128 syf.
·
Not rated
İslam dünyasının önemli filozoflarından, İşraki felsefesini Endülüs'te temsil eden İbn Tufeyl'in kaleme aldığı, Müslüman aleminin ilk alegorik öyküsü olmakla şöhret bulmuş bir kitap. Eserde, zamanın filozoflarını derinden meşgul eden, insan nefsi ile faal aklın birleşimini, diğer yandan felsefeyle din arasında bir uyuşma bulunduğunu gösterip ve bu ikisini uzlaştırarak yıllardan beri devam ede gelen felsefe - din münakaşalarına yeni bir biçim vermek maksadı vardır. Issız bir adada insanlardan soyut bir şekilde tabiatın kucağında yetişen Hay bin Yakzan, aklının tüm etkinliğini kullanarak, tabiatı müşahede ederek, nesnelerin niteliğinden yola çıkarak varlığın ötesinde bir metafizik varlık bulunduğu fikrine varır. Nihayet aklî zorlamayla ve manevi bir takım tecrübeler sayesinde Tanrı bilgisine ulaşır. Bu teorik gelişimindeki esas vasıtalarıysa duyular, gözlem ve deneysel akıldır. Kısacası kozmolojik delillere dayanarak bir yaratıcı fikrine varır. bunun yanında, İslam'da alegorik öykü geleneğinin tarihçesi ve farklı bir Hay bin Yakzan öyküsünü kaleme alan İbn Sina'nın eseri de yer alıyor. Bu eser 14. yüzyıldan başlayarak çeşitli Avrupa dillerine çevrildi. Bacon, Spinoza ve More gibi pek çok düşünür ve sanatçının üzerinde etkisi oldu. Türkçeye çevrilmesi ise 1923 yılında gerçekleşti. Avrupalıların önemle üzerinde durduğu bu eser Doğu'da yeterince ilgi göremedi. Oysa ki birçok tartışmaya ve girift düşünsel problemlere ışık tutabilecek nitelikte bir eser. Çok zevk aldığım,kalbimin pıt pıt attığı, nadide bir eserdi.
Hay Bin Yakzan
Hay Bin Yakzanİbn Tufeyl · Palto Yayınevi · 20141,625 okunma
Nietzsche üzerine; Yazı/Makale/Tartışma iletisi
Nietzsche, kendisinden en çok alıntı yapılmış filozof/yazar olmasının yanında belki de üzerine en fazla tartışma yapılan filozof olma unvanını da başkasına kaptırmamıştır. Nietzsche ve felsefesi üzerine yazılmış yazıların, makalelerin birbiriyle çeliştiğini olay ufkuna dalınca daha iyi göreceksiniz. Bir süre sonra her Nietzsche yorumunun,
Reklam
"Hiç geri dönmeyi düşünmüyor musun?" "Aptalca bir soru. Oraya dönmene yardımcı olacak ipler vardır ve seni geri getirmeye yardımcı olacak ipler. Zihin çekime kendini kaptırıyor, kendini kurtarmak zor. Lut peygamberin karısı omzunun üzerinden baktığında tuzdan bir sütuna dönüşmüştü. Sütunlar bir şeyleri ayakta ve tuz da bir şeyleri temiz tutar ama kendini kaybetmeye değecek şeyler değillerdir. İnsanlar geri dönerler ama hayatta kalamazlar çünkü aynı anda iki gerçeklik onların üzerinde hak iddia eder. Böyle şeyler çok fazla. Kalbini tuzlayabilirsin, kalbini öldürebilirsin ya da iki gerçeklik arasında bir seçim yapabilirsin. Burada çok fazla acı var. Bazıları hem pastayı hem de üzerindeki çikolatayı hak ettiğini düşünür. Pasta bozulur ve geride kalanı da boğazlarına takılır. Uzun zaman sonra geri dönmek sizi delirtir çünkü geride bıraktığınız insanlar sizin değişmiş olduğunuzu kabul etmezler ve size her zamanki gibi davranır, sizi umursamaz olmakla suçlarlar. Aslında sadece artık farklısınızdır.
Sayfa 173Kitabı okudu
Çok korkunç :(
"Amerika kıtasına ilk ayak basan Avrupalıların orada bir cennet görmeleri normaldir" diyor Krech çünkü "o zamanlar Kızılderili nüfusu 3 milyon 7 milyon arasındaydı." Yani Yerliler isteseler de o kadar büyük bir kıtaya fazla zarar veremezlerdi. Kızılderililer daha kolay avlanabilmek için orman yakmaktan hiç kaçınmazlarmış. O zamanlar kürkü çok makbul sayılan kunduz o kadar avlanmış ki 1700 yıllarında nesli tükenmeye yüz tutmuş. En popüler geyik avlama taktiklerden bir tanesi şöyleymiş: Hayvanları uçurumun kenarına getirdikten sonra korkutarak aşağı atlamalarını sağlayan Yerliler sert kayaların üzerinde can çekişen hayvanların yalnız but ve dillerini alıp geri kalan etleri çürümeye bırakırlarmış.
Sayfa 127 - Doğan kitapKitabı okudu
Lut Kavmi ... Bize taştan beterleri geliyor ama anlayan kim :)
Bunun üzerine ulu Allah (C.C.) göge, o sapiklarin üzerine tas yagdirmasini emretti, her tasin üzerinde kimin üzerine düsecegi yâzîli idi, iste Âyet-i Kerimede yagan taslardan bahsedilirken «Rabb'inin katinda nisanli» deyiminin kullanilmasi, bu gerçegin delilidir. Yani taslarin her biri üzerinde Allah (C.C.)'in ezel hükmünde birer damga, birer nisan vardi.
Erik
"Bugün kendimi oldukça dinç hissediyorum, dün yağan yağmurunda etkisi var tabii. Köklerim kurumuştu resmen, yaz yağmuru tabii kısa sürdü ama iyi geldi. Kış olsa insanlar koşa koşa kucağıma gelirdi ama bu yağmur onların da hoşuna gitti. İri iri damlalar pıt pıt diye saçlarıma düşünce fark ettim ne kadar susadığımı. Bol bol ciğerlerime kadar
Reklam
1,000 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.