Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tatil onun gözünde birden, sakin durması için ve itaatini garantilemek üzere köpeğin önüne atılan bir kemiğe benzemişti. Gidecekti ve yeniden seyahate çıkabilmek için uzun uzun çalışmak üzere geri dönecekti. Yaşamak bedava değildi, doğum ilk fatura olmuştu, son taksiti olabildiğince ertelemek için bütün senetleri ödemek gerekiyordu. Bu Özgür İnsanlar Ülkesi'nde kimse kendisi olamıyordu.
"Bazılarının sandığı gibi mısralar duyguların değil, yaşanmış deneylerin sonucudur. Tek bir mısra yazmak için birçok şehirleri, insanları ve nesneleri görmüş olmak, hayvanları tanımak, kuşların nasıl uçtuğunu duymak ve sabahları çiçeklerin açılırken “nasıl titrediğini öğrenmek gerekir. Bilinmez yerlerdeki yolları, beklenilmiyen raslamaları ve uzun zamandır yaklaştığını sezdiğimi ayrılışları, esrarı daha aydınlatılmamış olan çocukluk günlerini, size anlıyamadığınız sevindirici bir haber verdikleri zaman kalplerini kırdığınız ana babaları, derin ve tehlikeli değişmelerle garip bir şekilde başlıyan çocukluk hastalıklarını, kapatı odalarda geçen sessiz günleri, deniz kıyılarındaki sabahlamaları, enizin kendisini, denizleri, yükseklerde çağıldıyan ve yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini yeniden, yeniden yaşamak gerekir: - Bunları bile yaşamak yetmez. Biri ötekine benzemiyen sayısız aşk gecelerini, doğum sancılarıyla kıvranan kadınların çığlıklarını, odalarından bir türlü çıkamıyan süzülmüş loğusaları hatırlamak gerekir. Ama ayrıca ölenlerin yanında bulunmak, pencereleri, açılmış, içine gürültülerin dalga dalga dolduğu odalarda bir ölünün yanı başında oturmuş olmak gerekir. Anıların olması da yetmez. Pek çoksalar onları unutabilmek ve geri dönmelerini bekliyebilmek için büyük bir sabır gerekir. Çünkü mesele anılarda da değildir. Anılar ancak bizde kan haline geldikleri, bakış ve davranış oldukları, adlarını yitirdikleri, kendimizden ayırt edilmedikleri zaman, işte yalnız o zaman, pek seyrek bir anda, bir mısraın ilk kelimesi onların arasından doğuverir."
Reklam
-Aşk acısı acıların içinde en fasulyeden olanı... -Nasıl yani? -Sen anneni kaybettin mi? -Aman Allah korusun. -Değil mi? Allah korusun. Peki sana şöyle sorsaydım: Irmak seni hiç terk etti mi? Aman Allah korusun demezdin. -Hiç bir şey anlamıyorum. Fazla kaçırdın rakıyı... -Rakıyla alakası yok insanların hayatındaki insanları hep yanlış
Eylülde çıkacak olan kitaptan alıntıdır.
Kanser Hastasının Ölmeden Önce Yazdığı Yazı ‎"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; Hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim.. Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım.. Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim.. Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam
233 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Karanlığın Kızı, Tanrılar ve Canavarlar serisinin ilk kitabı... Aslında bu kitabı daha önce okumuştum ama 2.kitabı elime geçince hikayeyi unuttuğumu fark ettim, ilk kitabı tekrar okudum. Aristanae çok küçük yaşlarda annesi tarafından terk edilmiş, bakıcı aileler tarafından büyütülmüş bir kız... Geçmişi konusunda merak içinde; annesi kim, onu
Karanlığın Kızı
Karanlığın KızıKelly Keaton · Dex Yayınevi · 2011115 okunma
Seni bulmaktan önce aramak isterim Seni sevmekten önce anlamak isterim Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, Sana hep hep yeniden başlamak isterim –Özdemir Asaf #Doğum günüme ithafen ;)
Reklam
Aziz Nesin'in Markopaşa'da Yayınlanmış İki Öyküsü 1949 Yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk üçü birden Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı gerekçesiyle, Aziz Nesin'e karşı dava açtılar. Dava sonucu Aziz Nesin 6 ay
http://oykuleroykuculer.blogcu.com/aziz-nesin-in-markopasa-da-yayinlanmis-iki-oykusu/194944
Bugün en çok sevdiğim bir yazarın doğum günü. Ve iyi ki doğmuş diyorum. Çünkü, o hepimizin içimizdeki bir şeylerin tek kurtarıcısıydı. Ne desem az. Ama iyi ki doğmuşsun edebiyat adamı... Kendisini şu alıntılarıyla anmak istiyorum.
Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; Hastayken yatağa girer dinlenirdim. ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim.. gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım.. Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim.. Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim.. Oturma odasında tv
Clausius, günlük yaşam mücadelemizde, Ölüm kuvvetlerinin sonuçta Yaşam kuvvetlerinden daha güçlü olduğunu keşfetmişti. Kendisi hâlâ yaşıyordu ama acı verici bir kayıp karşısında ayakta kalmaya çalışması gerekti.( Doğum yaparken kaybettiği eşini kastediyor.) Acımasız entropi yasasından yara almıştı; bu takastan sadece Evren kârlı çıkmıştı. 1886 'da, Clausius yeniden evlenmişti. Elinin tersiyle göz yaşlarını silen yaşlı profesör bunun belki de, yitirdiği ilk aşkı, gençliği ve gücünü telafi etmek için yaptığı cılız bir girişim, entropi yasasını bir çiğneme çabası olduğunu düşünüyordu. Kalbinin ve aklının derinliklerine Clausius, böylesi bir meydan okumanın boşa çabalamak olduğunun bilincindeydi. Entropinin Korunmaması Yasası hayatın ileriye doğru, doğumdan ölüme doğru yaşanmasını gerektiriyordu. Avusturyalı psikiyatrist Sigmund Freud bunu şu sözlerle dile getirecekti: " Bütün hayatın amacı ölümdür."
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İlkokulda en iyi arkadaşım ödünç vermişti "Pippi Uzun Çorap Issız Köşkte " kitabını... O kadar sevmiştim ki, elimden bırakmadan bir solukta bitirmiştim. Uzun zaman sonra kitaplığımda bu seriye yer vermek için her yerde arasam da basımı durduğu için bulamadım. Bursa'da bir sahafta 2 kitabı bulup, bu ümitle sahafın altını üstüne
Pippi Uzunçorap
Pippi UzunçorapAstrid Lindgren · İthaki Yayınları · 2007424 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.