Sadece öptüm
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Zaman değil, bir sonsuz hüzün… bir çınlama, bir ân, beşinci mevsim, on üçüncü ay, sekizinci gün. Belki de bir yetinmeme ruhu. Gizli bir geçicilik acısı. İçimizde dışımızda bir boşluk.
Reklam
Maneviyat; uzağın içindeki yakını, aza saklanmış çoğu, çokluk suretinde görünen birliği sezme çabasıdır. Çıplak gözle gördüğümüzle yetinmeme, daha fazlasını görme/bilme/duyma isteği.
Belki de bir yetinmeme ruhu. Giz­li bir geçicilik acısı. İçimizde dışımızda bir boşluk. Geçer ve yoktur. Her şey yabancıdır artık. Hem acı hem arzu, hem ha­yal hem hatıra, hem unutuş hem kırbaçlı bir bellek. Eşyalar, ağaçlar, kuşlar, dağ başları, lambalar, ay ışığı, ırmaklar, sesler, parmaklar, çocuklar... gövdemizde çiçeklenen ne varsa, kal­bimizde yaprak dökmektedir aynı anda. Zaman hüzündür...
Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermem, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye.. İnadıma öfkeleniyorsun. Seni bırakmama, seni özgürlüğüne salmama hiddetleniyorsun. Bu da aşk işte! Bu da entrika! Bu da soysuzlaşmanın, aşkın getirdiği dalaveralarla kendine kilitlenmenin başka bir çeşidi! Peki anahtar nerede sevgilim? ! peki anahtarın üzerindeki yivler kimin eseri? ! Dur, dur, bağırma, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Küçük İskender
Küçük İskender
En sevdiğim- "Hoşçakal" 3/07/2019
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Reklam
Allah'ım! Şayet bana zulmeden adamdan hakkımı ve intikamımı almayı, hasımların bir araya getirilip aralarında kesin hüküm verileceği güne (kıyamete) ertelemeyi benim için seçmiş isen, o zaman Muhammed ve Âline salât eyle ve samimî bir azim ve sürekli bir sabırla bana yardım et; kötü arzulardan, tamah ehlinin ihtirasından beni uzak tut; (ahirette) benim için biriktirdiğin sevabı, düşmanım için hazırladığın azabı gönlümde canlandır; bunu hükmettiğinle yetinmeme, seçtiğine güvenmeme sebep kıl. Âmin, ya Rabb'el-âlemin. Hiç kuşkusuz, sen büyük lütuf sahibisin ve sen her şeye kadirsin.
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun!"
“Evet, senin kim olduğunu biliyorum. Üç-beş yıl sonra ölüp gidecek ve dünyadan izi silinecek bir fanisin. En ufak bir hastalık alıp yerden yere vurabilir seni. Bir dakika sonra başına ne geleceğini bilemezsin. Onca malı mülkü, parayı, rüşveti de yanında götürmene gerek yok. Nedir bu ihtiras? Nedir bu kavga? Nedir bu yetinmeme?"
Sayfa 28
Bir Nedeni Yok, Yalnızca Öptüm - Küçük İSKENDER
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Reklam
Belki de bir yetinmeme ruhu. Gizli bir geçicilik acısı. İçimizde dışımızda bir boşluk. Geçer ve yoktur. Her şey yabancıdır artık. Hem acı hem arzu, hem hayal hem hatıra, hem unutuş hem kırbaçlı bir bellek.
Şiirin, daha doğrusu sanatsal yaratıcılığın günlük hayatla ilişkisi, bir sonsuzluk, genişlik ve derinlik ilişkisidir. Bir başka ifadeyle, gündelik olanla yetinmeme ilişkisidir.
Yetinmeme hastalığı
Her güzel, daha güzeline nazar edildiği zaman çirkin, her mutluluk daha büyüğüyle kıyaslandığı zaman mutsuzluk olur.
Şiirin, daha doğrusu sanatsal yaratıcılığın günlük hayatla ilişkisi, bir sonsuzluk, genişlik ve derinlik ilişkisidir. Bir başka ifadeyle, gündelik olanla yetinmeme ilişkisidir. İnsanın, ölümlü ve geçicinin içinde süren sonsuzluğu çekip çıkararak, buna kendi geçiciliğini eklemek suretiyle, doğanın ona oynadığı oyunu bozma girişimidir.
Sayfa 58 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Sayfa 57 - SEL , sayfa 57-69 arası
237 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.