"Düşünmelerin, akıl yürütmelerin hiç değeri yok. Hem insan düşündüğünü yapmıyor ki. Aslında, attığı bütün adımları, içi nasıl isterse öylece, hiç düşünmeden atıveriyor. Fakat dostlukla aşk herhalde yine benim düşündüğüm gibidir. Sonuçta bunlar her insanın kendine göredir, bunlarda bir başkasıyla birlikte olunamaz. Bu, birisi öldüğü zaman da görülür. Ölen için ağlanır, yaslar tutulur, bir gün, bir ay, hatta bir yıl. Ama sonra, ölen ölüp gitmiştir, tabutunda da artık ister kendisi isterse bilinmeyen, yersiz yurtsuz bir esnaf çırağı yatsın, hepsi bir olur."
Sayfa 62 - Cumhuriyet Dünya KlasikleriKitabı okudu
Gönüllü dilenci henüz uzaklaşmış ve Zerdüşt yeniden yalnız kalmıştı ki, arkasından yeni bir sesin
geldiğini duydu: “Dur! Zerdüşt! Beklesene! Benim, ey Zerdüşt, ben, senin gölgen!” Ancak Zerdüşt beklemedi; ansızın bir sıkıntı çökmüştü içine dağındaki bu kalabalık ve izdiham yüzünden. “Nereye gitti benim yalnızlığım?” diye konuştu.
“Sahiden fazla
Bilmiyorum nasıl oluyor, ama yersiz yurtsuz ben Bozkırkurdu, küçük burjuva dünyasından nefret eden ben yalnız insan, her vakit gerçek burjuva evlerinde kalıyorum, benim eski bir duygusallığım bu.