"VERGİM NE OLDU" DİYE SORAN DOSTLARA
- Okullar açılırken sıraların üzerine bırakılan kitap oldu... - 90 binden 250 bine çıkan şube sayısı oldu. - 76 dan 207 çıkan üniversitelerin kuruluş, işleyiş bütçeleri oldu.. - Milyonlarca öğrenciye kredi ve burs oldu.. - 2002 de 190 olan yurt sayısı 800 lere çıkartılmasının bütçesi oldu.. - Hastalandığında evinden seni gelip alan ambulans,
Önce araştırmanın sonucunu verelim: ABD 71.681 Almanya 70.400 Japonya 44.224 İtalya 31.762 Fransa 30.193 S. Arabistan 13.579 Türkiye 7.260...
Reklam
Milletin hakiki ve yegâne mümessili Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin haricinde hiçbir fert, hiçbir kuvvet ve hiçbir makam mukadderat-i milliyyeye hakim olamaz.
Sevgililer ilk tanıştıklarında aynı renkleri, kokuları, yazarları ya da dondurmaları sevmekten bahtiyar oluyor. Birbirlerindeki farklılıklarla yeni yaratacakları dil ve dokunuşlarla karşılıklı zenginleşmek yerine adeta ikizleşme peşindeler.
284 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 23 hours
Kitaba da adını veren paşa torunu Leyla Hanım babasının gayrimüslim olmasından, dolayı çocukluğundan itibaren toplumdan dışlanmış bir hayat yaşar ve bir gün doğup büyüdüğü ömrü yalıda geçen Leyla Hanım’ı yalının yeni sahipleri sokağa atar. Mahalleden Leyla Hanım’ı tanıyan Yusuf ona yardım etmek ister. Aynı evde yaşadığı sevgilisi Rukiye ise Almanya da yaşamış ailesinin baskılarından bunalıp Türkiye ye gelmiş müzikle uğraşan genç bir kadındır. Birbirinden çok farklı yaşam tarzına sahip üç karakter aynı evde yaşamaya başlarlar. Her ne kadar olaylar bu üç karakter etrafında anlatılsa da kitapta yer alan her bir karakterle farklı bir toplumsal sorun gözler önüne serilmiş. Başka bir ülkede yaşamanın yurtsuzluğu, bir yere ait olamamanın hüznü, farklı milletlerden iki aşığın acı sonu, paranın gözleri kör edişi, bir babanın oğlu için yaşadığı hayal kırıklığı… ve daha bir çok duygunun yoğun yaşandığı etkileyici bir kitaptı.
Leyla'nın Evi
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201715 okunma
Yabancı kapitalistler ve kapitalist devletler, Osmanlı imparatorluğunu çeşitli yollardan ve her ne suretle olursa olsun borçlandırmak için âdeta yarış halindeydiler. Çünkü borçlu, ödeme kudreti olmayan bir borcun altına düştüğü zaman, artık durmadan borç için el açacaktır. Borç kanalının tıkandığı gün, borçlunun nefesi kesilmiş demektir. O zaman borçlunun, artık iradesi yoktur. Fakat alacaklı doymaz. Onu yalnız borçların faizleri, komisyonları ve bin bir gelirleri tatmin etmez. Çünkü kapitalizm, bin başlı bir devdir. Yalnız faizle beslenemez. Ona yeni sahalar, yeni imkânlar, yeni kazanç kaynakları lâzımdır. Meselâ îmtiyazat-ı ecnebiye, yani yabancılara bağışlanan olağanüstü imtiyaz ve işletme kaynakları, bu yollardan biridir. İşte Osmanlı devletinin son devrinde de Türkiye, yalnız kapitülasyonlarla değil, bu İmtiyazat-ı ecnebiye ile de sömürüldü.
Sayfa 144 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.