Tanpınar divan şiirinden hareketle söyler bu sözü. "Şiirimiz düştüğü yerden kalkacak" der. Yani "ses"ten. Sesini kaybeden, musikisini, âhengini kaybeden şehir onu yeniden bulacak. Yeter ki insan kaybolmasın, insan bozulmasın. Eşyayı, etrafı yenilersin, düzeltirsin ama bozulan insanı düzeltmek zordur; kimbilir kaç nesil alır. Fikriyatımız da öyle. Yeter ki biz, etrafımızda pervane kesilen ruhun fısıltısını duymak için kalbimizi açabilelim. Fetih bir defaya mahsus değil. Fetih, açmak-açılmak demek. Bu şehrin kapıları bize yeniden açılacak.
Sayfa 123
Yeter ki insan kaybolmasın, insan bozulmasın. Eşyayı, etrafı yenilersin; düzeltirsin ama bozulan insanı düzeltmek zordur, kim bilir kaç nesil alır. Fikriyatımız da öyle. Yeter ki biz, etrafımızda pervane kesilen ruhun fısıltısını duymak için kalbimizi açabilelim. Fetih bir defaya mahsus değil. Fetih açmak, açılmak demek.
Sayfa 122 - Dergah Yayınları
Reklam
Yeter ki insan kaybolmasın, insan bozulmasın. Eşyayı etrafı yenilersin; düzeltirsin ama bozulan insanı düzeltmek zordur, kim bilir kaç nesil alır -Bak oğlum! Bu ülke yüz, yüz elli senedir "elden gidiyor" efsanesi ile yaşadı. -Bazıları memleketi kurtarılacak duruma sokar ve sonra "memleket elden gidiyor" diye bağırır.
Benjamin Netanyahu’yu Bu Kadar Korkutan Neydi?
Benjamin Netanyahu hahamlarla toplanmış, kahve içerken bir taraftan da Gazze’yi tamamen nasıl boşaltacağını, o kadar insanın nasıl katledeceğini, kalan insanların nereye gönderileceğini; Mescid-i Aksa’nın nasıl Süleyman Tapınağı yapılacağını, diğer İslâm ülkelerinin nasıl işgal edileceğini, Arz-ı Mevûd’un ve Dünya Hâkimiyetinin nasıl
İnsan ve değişim
“Genel olarak insan değişimden çekinir, alıştığı konforunun bozulmasını istemez. Yıllarını vererek inşâ ettiği imajının zedelenmesine göz yumamaz. Fakat bu durum, kişinin kendine karşı körlüğünü doğurur. Bu durum, şair Hayâlî'nin işaret ettiği "Ol mâhîler ki derya içredir deryâyı bilmezler" mısraının hayat bulmasından başka bir şey değildir. İşte böyle körlükler için yolculuk ilaç hükmündedir. Yeter ki kişi kokuştuğunun farkına varsın!” (
İzdiham Dergisi
İzdiham Dergisi
;
İzdiham - Sayı 53 (Haziran-Temmuz 2022)
İzdiham - Sayı 53 (Haziran-Temmuz 2022)
;
Sulhi Ceylan
Sulhi Ceylan
) (Kaynak: 1000K’den)
164 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
“Yeter ki insan kaybolmasın, insan bozulmasın. Eşyayı, etrafı yenilersin, düzeltirsin ama bozulan insanı düzeltmek zordur; kim bilir kaç nesil alır.” “Bu huzursuz bacak bana ülkemin hatırası oldu. Ne zaman bir olumsuz durumla, bir düş kırıklığı,dramatik bir hal, bir zulüm, bir soygun, bir haksızlık, bir yanlışlık görsem bacak tıklıyor.” Mustafa Kutlu okumayı çok seviyorum. Hikayelerini bir bütünün parçaları olacak şekilde şekillendirmesi roman okumayı seven ben için roman tadında oluyor. Hemen her eserinde şakacı, eleştirel, samimi, ironik anlatımı sanki karşımdaymış da sohbet ediyormuşuz gibi hissettiriyor. Ve hemen her eserinde de mutlaka toplumsal bir aksaklığı dile getiriyor. Suya sabuna dokunmayan yazarlardan değil kesinlikle. Huzursuz Bacak ise okuduklarım içerisinde en eleştirel olanı diyebilirim. Sosyal, siyasal, kültürel vb. Birçok müesseseyi tek tek ele alıyor. Yurt dışından memleketi İstanbul’a dönen akademisyen Ömer Faruk aracılığıyla geçmiş ve şimdi arasındaki değişimi en çarpıcı biçimde dile getiriyor. “Hâlâ zenginlerin servetinden fakirlerin hakkını nasıl alabiliriz, bunun formülünü arıyorum.” Ülkedeki bozulmalar, adam kayırma, yolsuzluk, yoksulluk, Batı taklidi, plansız şehirleşme vs. vs. Olumsuzlukları gördükçe hayal kırıklığı ile bunların bir parçası olmak istemeyen bilinçli azınlığın bir örneğini görüyoruz Ömer Faruk’ta. Okudukça günümüzü nasıl da güzel eleştirdiğini görecekseniz.
Huzursuz Bacak
Huzursuz BacakMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20113,136 okunma
Reklam
245 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.