Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tıraştan tıraşa yüzüne bak, Unut yaşını Koru kendini bitten, Bir de bahar akşamlarından; Bir de ekmeği Son lokmasına dek yemeği, Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. Bir de kimbilir, Sevdiğin kadın sevmez olur, Ufak bir iş deme, Yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir, İçerdeki adama. İçerde gülü, bahçeyi düşünmek fena, Dağları, deryaları düşünmek iyi. Durup dinlenmeden yazmayı, Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana, Bir de ayna dökmeyi. Yani içerde onyıl, on beş yıl, Daha da fazla hatta Geçirilmez değil, Geçirilir, Kararmasın yeter ki Sol memenin altındaki cevahir! ___ Nazım Hikmet RAN
Nazım Hikmet
Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir!
Reklam
Gerçek
"Acı insan ruhunu karatmaz, yeter ki gözlerimizin önü kararmasın, yeter ki acı bizleri kötü insanlar haline getirmesin.
Sayfa 757 - Bordo Siyah- Ii.CiltKitabı okudu
Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler
Yani içerde on yıl on beş yıl daha da fazlası hatta geçirilmez değil. Geçirilir. Kararmasın yeter ki sol memenin altındaki cevahir.
Sayfa 137Kitabı okudu
HAPİSTE YATACAK OLANA BAZI ÖĞÜTLER Dünyadan, memleketinden, insandan umudun kesik değil diye ipe çekilmeyip de atılırsan içeriye, yatarsan on yıl, on beş yıl daha da yatacağından başka. "Sallansaydım ipin ucunda bir bayrak gibi keşke"
“Bu mektuplar aslında sanadır sevgili arkadaşım. Adını bile bilmediğim sana. Öylesine yakından ve derinden tanıyoruz ki birbirimizi, öylesine ortak bir umut ve bilinçle paylaşıyoruz ki yeryüzünü, yaşama öylesine inanıyoruz ki, adını bilmesem ne çıkar?”
Sayfa 11
Reklam
1982 Yazı 15 Haziran ‘82
İstersen bu mektubu, Can Yücel’in o güzelim şiirinin son kıtası ile bitirelim. Belki ortak yaşadığımız bu karabasan’a bir ışık olur: ….. Söz dedim o anda kendi kendime, Karanfili sıkıp yazacağım bunu ben, O güneşe karşı silkinen atın tarzı Ve mürekkep balıklarının mürekkebiye Yazacağım yaşadığımız bu korkunç –güzel yazı, İster dışarda olayım, ister hapiste…. Sözümü tuttum yazıyorum işte!
Sayfa 16
“Merhaba Elma Ağacı!” 15 Şubat ‘83
Sert toprağı, en olumsuz koşullar altında delen her tohumu, günışığına yönelen her dalı gözümüz gibi korumak zorundayız. Onlara yalnız olmadıklarını, bu ülkenin bilime, sanata, özgürlüğe, içtenlikle bağlı insanlarla aydınlığa çıkacağına olan inancımızın bir düş olmadığını anlatmak zorundayız.
Sayfa 31
Granada 15 Haziran ’83
Bugün 5 Haziran 1983. Federico Garcia Lorca 85 yıl önce bugün doğdu. Endülüs’te, Granada kentinde. Ve benim doğduğum yılın, 1936’nın Ağustos’unda, henüz 38 yaşındayken en verimli çağında Franco’nun adamları tarafından kurşuna dizilerek öldürüldü. Alfacar’la Viznar arasında yol kıyısında bir yamaçta. Ölüsü 20 Ağustos’ta bulundu. Gülümsüyordu.
Sayfa 38
Granada 15 Haziran ’83
Diyordu ki Lorca: “İspanya’da bir ölü, yeryüzünün hiçbir yerinde olamayacak kadar canlıdır: Yüzünün profili, bir ustura gibi keser geleceği…”
Sayfa 39
Reklam
Yeter Ki Kararmasın 15 Aralık ’83
Bilemezsin, ne kadar çok kadın yüzü var şimdi gözlerimin önünde. Kapılarda bekleyen, haber, hüküm, mektup, infaz, salıverme, iki çift söz, umut, ay, yıl bekleyen kadınlar. Sırtlarında heybeleriyle yorgun kadınlar, seni görünce yüzleri kızaran, içleri titreyen genç kadınlar, kentlerin ormanında, avukatların peşinde ordan oraya koşuşturan, kaybolmamaya çalışan kadınlar, son bir umutla olmayacak kapılara başlarını vurup çare arayan kadınlar, yüzleri acıdan bir çakmaktaşına dönmüş kadınlar, sevgilin, kızın, eşin, kardeşin olan kadınlar. Unutma, bir gün, şimdi benim yaptığım gibi, görüş yerine uzaktan şöyle bir bak: Orası bir gül bahçesidir.
Sayfa 48
“Balyoz” ve “Özgürlük” 15 Ocak ‘83
Filmin yönetmeni A. İliç’le tanımak, dost olmak fırsatını buldum. Sakin, ağırbaşlı, orta yaşlı bir sanatçıydı. İlk sorum şu oldu: “Kara civcivin, bant üzerinde itilerek bırakılınca, geriye doğru koşup kurtulmaya çalışmasını nasıl sağladınız?” Gülerek yüzüme baktı "Civcivler de sıcaklığa ve sevgiye doğru koşarlar.”dedi. “Kara civciv bantın üstüne gelince, filmde göstermediğimiz kısa bir sürede, seçici kadınlardan biri onu sıcak avucunda bir an tutarak okşadı. Sonra onu bıraktığında, hatta eliyle ittiğinde, gene de koşup durdu bu dost sandığı sıcaklığa civciv. Civcivi aldatmak zorunda kaldığımız için üzüntü duyuyorum. Ama ne yapalım seyirciye istediğimiz mesajı vermek için hile yapmak zorundaydık. Ayrıca küçükler ne kadar kolay aldanıyorlar….”
Sayfa 55
1.242 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.