"Şikâyetlerinde yerden göğe kadar haklı olmakla beraber unutmamalısın ki herkesin de bu felaketten geçmeye mahkûm olduğunu düşünmek de bir tesellidir." Omuzlarını silkerek, "Ne manasız ve ne lüzumsuz bir teselli!" dedi ve devam ederek ilave etti:
"İslamda zihin ve ruh tembelliğine yer yoktur."
Bütün dikkatler aydın bir kadronun yetişmesi noktası etrafında toplanmalıdır. Biz bunu yapamazsak, ilerdeki nesiller bizi ihanetle suçlayacaklardır. Bu suçlayışta da yerden göğe kadar haklı olurlar. Kur'an-ı Kerim'in aydınlık caddesi içinde çağın parmakla gösterilen aydın müslümanları yürümedikçe İslam'ın ruhuna eremez insanlık.
Reklam
İlk kanlı çağlarda, korkunç bir ün celladı herkesten uzak tutardı. O, işi gereği, yaşamın ve bedenin gizine kıyan kimseydi. Korkunçtu ve biliyordu korkunç olduğunu. Celladın korkunç olması, insan yaşamının değerli olması demekti. Bugünse cellatlık yalnızca utanılır bir iş olmakla kalıyor. Bu durumda celladın, elleri temiz değil diye sofraya alınmayan bir yoksul akraba işlemi görmek istememesini haklı buluyorum. Adam öldürme ve işkence etmenin birer öğreti olduğu ve nerdeyse birer kurum haline geldiği bir uygarlıkta, cellatların memur kadrolarına girmeye yerden göğe kadar hakları vardır. Doğrusunu isterseniz, biz Fransızlar bu işte biraz geç bile kaldık. Dünyanın hemen her yerinde, cellatlar bakan koltuklarına kurulmuşlar bile. Yalnız balta yerine kalem kağıt var ellerinde
Pişmanlık
"Kız haklı" diye düşündü, "Bende iş yok, kişiliğim gelişmemiş, kız yerden göğe kadar haklı."
Sayfa 159Kitabı okudu
Gururlu bir anne gibiyim, ağlıyorum..
Kadın, muhafızlara, “O kız gerçekten Prenses Selene mi, bilmiyorum,” diye tısladı. “Ama yerden göğe kadar haklı. Bu, birlik olmak için tek şansımız olabilir. Artık sizden korkmuyoruz!” Gözleri cesaretle parlıyordu.
Hemen her yerde ve hele ilim ve irfanın zayıf bulunduğu memleketlerde hike aldatmacayla daha çok iş görülür. Güya bütün insanlık yalanı, dolanı ortadan kovarak adalet ve hakikati en saygın makama geçirmek için uğraşıyor. Maazallah böyle bir felaket gerçekleşirse hep siyasetler, tcaretler işlemler durur. Bütün dünya altüst olur. En akıllılarımız
Reklam
Tanımadığı insanların cenazesinde gülüp eğleniyor. Yerden göğe kadar haklı. Ölenin artık ne tayin derdi kaldı ne vize ne de bir kıyıdan diğerine kaçma göçme derdi..
Çetin'in Annesi
Bilmezsiniz elmayı nasıl sever Bayılır kırmızısına Çetin Bir sevdiği de meyveli şeker Hem şeker hem elma Elmaşekerini de sever Her ikisi bir arada Düşünür düşünür bulamaz Neden anneler çok sevilir Elma değil şeker değil Haksız mı böyle düşünmekte Yerden göğe kadar haklı Annesi ne elma ne şeker Ne de elmaşekeri Ama neden hepsinden tatlı
Sultan Abdülhamid'i tahttan indirmeye giden ekip Ermeni Aram Efendi, Arnavut Esad Toptani, Laz Arif Hikmet ve Emanuel Karaso'dan oluşuyordu ve Son Sultan da asıl bunu hazmedemiyordu. Bir Halifeyi tahttan indirecek dört tane Müslüman vekil bulamadınız mı? diye hiddetlenmişti gelen heyete. Yerden göğe kadar haklı değil mi?
Sayfa 154 - Hümayun YayınlarıKitabı okudu
Özgürlük Tanığı
Celladın korkunç olması, insan yaşamının değerli olması demekti. Bugünse cellatlık yalnızca utanılır bir iş olmakla kalıyor. Bu durumda celladın, elleri temiz değil diye sofraya alınmayan bir yoksul akraba işlemi görmek istememesini haklı buluyorum. Adam öldürme ve işkence etmenin birer öğreti olduğu ve nerdeyse birer kurum haline geldiği bir uygarlıkta, cellatların memur kadrolarına girmeye yerden göğe kadar haklan vardır. Doğrusunu isterseniz, biz Fransızlar bu işte biraz geç bile kaldık. Dünyanın hemen her yerinde, cellatlar bakan koltuklarına kurulmuşlar bile. Yalnız balta yerine kalem kâğıt var ellerinde.
Sayfa 45 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Adam haklı!” demişti bana, “yerden göğe kadar haklı; yaşaması ve karnını doyurması lazım ki düşünebilsin; daha iyi biri olabilmek için önce mükemmelen düşünebilmesi lazım!…. Adamın iyi bir fırına denk gelmesine sevindim ama!”
Sayfa 12 - Tavistock Meydanı’ndaki SuçKitabı okudu
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
Yine şaşacağınız başka bir yan, dergide o zaman ırk, kan, turan, toz-duman diye ortalığı velveleye veren kişilerin en az eleştirildiği grup olması. Derginin bütün sayılarının bir dökümünü yaparsanız göreceksiniz ki en az eleştiri konusu olanlar bunlardı. Başlıca iki nedenden ötürü: birincisi, bunları "çoluk çocuk ırkçılığı" sanmakta olmamız. İkinci neden, bunların artık Türk toplumunda bir yerleri kalmadığını sanmamız. Birinci sanıda yerden göğe kadar haklı olduğumuzu anladım. Bu ikinci sanıda ne denli yanıldığımızı şimdi anlıyorum. Yaptığımız eleştiriler dolayısiyle bize yapılan saldırılar, birinci kategoriden olan kişiler Olmakla beraber, saldırıların doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak Milli Şeflik rejiminin çevrelerinden geldiğini şimdi daha belirgin olarak görüyorum.
Sayfa 273 - iletişim yayınları, yayına hazırlayan: ruşen sezer, birinci baskı, 1997, istanbul
- Haklısın Şükriye... Yerden göğe kadar haklısın.... - Yalnız haklı olduğumu kabul etmekle iş bitmez. Beni uğrattığınız gibi bu beladan kurtarmalısınız. Bu meselede en günahsız bir kişi varsa o da benim.
Sayfa 73
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.