“Sen yine benliğinin bütün o açık ve yürekten sıcaklığıyla benimle konuştun ve yine bana hiçbir mahrem soru sormadın, ben olan kişiye tamamen meraksızdın. Bana adımı, nerede oturduğumu sormadın: senin için tekrar yalnızca serüvendim, adsız olandım, unutuşun sisleri arasında bütünüyle eriyip giden ateşli saatlerdim.”
“Fakat sen kimsin ki benim
Shakespeare hakkında yazmak bile büyük bir zevk benim için. İçinde o kadar çok dünyayı barındıyor ki, okudukça gezegenler arası yolculuk yapıyorsunuz adeta. Üstad aşkı tanımlarken şöyle diyor;
Bu yüzden aşk bir çocuktur
Onun için yanılır seçimlerinde
Kısacık ama çok etkili, insanı bir anda mat ediyor.
Shakespeare okuyanlar bilir. Oyunlarını hep şiir gibi yazar. Özellikle sonelerinde genelde 8'li hece ölçüsü kullanmıştır. Bunun ne demek olduğunu anlamanız için oturup, 7li veya 8'li hece ölçüsünde 2 dize yazın. Ve kafiyeli bitsin lütfen. Ve ortaya bir edebi eser koyun. Bunun ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz.
Oyunlarında kullandığı kafiyeli ve tumturaklı kelimeler sizi öyle esir alır ki, kitabın nasıl bittiğini anlayamazsınız. Bana göre Shakespeare okumamış olmak çok ciddi bir kayıptır. Dikkat ettiyseniz size kitabın konusu hakkında bir bilgi vermeyi pek uygun görmedim. Çünkü gerçekten konuyu buraya yazmak bana göre zaman kaybı. Shakespeare'in tregedya ve komedyalarında konunun çok fazla önemi yok bana göre. Diyaloglar ve sözler size yeterde artar bile. Bir Yaz Gecesi Rüyası bir komedya ama her zamanki gibi düşündüren komedi türünde bir oyun. Shakespeare okumak bir fırtınanın ortasında kalmak gibi. Sizi savuran o fırtınadan zevk alacaksınız. Eğer hala okumadıysanız. Bence bir koşu gidip bu kitabı alın :)) Küçücük bir bilgi: Cinler, şeytanlar, periler kol geziyor :)
Sevgiler...
Bir Yaz Gecesi RüyasıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201716,7bin okunma
Ailesinin medarı iftiharı, çevresinin imrendiği, mükemmeliyetçi yaşayan, gözü yükseklerde rütbeli bir yargıç. Hayatını tam rayına oturttuğunu sandığı zamanda, ıstırap veren acıların baş gösterdiği, akabinde sonun yaklaştığını hisseden ama bir en ufak bir kıpırtıda tekrar toparlanacağına, hayatına baharın yeniden doğacağına inanan, bipolar bozukluğu olan İvan İlyiç.
Yaşadığımız yüzyılda Empati diye bir kavram üretildi.Her ne kadar karşımızdakinin duygu durumunu hissetmeye çalışsakta bunu ne kadar yapabiliriz ki?
1 dakika, 1 saat, 1 gün?
Ne kadar süre?
İnsan hiçbir şeyi başına gelmeden tam olarak anlayamaz..
İnsan; bir yatalak, bir kötürüm, bir böcek gibi de yaşasa yaşamak her haliyle güzeldir. Çuvalın dibindeki karanlığa doğru itilirken bile en ufak bir ışık zerresini hissetmek, yeniden yaşam umutlarını yeşertmek için yeterde artar.
Okurken "Dönüşüm" ü okur gibi hissettim desem yalan olmaz.
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202244,9bin okunma
"Çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbirşey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.Her birimizi tam bir boşluğa dış dünyaya sıkı sıkıya kapalı bir odaya hapsetmekle, eninde sonunda dilimizi çözecek olan baskı, dayak ve soğuk yoluyla dışarıdan değil içeriden yaratılacakdı.
" Beyaz ben" bir hamle yapar yapmaz "Siyah ben" hırsla saldiriyordu;bir oyun biter bitmez, hemen ötekine koyuluyordum,çünkü her seferinde iki benden biri ötekine yeniliyordu ve rövanş istiyordu."
İşte bu sözler bu küçük yapıtı ozetlemeye yeterde artar.)
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,4bin okunma
İlişki ve diyaloglarımızda, birşeyler beklemek, beklentiye girmek ilişkiyi menfileştirir...
Ve çıkar söz konusu olduğunda; insanoğlu öyle bir hırs salgılar ki, bu tüm hissiyatı zehirleyip Yok etmeye yeterde artar bile...
bu yüzden beklemeyin.yalnızca sevin, yalnızca özleyin, üzülün ya da koşa koşa gidip sarılın... yalnızca... yalnız...