Bedenim kalmamıştı, yoktu. Yalnız içimi hissediyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, galiba yüreğimdi. Benliğim yanan bir kalpten ibaret kalmıştı.
Sayfa 72
Dünyaya parçalanıp yok edilecek lüzumsuz, zararlı, iğrenç bir şeymiş gibi kin ile, anarşist gözü ile bakıyordu.
Sayfa 39
Reklam
Emin olunuz, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en ihtiyatsız ve en ibret almazı insandır.
Sayfa 31
- " (…) Sanki bu sabah benim kalbimin yerinde o balon duruyor, pörsüklüğünü görüyorum, jelatinle kauçuk arası eczalı kokusunu alıyorum. Çocukluğumdaki balonu sünepeleşmiş, artık uçmaya güçsüz bulduğum zaman; orta parmağıma takar, çeker, sonra yırtar, parçalar, atardım. Göğsümün içindekine aynı şeyi yapamadığıma kızıyorum..."
Açlığın, yorgunluğun, dermansızlığın, tükenişin son haddi şudur: Ruhun cisimden ayrılması!... Yemek, içmek, dinlenmek, ısınmak veya serinlemek isteyen cisim sizden uzakta kalıyor ; yorgun bir köpek gibi soluya soluya arkanızda sürükleniyor. Giden, ilerleyen, yaşamakta inat eden ruhtur. Bir aralık öyle sandım ki, önümde giden biri vardır, görünmeyen biri... O, ruhumdur; arkasında iki kat, diz üstü sürüklenen karaltı da benim. Fakat ben, daha ziyade önümdekindeydim. Geride kımıldamaya çabalayan şeyle alakam hemen hemen kesilmiştir.
Güzel kadın gözlerine en çok yaraşan ziya, oynak mum ışığıdır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.