Ezelî varlığa candan vurulan âşıklar, Ses alır tâ ötesinden ebedî dünyanın. Yerin altında devam etmesidir bence ölüm, Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rü'yânın.
Sayfa 79 - Kitabın "Sonsuz Rüya" şiirindenKitabı okudu
Nar Çiçeği
Seni içimde buldum. Bıraktım kendimi senden aşağı. Sana düştüm. Her yanım kucak dolusu gözlerin. Senden düştüm. Hangi haliyle anlatsam sözcüklerin. İşte beni deldiğin yerin ardındaki ışık desem. İşte seni aşırdığın kovuğun aşkla iniltisi benden. İşte oluğundaki bambaşka kanın alaşımı. Sinen ah! Beni seninle çoğaltan toprağın. Seni içimde elmas buldum. Seni içimde yine buldum kendime anlattım İçime kaçtığın zamanların ettiğini bir bir. Seni bir gülün fazla iç adıyla kanamalı Kaç iklimin toplamı acıdan bir bedenle Ay ışığının spotunda seyrettim tepende ayevi. Seni güzdü attığın örtünün altında yakalayan Daralan bir taşhane üzdü beni derisi nemli
Reklam
Bastırılmış olan hiçbir zaman bastırıldığı şey olarak, orada öylece keşfedilmeyi bekleyen saf ve sahici bir içerik olarak, gaspedilmiş payını talep eden saf bir yıkıcı enerji olarak geri dönmez. Tersine geri döndüğü yerin ihtiyaçlarıyla şekillenen, başka biçimler altında hep yeniden inşa edilen, yeni kurgulara olduğu kadar politik manevralara ve kışkırtmalara da açık bir şey olarak geri döner. Bu yüzden de geçmişte bastırılmış olan bugün için daima bir mücadele konusudur. Bir başka deyişle bastırılmış olan ne sadece bastırılmıştır ne de tam anlamıyla geri dönmüştür.
Adalet...
Adalet kelimesi, Arapçada “her şeyi yerli yerine koymak” demektir. Yani her şeyin hakkını verme : yerin, göğün, kuşun, çiçeğin, insanın, toplumun, kültürün, ezanın, özgürlüğün, aklın, kalbin, emeğin, alın terinin.. Hepsinin yerli yerine konduğu sisteme biz adil sistem diyoruz.
"Sevgili Enkaz Altındakiler, bu bir dilek ağacıdır. Buraya kadar gelmenizin ödülü olarak bir dilek dileme hakkına sahipsiniz. Dileğinizin yerin üzerinde olan hiçbir şey ile bağlantısı olamaz, sadece yerin altında bulunmanız halinde gerçekleşebilecek dilekler dileyebilirsiniz."
Büyük Tufan
… başka bir yöntem düşündü — yeryüzüne öyle çok yağmur yağdıracaktı ki bütün insanlığı sular altında bırakarak hepsini silip yok edecekti. Jüpiter (Zeus) elini uzatıp asılı duran bulutları devşirdikçe, güçlü fırtınalar eşliğinde bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. … Bütün ekinler ve tarlalar sular altında kalmıştı ve köylülerin bütün bir sene sarf ettikleri çabalar, yağmurlarla birlikte heba olmuştu. Ve Jüpiter’in (Zeus) öfkesi, kendi göğüyle sınırlı kalmadı tabii. Çünkü kardeşi, yani mavi denizlerin tanrısı Neptün (Poseidon) büyük seller yaratmak için ona yardım ediyordu. … Bizzat Neptün (Poseidon) üç dişli çatalı ile toprağa vurdu. Yer yerinden oynadı ve bu sallantıyla yerin altındaki bütün su kaynakları yeryüzüne fışkırıverdi.
Sayfa 33 - Töz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
Keşke söyleseydiniz de bilselerdi...
İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Yarasız, dertsiz, sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü iyi örtüyor. Ben de örttüm. O kadar kapattım ki, kendim bile sormadım kendime. Bir kere oturup da kendimle, Selami'yle konuştuğum gibi konuşmadım. "Sen niye böylesin Ethem, gel, otur
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,753 okunma
Şerefine Paşam!
Yaptığını saklamak riyakârlığından, kendisi gibi, halkı da kurtarmaya çalıştı. Bir yaz ikindisi Dolmabahçe Sarayı'ndan bir motorla Kalamış Körfezi'ne kadar uzanmıştık. Koy sandal doluydu. Ortalarına sokulduk. Herkesin gözü Atatürk'te ve hepsi put. Ses yok, kımıldanış yok. Atatürk garsona: Bize bira getiriniz, dedi. Getirdiler. Kadehini kaldırarak: - Şerefinize vatandaşlar... deyince kimi yanı başında, kimi oturduğu yerin altında sakladığı içki kadehlerini: - Şerefine Paşam... diye kaldırıp içtiler. Bütün koy neşe içinde çalkalanıp durdu.
Sayfa 13 - Pozitif
Böylece, en sonunda, yerin üstünde zevk, rahatlık ve güzellik peşinde koşan Varsıllar'ı, yerin altında da Yoksullar'ı, durmadan yaptıkları işin koşullarına uyarlanan İşçiler'i bulacaksınız.
Sonra tabutun üstüne bir parça toprak attılar ve bir anda, insanın annesinin yerin iki metre altında yatmasının ne demek olduğu kafama dank etti.
Reklam
Günün birinde hem yerin altında kaynak bırakmamış, hem dc çevreyi sonuna kadar kir içinde bırakmış bir duruma düşebiliriz. İşte önlememiz gereken tehlike budur.
Sayfa 54 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"İntihar akla düşen bir damla asittir. Onunla yıkanmasını bilmeyen delik deşik olur ve erir. Bu yüzden intiharın eşiğinden dönen yoktur. Oraya varan orada yaşar. Oraya varan orada ölür. Şimdi sen de o eşiktesin. O eşiğin altında. Ölene kadar. Korkma, sağlamdır yerin. Üstüne gökyüzü çökse, yıkılmaz zihnin. Çünkü durduğun yerde, umursamayacaksın insanlığı. Ama unutma, tırnağın kırılsa, mermiyle dolduracaksın ağzını."
Bazen insan, yerin yetmiş kat altında bir vadide olsa bile rabbinin rahmeti ona yetişiverir.
Sayfa 225 - İpek yayın dağıtım a.ş.Kitabı okudu
en güzel son
" Yerin altındakiler, üstündekilerden daha fazladır. Ancak yerin üstünde olanlar, altında olanlardan çok azını bilirler. Onlar, hatırlanacak izler bırakanlardır. Allah bizlere, güzel izler bırakarak, yerin altında iken de hatırlanmayı nasip etsin."
Sayfa 334Kitabı okudu
Mısır
On iki bölgeye bölünmüştü Mısır, yıl nasıl on ikiye bölünmüşse her ayın, her günün tanrısı ayrı olarak– göğün değişmez düzenini tekrarlıyordu ülkemiz. Ve insan ölünce yitirmiyordu yüzünü; kokulara boğulup çürümez hale gelerek sessiz bir Mısır’da üç bin yıllık bir uykuya dalıyordu. Bu sessiz Mısır, ötekinden daha büyük, uzayıp gidiyordu yerin altında. Merdivenlerle iniliyordu oraya; ve merdivenlerin indiği dehlizlerde iyilerin tattığı keyifleri, kötülerin uğradığı işkenceleri, gözle görünmez üçüncü dünyada olup bitenleri anlatan resimler vardı. Duvarlar boyunca sıralanmış ölüler, boyalı lahitlerin içinde sıra bekleşirlerdi; ve ruh, değişimlere uğratılmadan, uyuyakalırdı bir başka hayata uyanıncaya dek. Osiris, yine de, beni görmeye gelirdi zaman zaman. Gölgesi Harpokratos’u doğurttu bana.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.