Eserimiz Distopik bir kitap olmakla birlikte Yeraltı Edebiyatı, toplum ve siyasi ideolojik unsurlar üzerinden iğneleyici taşlamalar içerir.
Kitabın içeriğine değinecek olursam, eser Distopik bir dünya toplumunda anarşi yaygın olup şiddet ile insanlar birbirlerine hükmetmekte yasalar ise bu durumda yetersiz kalmaktadır.
Hükümet olayları durdurmak üzere olayların kurgusunda ki kahramanı kullanarak pavlov'un köpek deneyine benzer bir şekilde insanları klasik koşullama güdüsüne sokmaya dair deneyler yapıp kişinin iradesi olan iyi ve kötü seçimini yok edip kendi egemen dünyalarını, iktidarlarını sağlamlaştırmak kendi ideolojilerini ortaya koymalarını yazar mükemmel kurgulanmış.
Kitabın yazım diline gelicek olursam;
Kitabın üslubu laubali ve sokak diliyle birlikte argo kelimeler çoğunlukta, kitaptaki olaylar birinci kişi ağzından olayların tepesinde olan karakter tarafından sanki siz onun kankasıymışsınız gibi anlatılıyor.
Sistem eleştirisi olarak çok iyi, kitapta birçok gönderme olup yazarın kitabı yazarken hikayesi de ayrıca muazzam
1959 yılında tümör nedeniyle 1 yıldan az ömrü kaldığını öğrenen Anthony Burgess, ölümünün ardından karısının geçimini sağlaması için kitaplar yazmaya başlar.
Daha sonra ise yanlış tanı koyulduğu öğrenilir ancak Burgess artık dünyaca tanınan bir yazar olmuştur. Bu süreçte yazdığı kitapların başında gelen Otomatik Portakal’da yarattığı Alex karakteri de yazarın hastalığı öğrendiği zamandaki psikolojisini yansıtmaktadır.
Kitabın bir de uyarlama eseri bulunmakta 1971 yapımlı eseri usta yönetmen Stanley Kubrick yönetmektedir.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Aslında ismini sıkça duymama rağmen ötelediğim, sinema filmini de epey merak ettiğim kitaptı. Bu yüzden önce okuyup sonra filmi izlemeye karar verdim.
Daha ciddi anlamda psikolojik gerilim içeriyor. 9 yaşında bir çocuğun görmemesi gereken dünyanın türlü acımasızlığı ve kötülüğü Gaza'nın gözlerinden kronolojik olarak
#tiamat felsefe ile edebiyatı buluşturan yazar olarak tanınan, büyülü gerçekçilik türünün belki de ülkemizdeki en önemli temsilcisi olan İhsan Oktay Anar‘dan okuduğum dördüncü kitaptı. Bu kitap tür bakımından diğer kitaplarından farklı olarak fantastik öğeler içermesi yüzünden benim gibi fantastik tür kitapları sevmeyen bir okura da yeni bir
“Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.”
Kitabın anlamlı cümlelerinden sadece biri bu.
Kitaba gelirsek; ilk bölümünde 11 yaşında zorla evlendirilen bir kız çocuğunun, çocukluktan neler çekerek çıktığı anlatılmış. İkinci bölümde ise babası cezaevinde olan bir erkek çocuğunun annesini de kaybetmesiyle yaşadıkları var. Üçüncü bölüm ise tamamen sürpriz.
Yeraltı edebiyatı severler için Hakan Günday işte!
Keyifli okumalar!
Uyurkulak'tan okuduğum ikinci kitap Bazuka oldu. İlki Merhume kitabıydı. İddialı ve cesur bir kalem lakin yeraltı edebiyatı bana çok hitap etmediği için devamında okumadım epey süre. Bazuka öykü kitabını tavsiye ile aldım. İyi ki aldım fırsatım olsa 3 veya 4 saate bitirirdim. Sürükleyici, şaşırtıcı,duygusal, eğlendirici birbirinden farklı 9 öykü