444 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
SARMAŞIK Herkese Merhabalar... Sizlere yepyeni bir kitap ile geldim. Kitabımız son derece akıcı ve kurgusu ile merak uyandırıcı. Genç kurgu sevenler için de inanılmaz keyifli... Eylül'ün hikayesi... Eylül daha doğar doğmaz annesi ile göbek bağı kesilir kesilmez bir çöp kenarına bırakılıyor. Bu dünyaya gelmek için ona sorulmadı ama bu kadar
Sarmaşık
SarmaşıkSibel Gündüz · Oleska Yayınevi · 20244 okunma
Hosgeldin yeni yaşım
Beni dunyaya getirdikleri icin once anne ve babama burdan dualarimi gonderiyorum.Ben evlat olrak sizden raziyim insAllah sizlerde benden razi olursun diger tarafta. Mekaniniz cennet ola ..🤲 🎂Bugün benin doğum günüm, geçmişte bıraktığım kocaman kocaman yıllarım var. Mutlu, umutlu, coşkulu, ışıklı yıllar.. Hayal kırıklıkları, hayaller, özlemler,
Reklam
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Sayfa 215Kitabı okudu
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Derin nefesler aldı. Bu hayatta tekti. Annesini denkleme sokamıyordu bile. Belki bir iş bulurdu, belki geçici bir süre çalışabileceği garsonluk gibi bir iş. Babası öldüğünde mirası açıklanmamış, belli bir tarihte açık- lanacağı söylenmişti. Evdeki ihtiyaçları gidermek için babasının banka kartını kullanıyordu, içinde ne kadar kaldığını bilmiyordu bile. Hazan ciğerlerini yakacak kadar derin bir nefes aldı. Neden? Neden sorusu zihnindeydi, neden ben? Hayata isyan etmenin sırası değildi, ancak Hazan her yeni sabaha gözlerini açtığında bu soruyla karşılaşıyordu. Kapı açıldığında Hazan ellerini yüzünden çekip çocuğa baktı. Çocuğun yüzü ifadesizdi. Elinde kabarık bir zarf vardı. “Bu sana, Tilki,” dedi çocuk zarfı uzatırken. Tilki mi? “Tilki mi?” Hazar'ın dudağının ucu yukarı doğru kıvrıldı: “Evet, saçların kızıl ancak boyuyorsun.”
Cesur ol çocuk. Bir ağaç tohumunun toprağı yarıp yeşermeye başlaması için cesur olması gerekmez mi sanıyorsun? Kırılması için ufacık bir rüzgâr-ezilmesi için bir sıçan pençesi yeterli. Gene de yeşeriyor, inatla ayakta duruyor ve yeni yeni tohumlar serpmek için büyüyor. Derken bir orman oluveriyor. Günün birinde haykırırsan bana, "Neden beni dünyaya getirdin, neden?" diye, yanıtım hazır: "Benden önce milyonlar ve milyonlarca yıl boyunca ağaçların yaptığı, hâlâ da yapmakta olduklarını yaptım. Doğru bir iş yapıyorum sandım". İnsanların ağaç olmadığını, insanın, bilinçli olduğu için, bir ağacın çektiği acının bin katını çektiğini; orman olmanın hiçbirimize gerçekten yaramadığını, her tohumun yeni bir ağaca dönüşmediğini, çoğunluğun yitip gittiğini anımsayıp düşüncemi değiştirmemeliyim...
Reklam
Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Sayfa 312Kitabı okudu
124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Bu oyunuyla, Samuel Beckett, İkinci Dünya Savaşı ve kapitalizminin yarattığı yeni dünya düzeninde, bireyin anlamsız ve psikolojik olarak travmatize olmuş durumunu betimlemiştir. Bu ünlü tiyatro oyununda, yeni ortaya çıkan ekonomik düzen ve insanların çarpık psikolojisi arasındaki etkileşime ortaya konmaktadır. Savaşın ve kapitalizmin neden olduğu travmanın bir sonucu olarak, karakterleri aracılığıyla Beckett, zaman algısını ve varoluşlarının anlamını yitirmiş birey tiplerini temsil etmektedir. Bu kapsamda, bu çalışma, kapitalist ekonomik yapı ile bireysel psikolojinin şekillenmesi arasındaki etkileşimi analiz etmektedir. Bu ikisi birbirini yaratarak, birey üzerinde halihazırda var olan hastalıkları bir kısır döngü içinde şiddetlendirir. Beckett, İkinci Dünya Savaşı'nın sosyo-ekonomik ve psikolojik etkilerini ve bireyleri anlamsız bir döngüye girmesini ve esrarengiz bir biçimde insanları ele geçiren yeni kapitalizmi sorgularken, savaş sonrası insanı ve onun ekonomik, sosyal ve psikolojik çöküşünü tasvir etmektedir. Godot'u beklerken, modern bireyin deformasyonu ve dönüşümü açığa çıkaran bir çalışmadır. Hegelci ve Marksist bakış açıları, tarihin daha iyiye doğru ilerlemesini öngörürken, kapitalizmin bireysel yaşamlar üzerindeki etkisini ortaya koyan Beckett, bu dünyada çok az ümit olduğunu ortaya koymaktadır. Suçu, İkinci Dünya Savaşı'nın etkileri ve yeni kapitalist düzenin ortaya çıkışı olarak öngörürken, Beckett' in betimlediği dünya, hem bugünü hem de geleceği kaybetmiştir.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınevi · 20007,9bin okunma
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başı­ na yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
"İçindeki bütün yıkıntılara bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti."
Sayfa 215 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kedere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Sayfa 215Kitabı okudu
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmaktaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti. İnsanımızın paramparça dünyasına bir ışık gibi akıyor Rasim Özdenören... Denize Açılan Kapı’da, anlatımın kendisi hayatın bütün güçleriyle karşılaşıyor, karışıyor, kıvamını buluyor. Yazar, denize kavuşmak isteyen ırmaklar gibi kendi çalkantısının içinde debelenip duran insanları ‘vuslat kapısı’nda karşılıyor... Denize Açılan Kapı, insanın kendi gerçeğiyle boğuşarak akarken varıp dayandığı bir geçitteki fıtrî dinginliği, hayatın asude gidişatı altında yatan hareketli metafizik yüzünü çarpıcı üslubuyla dile getiriyor…
Denize Açılan Kapı
Denize Açılan KapıRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2011671 okunma
İçindeki bütün yıkıntalara bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.