Tören. —»Kurban ve ölünün gömülmesi (-»Ölünün Gömülmesi) vesilesiyle yapılan merasimler hakkında bir dizi bilgiye sahibiz. Bu merasimler gayet şatafatlıydı, ancak onları gerçek anlamda bir tören olarak göremeyiz. Buna karşın, gerçek anlamda tören olarak nitelendirilebilecek merasimler konusunda fazlaca bir bilgiye sahip değiliz. Yalnızca
Hayatta bir an evvel başarmak istemek iyi bir şey değildir aslında. Zira "Kolay elde edilen şeyler uzun sürmez. Bağdat'ta bir fırından günde yüz kase çıkarken, Çin'de tek bir kase üretmek kırk yıl alır. Hangisi daha değerlidir? Yumurtasından yeni çıkmış bir civciv kendi gıdasını bulup yerken, bir bebek yıllar boyu bakıma muhtaç kalır. Birincisi bakışlarını asla yerden ayırmazken, ikincisi içeride yıldızlar ve galaksiler barındırabilir."
Sayfa 162
Reklam
Bırakalım bu bayat düşünceyi: Şu adam ekmek, domates, tuz yediği için güzel değildir. İyi uykularının, bahtiyarlığının sebebi, yalnız, ekmek, domates, tuz olamaz. Ekmek, domates, tuzda bahtiyarlığın sırrı ile vitaminleri yoktur. İyi, basit insanlar da levrekleri yumurtayla kızartıp kuzu kaburgasının leziz etini francalayla yerken şarap içebilir. Bol, çeşitli salatalardan atıştırabilir. Bu güzel rüyalara mani değildir. Bilakis levreklerde, şaraplarda, pirzolalarda güzel rüyaları süsleyecek malzeme bol boldur. Kime söylüyorsun?..
Sayfa 129 - iş BankasıKitabı okudu
Zevk alan, yaşamdan zor kopar, cefa veya sıkıntı çeken, ölümü bir arkadaş gibi selamlar; ama zevk almak isteyen, neşe ile yaşamalıdır, antik dönemin bağlamında, başkalarının sırtından zevkusefa içinde yaşamaktan, hiç bir zaman merhamet göstermemekten çekinmemelidir, başkalarını arabasının önüne, sabana koşmalıdır, aynı hayvanlar gibi; onun gibi hisseden, zevk almak isteyen insanları, pişman olmadan, onun keyfi için köle yapmalı, hizmetinde sömürmelidir; kendisini iyi hissedip hissetmedikleri, yoksa yitip gittikleri sorulmamalıdır. Her zaman göz önünde tutulmalıdır: beni böylesine, sizi tuttuğum gibi, elinizde tutsaydınız, bana, size yaptığımın aynısını yapardınız, ve ben terimle, kanımla, ruhumla zevkinizi ödemek zorunda kalırdım. Eskilerin dünyası işte böyleydi, zevk ve gaddarlık, özgürlük ve kölelik, her zaman el eleydiler; olimpik tanrılar gibi yaşamak isteyen insanların, göllerine atacakları köleleri ve üzerlerine biraz kan sıçramasından rahatsız olmadan, zengin sofralarında yemek yerken birbirleri ile savaştıracak gladyatörleri olmak zorundadır.
Gayret Kavramı
" ... bu kavram iyi anlaşıldığında, insan bütün davranışlarını Allah'ı gücendirmemek esası üzerine inşâ eder. İnsan üzerimdeki hakkına bir saldırı olmasın, O'nu gücendirecek bir şey yapmış olmayayım diye düşünür. Yerken, içerken,gezerken, evlenirken, ticari, siyasi her türlü ilişkisinde bunu gözetir. "
... Sonra kıraathaneye gider, eline bir gazete alırsın. Pek iyi, iç yüzünü pek yakından bildiğin bir meseleden bahsediliyor. Hakikat o kadar tahrif edilmiş ki her satırı okurken spazmlara tutulursun. Yine okurlara tuzlanmış, baharatlanmış, limonlanmış kol gibi dolmalar yutturuluyor. İçinden “Hey Türk Milleti! Bu baharatlı yalanları faydalı bir yemek sanmak gafletinden uyanmayacak mısın? Bunun mideni, kanını bozan bir zehir olduğunu hala anlamayacak mısın?” paylamalarıyla kendi kendini yerken akıllı, fikirli, hamiyetli sandığın birtakım kimselerin bu pespaye fikirleri müdafaa ettiklerini görünce beynin döner. Artık dilini tutamazsın...
Reklam
Seyredenler hep olur. Sokakta adam, Allah yarattı demeyip bir tane vurunca, akraba düğünlerinde azarlarken,evde dayak yerken bile. Gerçi benim adam, konu komşuya rezil olmayalım diye perdeleri örter, sonra vurur. Ama bilirim, en azından sesleri duyarlar. Duyarsınız, görürsünüz, üzülürsünüz. Ne de olsa siz de bir kalp taşıyorsunuz. Belki gece yatarken kocanıza-karınıza, "Adam da Leyla'ya ne zulmediyor vallahi içim parçalandı," diye dertlenir, benim kaşım gözüm paralanırken erken parçalanan içiniz için merhamet toplarsınız. Aileniz de anlar ki siz çok insaniyetli birisine sonra da insaniyetli insaniyetli zıbarır uyursunuz. Ertesi gün uyanırsınız, e sizin de hayat gaileniz var, beni mi düşüneceksiniz? Her koyun kendi bacağından. Hem ben de kendimi kurtarmanın bir yolunu bulaymışım. Niye böyle şeyler sizin başınıza gelmiyor da benimkine geliyor di mi? "Sırf baht işi değil, biraz daha akıllı olmak lazım!" Mesela ben dayak yedim diye karakola gitsem, biriniz şahitliğe gelmezsiniz, niye? E aile meselesi ne olsa, yarın öbür gün ben kocamla iyi olurum, hatta size, "Sana ne be, kocam değil mi döver de sever de," bile derim de, siz kötü olursunuz di mi? Siz karışmazsınız. Bana üzülürsünüz tabii ama taraf tutmazsınız... Öyle de bir taraf tutarsınız ki: Ben zulüm çekerken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız. Siz, erkek tarafısınız. Amaaan, benim babam bile özbeöz babamken, kız tarafı değil erkek tarafıydı.
TANIK Asude Zeren’in ailesinin evinin önüne epey toz kaldırarak yanaşıp park ettiğimde saat öğleyi bulmuş olmalıydı. Radyoda yine yaklaşan bir fırtınadan bahsediliyordu ama havada en ufak bir belirti yoktu. Aslında biraz sepelese fena olmayacaktı. Arabaların ve insanların üstüne yapışan toz belki azıcık yatışmış olurdu. Biraz serinlik konukları
Sayfa 11 - HoldenKitabı okudu
“Olsun, bir daha denerim. Üzülürüm bu sözlerine; biraz kendi kendimi yerim. Gene de iyi niyetle denerim bir daha.” Selim güldü: “Bu biraz daha iyi oldu. Yalnız, kendi kendini yerken, bunu sen bile bilmeyeceksin, kendine bile söylemekten korkacaksın. Bir gölge gibi, kapının altından süzüleceksin. Duvarda karafatmalar; gerçek karafatmalar değil tabii. Daha kapıdan girerken hiçbir şeyin yoktu; oysa dereceyi koyuyorsun: otuz dokuz ateş...”
729 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.