"Tüm insanlar hayat doluydu ve bir tek o, böyle bir kalabalık içinde yapayalnızdı."
Jung'a göre, Hızır kıssası Ashâb-ı Kehf kıssasının ve yeniden doğuş sorununun daha net ve aynntılı bir versiyonudur. Bu kıssada Hz. Mûsâ dönüşüm için arayış içerisinde olan bir insanı temsil eder. Gerçekleştirilen yolculukta ona "gölge"si, hizmetçisi, bir başka deyişle "alt insan" eşlik eder. Yeşua (Yuşa), Nun'un oğludur. Nun, bir balık adıdır ve Yeşua'nın kökeninin derin sularda, karanlıkta, gölgeler âleminde olduğuna işaret eder.
Reklam
Yer Altından Notlar
Bütün o pişmanlıkların, duygulanmaların, yeniden doğuş yeminlerinin birer yalan, yapmacık, çirkin yalanlar olduğunu büyük bir öfkeyle, hemen, birkaç dakika içinde anlıyordum.
Sayfa 20 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Dünya küçüktü, ancak kötülüğü büyüktü."
Her doğuş, evrenden bir ayrılış demektir; belli sınırlarla çevrilmek, Tanrıdan kopup ayrılmak, acılı bir yeniden oluşum demektir. Evrene gerisingeri dönüş, acılarla dolu bireyselleşmenin yok edilmesi, tanrılaşmak demek, evreni yeniden kapsamına alacak gibi ruhun sınırlarını genişletmek demektir.
Sayfa 60 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Haydi uğurlar olsun! dediler. Tanrı'ya emanet olun! Evet Tanrı'ya emanetiz artık! Hürriyet, yeni hayat, yeniden doğuş... Ah ne tatlı bir an bu!
Sayfa 369
Reklam
Atatürk'ün yaptığın en mühim iş, uyuyan bir milleti o derin uykudan uyandırmayı başarmasıdır. Atatürk, bir yeniden doğuş mucizesi yaratmıştır. Sadece bir politik lider, muzaffer bir kumandan ya da iyi bir reformcu veya bilim insanı değil aynı zamanda gerçek bir kahramandır.
Sayfa 184 - Tuhaf YayınlarıKitabı okudu
* Her yeniden-doğuş noktası, bir yitip-gidiş noktasının komşusudur.
"Her ikisinin de bakışlarında ortak günahlarının izleri vardı."
Ahlaki dünyada en devrimci kuvvet ütopyacılık değil pişmanlıktır.
Reklam
Tarihin suçunu ne ka­dar az nesnel görürsek pişmanlık o kadar çok iş başında­dır. Dolayısıyla ilkemiz "Pişmanlığı unut, geçmişi gelecek­teki iyileşme için göz ardı et!" değil, "Pişman ol ve pişman­lık sayesinde daha iyisini yap!" olmalıdır.
…bundan daha da önemlisi, düşünce konusunda gittikçe kendine çeki düzen vermeye çalışan, gittikçe uyuşuk duruma gelen, içgüdü yönünden yoksullaşan Alman ulusuna saldırmaktır sanırım. Ellerine ne geçerlerse yiyorlar hep, karşıtlarla besleniyorlar, ister “inanç” olsun, ister “bilimsel düşünce”, ister “Hrıstiyanlığa özgü sevgi” olsun, ister évangile
Pişmanlık geçmiş­teki olayların gün yüzüne çıkmasını engelleyen, gururu besleyen ve meşrulaştıran o gurur bariyerini yıkar. Bizi "doğal" gururun baskıcı gücünden kurtarır ve kendimize karşı kullanabileceğimiz bir hakikat ve dürüstlük aracına dönüşür.
Herkes Prometheus' a benzemeye çalışır, Epimetheus' a değil. Ancak ne kadar "hızlanarak" ilerlersen, akıntıya kendini ne kadar çok kaptırırsan, geçmiş suça o kadar çok bağımlı ve onun tarafından bağlanmış olursun. Akıntıda ya­şamının efendisi olduğunu sanırken aslında sadece suçla­rından kaçmaktasın zira kendini akışa bırakıvermek senin kendine itiraf edemediğin gizli kaçış formülündür. Seni pişman edene gözlerini kapadıkça, gelişimini ketleyen zin­cirlere daha da çok bağlanmaktasın.
Pişmanlık, tüm iddiaların aksine, sadece ahlaki boyu­tuyla düşünüldüğünde bile, ruhun bir tür kendini onarma biçimi, kaybettiği güçlerini yeniden kazanmasının aslında tek yoludur.
Resim