En sevdigim yazarlardan biri haline gelmiş, kendisi de 12 sene öncesi yaşadıgım yerin 50 km ötesine gelmiş olan Jose Saramago'dan okudugum bu üçüncü kitap ve kesinlikle hayal kırıklıgına ugramadım.
Ölüm hepimizin bildigi, bazen unuttugu, bazen bekledigi, bazen lanet ettigi bir kavram, ama hiçbirimizin aklına ölümün kendisinin ptt memuru gibi biri oldugu aklına gelmemiştir muhakkak. Jose'nin gelmiş, kurguyu da bunun üzerine yapmış.
Gene ismi bilinmeyen bir kentteyiz, yeni yıla girerken çok ilginç bir şey olmuş, bir anda kimse ölmemeye başlamıştır. Hiç bir türlü ölünmüyordur. Bu ilk başta kulağa hoş gelse bile kazın ayagının öyle olmadıgı yakın zamanda anlaşılır. Sıkıntılar dere olur taşar, millet artık ölmek için yalvarır hale gelmiştir.
Bizim naçizane ölüm melegimiz aslında kısa bir ara vermiştir, sonrasında tırpanını alıp tekrar işinin başına döner, biz ölümlülere önceden mektup göndererek şu kadar vaktiniz kaldı, iyi kullanın, saygılar diye haberdar ederek, olayı bambaşka bir hale taşır. Zaten kitap da bambaşka başlayıp, bambaşka bir hal alıyor. Süprizlerden süpriz beğeneceginiz bu kitabı tabi ki iki gözüm, üzerine bir de kalp gözüm kapalı halde öneririm.