dalga seslerini, uğuldayan rüzgârı ,çürük tahta gıcırtılarının arasından sızan haykırışları ve ufkun bir türlü değişmek nedir bilmeyen zifiri karanlığını geride bırakmış gibiydi…
Ve sonra...
…çoktan beri yazılıp okunmayan unutulmuş bir masala gelmiş gibi günden güne hafifledi…
Öyleyiz...
Herkes kim? İnsanlar değil mi? Bu insanlar fazileti hep başkasında sevenler, fazileti işleyecekleri zaman değil, konuşacakları zaman sevenler değil midirler?
Vurulan kadın; aç, çıplak gezen çocuk; ağlayan erkek... Bu üçü dünya facialarının en büyüğüdür.
Evlilik dediğin...
"Acaba karı koca saadetlerinin yüzde kaçı bir terbiye meselesi, başkalarına karşı bir mesut görünmek meselesi, bir belli etmemek meselesi değildir!"
4.321 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.