İnsan gerçekten bir kere mi doğar?
Bir gün önce kestiğin tırnaklarının,çok değil ertesi gün biraz uzamış olduğunu fark etmişsindir . Çünkü tırnakların aynı kalamaz. Değişime uğrar ve uzar. Aynı her ay en az 1-2 santim uzayan saçların gibi. Yıkanırken liflendiğinde vücudunun üzerinden pul pul dökülen derin ,gözünü kaşıdığında eline geliveren kirpiklerin, uzayan ve dökülen kaşların, saçların, gözenekleri yenilenen dilin ve damağın, yani tüm bedenin her an değişime uğrayan bir mekanizmaya sahiptir. Sadece bedeninin dışı mı ? İçi de her an yeniden ve yeniden inşa edilir... "Doğum günün ne zaman?" "Her an,her an, her an!" "O zaman iyi ki doğdun güzel insan!"
Nazizmde, palingenetik ultra-milliyetçilik üzerinde temellenen bir siyasal ideolojinin ardına gizlenmiş acımasızlık tüm potansiyeli ile su yüzüne çıkıyordu. Almanlar karşısında zorlu seçenekler vardı: sağlıksızlık ya da yeniden doğum, ölüm ya da yaşam. Bu ikilemin korkunç insani sonuçlarım zaman zaman Nazi liderleri kendileri de etkili bir biçimde
Sayfa 371
Reklam
"Bugün sizin yeni doğum günleriniz! İnsanların tek bir doğum ya da ölüm tarihi olduğuna inanmıyorum. Bakmayın siz mezar taşlarındaki o rakamlara! İnsan sık sık ölür ve yeniden doğar aslında."
"Öncelikle kendimiz için yașamalıyız. Bu bir bencillik değildir. Sen ne kadar kendin için yaşarsan diğerleri o kadar mutlu olurlar. Bu bir yeniden doğum pratiğidir."
“Yeni bir Karanlık Çağ’dayız. Yüzyıllar önce, Avrupa sefalet ve açlık içindeydi; halk bir araya sıkışmış, günaha batmış ve ümitsizdi. Tıpkı Tanrı’nın yıldırım göndermesini bekleyen, ölü ağaçların boğduğu sık bir orman gibiydiler. Bu kıvılcım sonunda ateşi yakacak, alevler yayılarak ölü ağaçları temizleyecek ve sağlıklı köklere bir kez daha gün ışığını getirecekti. Ayıklama Tanrı’nın doğal emridir. Kara Ölüm’ün ardından ne geldiğini kendinize sorun. Cevabı hepimiz biliyoruz. Rönesans. Yeniden doğuş. Her zaman böyle olmuştur. Ölümün ardından doğum gelir. Cennete ulaşmak için insanın cehennemden geçmesi gerekir. Usta bize bunu öğretti. Buna rağmen gümüş saçlı cahil bana canavar mı diyor? Geleceğin matematiğini hâlâ anlamıyor mu? Getireceği felaketleri? Ben Gölge’yim. Ben sizin kurtuluşunuzum. Ve o yüzden bu mağaranın derinliklerinde durmuş, yıldızları yansıtmayan lagünün üstünden dışarı bakıyorum. Bu batık yerde, cehennem suların altında yanıyor. Yakında alev alacak. Ve bu gerçekleştiğinde, yeryüzündeki hiçbir şey onu durduramayacak.”
Fransa'da Müslüman Kardeşler'in 2.tura kalması/bakanlık pazarlığı
" 'Sosyalist Parti ile Müslüman Kardeşler arasındaki pazarlıklar öngörüldüğünden çok daha karışık. Yine de Müslümanlar bakanlıkların yarısını –Maliye ve İçişleri gibi kilit bakanlıklar dahil olmak üzere– sola vermeye hazır. Ne ekonomi ne de maliye politikası konusunda anlaşmazlıkları var; güvenlik konusunda da artık hemfikirler –sosyalist ortaklarının aksine banliyölerde düzeni yeniden tesis edebilecek daha fazla güçleri var. Dış politikada birkaç anlaşmazlıkları var, Fransa'nın İsrail'e karşı daha sıkı yaptırımlar uygulamasını istiyorlar ama sol bunu sorunsuz bir şekilde halledecektir. Asıl zorluk, pazarlıkların tökezleyeceği nokta milli eğitim. Eğitime olan ilgi eski bir Sosyalist gelenek; eğitim camiası Sosyalist Parti'yi asla terk etmeyen, onları sonuna kadar destekleyecek tek camia; fakat bu konuda Müslümanlar onlardan bile daha motive, işi şansa bırakmayacaklar. Müslüman Kardeşler biliyorsun ki farklı bir parti: Alşılageldik siyasi meselelerin çoğuna karşı neredeyse kayıtsızlar; ekonomiyi de her şeyin merkezine koymuyorlar. Onlar için esas olan doğum oranı ve eğitim; nüfusun en yüksek doğum oranına sahip olan ve değerlerini aktarmayı başaran kesimi oyunun kazananıdır, bu onlar için bu kadar basit. Ekonomi, hatta jeopolitik bile sadece bir göz boyamadan ibarettir; çocukları kontrol eden geleceği kontrol eder, nokta. Bu yüzden tek ana konuları, kesinlikle üzerinde ısrarla durdukları nokta çocukların eğitimidir.'
Sayfa 61 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Yüzümdeki gölgedesin, doğum lekesi gibi bir izsin ruhumun en görünen yerinde. Herkesin dikkatini çekiyor o leke ve herkes biliyor ki asla geçmeyecek. Zamanla alışılabilir bir görüntü gibi gelse de o hep orada duracak ve her yeni ruh tanışmasında fark edilecek yeniden.
Cennete ulaşmak için cehennemden geçmek
Ayıklama Tanrı'nın doğal emridir. Kara Ölüm'ün ardından ne geldiğini kendinize sorun. Cevabı hepimiz biliyoruz. Rönesans. Yeniden doğuş. Her zaman böyle olmuştur. Ölümün ardından doğum gelir. Cennete ulaşmak için insanın cehennemden geçmesi gerekir.
Sayfa 66 - Altın KiyaplarKitabı okudu
Gitmesi gerekenler gidip de o doğum sancısından sonra yeniden hakikî dirilişle doğmaya başladığında kaybettiği her şey yeniden ona dönmekteydi.
“Bana lazım olan, sakınımsız konuşmak Yeri zamanı geldiğinde,kendi sesimle, Gelmişimiz geçmişimiz bugünümüz yarınımız için Kendi rengimce yüksek sesle konuşmak. Bu işte, benim doğum günüm İçimden yükselen de … kendi sesim. Yeniden, kendi sesim…”
Reklam
#yaşam
"Yaşam, üzerine geçirdiğin kıyafetlerinden sadece biridir ve gardırobunun üzerinde "yeniden diriliş” yazmaktadır. Giydiğin elbise, en sevdiğin elbisendir. Sıcaktı ve onu üzerinden çıkarmak istemezsin. Yıllardır giydiğin için onu teninin bir parçası gibi hissetmeye başlamışsındır. Üzerinden çıkaracağın zaman, derinin de yüzüleceğinı zannedersin. Ölüm, en son kimliğinin ölümüdür. Ölüm, şaşkınlıktır. Ölüm, boğazı dar bir kazağı üzerinden çıkarmaktan daha çok acı vermez."
#öğrenmek
"Varoluşun varoluş amacı öğrenmekti. Tekâmül için yaratılan Insanın genetik kodlarına o farkında olmasa da öğrenmek onun yaşam iksiri olarak kaydedilmişti. Öğrenmek yaşamaktı. Bilememek de bu yüzden ölüm oldu... Ölüm bir bilgi eksikliğinden başka bir şey değil. "Yeniden diriliş" i anlaman, ölümü anlamandır. Ve anlayabildiğin hiçbir şey sana acı veremez."
#ölüm
"Sana şunu müjdeleyebilirim. Bildiğin ölüm artık bir ölü. Sen artık "yeniden diriliş "in güven dolu topraklarındasın. Bir imaj değişiminin gerekli olduğunda seninle hemfikirim. Önce ölümün tarihini bir düşünelim.Ölümün korkunç imajı, korkunun öğrenilmesi sırasında yerleşti. Korkunç ölüm, İnsanlara hayatı dolu dolu yaşama bilincini kazandırdı. Dünyaya bir kere daha gelmeyeceğini bilmek, Insana içinde olduğu anın değerini bilmeyi öğretti. Tekâmülün ilk basamaklarındaki Insan, "yeniden diriliş"ten haberdar olsaydı,yaşama dört elle sarılmayacak, "yolu uzatacaktı". Gerçekten de ölüm, Insanlığa yaşamayı öğretti. Bir düşün... Dünyaya gelirken avazın çıktığı kadar bağırıyor ve ağlıyordun. Ruhsal yuvandan ayrılmak istemiyordun. Seni burada tutmanın tek yolu seni çıkış kapısından uzak tutmaktı. Ölüm sende bir korku unsuru haline getirilmeseydi, bulduğun ilk fırsatta evine geri dönerdin."
#yaşam
Yaşam, üzerine geçirdiğin kıyafetlerinden sadece biridir ve gardırobunun üzerinde "yeniden diriliş” yazmaktadır. Giydiğin elbise, en sevdiğin elbisendir. Sıcaktı ve onu üzerinden çıkarmak istemezsin. Yıllardır giydiğin için onu teninin bir parçası gibi hissetmeye başlamışsındır. Üzerinden çıkaracağın zaman, derinin de yüzüleceğinı zannedersin. Ölüm, en son kimliğinin ölümüdür. Ölüm, şaşkınlıktır. Ölüm, boğazı dar bir kazağı üzerinden çıkarmaktan daha çok acı vermez.
#öğrenmek
Varoluşun varoluş amacı öğrenmekti. Tekâmül için yaratılan Insanın genetik kodlarına o farkında olmasa da öğrenmek onun yaşam iksiri olarak kaydedilmişti. Öğrenmek yaşamaktı. Bilememek de bu yüzden ölüm oldu... Ölüm bir bilgi eksikliğinden başka bir şey değil. "Yeniden diriliş" i anlaman, ölümü anlamandır. Ve anlayabildiğin hiçbir şey sana acı veremez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.