268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,6bin okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitap bugün geçti elime henüz başlamadım bile ama şöyle bir karıştırmam bile yetti hayran olmama. İnanılmaz güzel bir iç dizayn olmuş. Sayfaların hemen hepsinde zemin bahsedilen konu,yer ya da insanların resimleri ile renklenmiş. Çok çok ilgi çekici olmuş.
Mekânlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in Hayatı
Mekânlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in HayatıTalha Uğurluel · Timaş Yayınları · 20151,127 okunma
Reklam
439 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
olaylar biraz ütobik ama yinede güzel beni ağlatmaya yetti diyebilirim....kurgu ve olay sırası kesinlikle çok iyi..mutlu son olması daha da iyi bir özellik katıyor kitaba zaten=) ama yinede hicbir zaman bu tarz kitaplar düşünce serilerinin yerini tutamaz..sadece yaşayamadığınız içinizde gizlenen duygusallığı alevlendirir ve söndürür..bende olduğu gibi=)) iyi okumalar sevgili kitap sever dostlarım...
Şahane Gelin
Şahane GelinFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 20151,170 okunma
318 syf.
9/10 puan verdi
Etkileyici, profesyonel, akıcı, heyecan veren, gerilimle dolu, insanın içini ürperten başarılı bir romandı. Çok önceden okumuş olduğum Gizli Ev, romanı adı gibi çok gizemli bir olay örgüsüne sahip bilim kurgu romanıdır.İnsanın içinde kıpırdama, ürperti meydana getiren, zekice bir üslupla kaleme alınmıştır. Her şey bir kazayla başladı. Ölümün soğuk nefesini bütün vücudunda hissetti. Ama o geri döndü. Ve Azrail ile korkunç bir oyuna başladı. Karanlık köşeler, ıssız tüneller ve inanılmaz bir korku, sonsuz bir tutku... Ölümle randevusu olanlar çaresiz kendilerini onun kollarına bırakırlar. Sonunda Azrail kendi kanında boğuldu, ait olduğu sonsuz karanlıklarda yerini aldı. Kim bilir belki de her şey yeniden başlıyordu? Bu kısacık tanıtım bülteni bile dehşet veren olay örgüsünü yeniden hatırlamaya yetti. Size de tavsiye ederim.
Gizli Ev
Gizli EvDean R. Koontz · Altın Kitaplar · 1992160 okunma
İstediğim şeye, onca sene beni hep peşinden sürükleyen şeye nihayet kavuşmuştum. Neden sonra -aslına bakılırsa çok kısa bir süre sonra- istediğim şeyin bu olmadığını, gerçek ben’in bu ben olmadığını anlamıştım. Böyle bir şeyi kabul etmek zordu, zaten hemen de kabul edemedim. Elbette işi oluruna bırakabilir, her şeyi görmezden gelebilir, hiçbir şeye aldırmadan yoluma devam edebilir, sahte bir benlikle yalandan yaşayabilir, başkalarının kıyafetlerini üzerime geçirebilirdim; ama Shakespeare’in oyununda Lear’in fundalıkta dediği gibi: “Ah, o yolun sonu deliliğe varıyor; benden uzak olsun. Yetti artık.
Bostan dolabının yanındaki, suları bana kahverengi gözüken, o küçük ve eskimiş havuzdaki solgun ve kederli nilüferlere gidip bakardım çocukken, babam, onların kökleri olmadığını anlatmıştı bana. neden bu çiçekleri hep bir şeylere benzetmek için kullandıklarını ancak büyüyünce anladım. yalnızca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yaşıyorlardı. hayat da böyle bir şeydi benim için; hep bir yerlere gidecek gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek. bütün bir hayatın özeti buydu. bende bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim; öyle solgun nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başına durdum, köklerimi salamadım, ne, olduğum yere sağlamca yerleştim, ne, başka diyarlara kaçabildim. bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı. onlara ihtiyacım olmadığını, havuzumda tek başıma yüzebileceğimi düşündüler. ben de bu yüzden; kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim. ne garip başka bir şey de olmak istemedim, beni beğenmeleri yetti bana.
Reklam
197 syf.
9/10 puan verdi
Romandan önce Romain Gary'den bahsetmek gerekiyor bence, çünkü kendisi 80 yılında tek kurşunla iki yazarı vurmuş biri. Vurmadan önce de mektubunda "Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşça kalın." demiş. Gary gerçekten de eğlenmiş ama, asıl biz teşekkür ederiz. Tek kitap, iki cümle yetti farklı olduğunu düşünmeme. Fransız yazar,
Onca Yoksulluk Varken
Onca Yoksulluk VarkenRomain Gary (Emile Ajar) · Agora Kitaplığı · 20093,280 okunma
‘’ Ancak, yıkımım başlar başlamaz, daha birçok şey gibi, bu da değişti; o zamandan beri benimkine hiç benzemeyen bir kuşağın insanları arasında yaşadım ve başkaları konusundaki duygularım, onların duygularında gördüğüm değişikliklerin etkisi altında kaldı. Birbirinden o kadar farklı her iki kuşaktan görüştüğüm kimseler, sanki ikisine de uyum sağladılar. Önceleri dürüst ve açık yürekliyken, değiştikten sonra ötekilere benzediler. Dönemin değişmesi, insanların da değişmesine yetti. Doğuşlarında olduklarının tersi olanlara karşı aynı duyguları nasıl besleyebilirim? Nefret edemediğim için onlardan nefret etmem: ama adam yerine koymadığımı da saklayamam; zaten bunu hak da etmişlerdir.''
Nazım, Galina ile evliyken aşık oluvermiş Vera'ya. Velhâsıl kaçmış sevdiğine terk edip Galina'yı. Galina diyor ki; 'Kalbinden rahatsızdı, üşütmesin diye kazak örüp gönderdim, kutu kutu portakallar gönderdim Vera'sının yanındayken sağlığı da iyi olsun diye. Çok canım yandı ama o çok mutluydu, hatta yeniden şiir yazmaya başlamıştı, hatta bülbül kesilmişti bizim oğlan' diyor. Bu da 'acımı dindirmeye, yanık kalbimi serinletmeye yetti' diyor. Böyle derin hissiyatları görünce ne desem anlamsız gibi gelmeye başlıyor bana. Sevdiğin, kocan, sevgilin, başkasına kaçıyor; sen şiir yazmaya başladı diye mutlu oluyorsun, üşütmesin diye de kazak örüyorsun. Düşünsene, elinde iki tane koca tığ, kanepenin birinde, terk edildiğin evde oturuyorsun, seni terk eden boncuk gözlüye kazak örüyorsun. O kazağı örerken neler hissetti acaba? Sen nakış işliyorsun, o orda Vera'nın saçını seviyor. Sen bir nakış daha işliyorsun, o bir mısra daha yazıyor Vera'sına. Neler düşündü acaba o kazağı örerken, terk edildiği evde, bir başına? 114 yaşındasın. Insan ölünce doğuyor aslında. Ölünce unutulmuyor. -alıntı
340 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Olduğu gibi anlatısi var kitabın. Fikri Günay Mamak'ta yaşananları anlatirken cümle arasında 'hatırlamıyorum' kelimesini o kadar çok kullanmış ki, Mamak'ta yaşananları bu kelime anlatmaya yetti. Hatırlamıyorum ama unutmadım diyor yazar Fikri Günay.. ve bizlere ulaştırdı.
Mamak
MamakFikri Günay · Kibele Yayınları · 20146 okunma
Reklam
1216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Bir Stephen King efsanesi! Amerika'da bir biyolojik silah üretimi tesisinde gerçekleşen küçük bir kaza ve güvenlik zaafiyeti sebebiyle %99 bulaşıcı ve % 99 da öldürücü bir grip mikrobu tesisden yayılır. Kısa bir sürede tüm Amerika'yı etkisine alarak toplu bir ölüm gerçekleşir. Hİkaye buraya kadar çok klişe aslında... Ama bu kitap tam da bu
Mahşer
MahşerStephen King · Altın Kitaplar · 20123,408 okunma
Saniyenin onda biri kadar göz göze geldiler, ama bu kadarcık bir süre bile Winston'ın, O'Brien'ın kendisi gibi düşündüğünü anlamasına yetti; evet, anlamıştı! En küçük bir yanılgıya yer yoktu. Sanki kafalarının içindekiler gözlerinden geçerek birbirine akıyordu. O'Brien,"Senin yanındayım,"der gibiydi. "Ne düşündüğünü, ne hissettiğini çok iyi biliyorum. Ne kadar aşağıladığını, ne kadar nefret ettiğini, ne kadar tiksindiğini biliyorum. Ama merak etme, yanındayım!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.