Tümülüs
urfanın bu küçücük köyüne indiğimizde, buranın yıllar önce kainatın en verimli topraklar olduğunu düşündüm. artık zaman geçmiş, üzerindeki emarelerden eser kalmamıştı. yaşananlar, eski uygurlıklar, koskaca imparatorluklar sanki bu topraklarda hiç var olmamışlardı. sanki bu allahın unuttuğu çorak , yapayalnız kalmış topraklarda, hiçbir şey
Milli Mücadele'nin ilk emrini verdi: "Hedefimiz Karadeniz." Bu emirden üç yıl üç ay sonra, işgalcileri denize dökmek için Milli Mücadele'nin son emrini verecekti: "Hedefimiz Akdeniz!" Boğaz'dan henüz çıkmadan Kavaklar mevkiinde bir İngiliz devriye motoru tarafından durduruldular. Didik didik arama yapıldı. Silah veya cephane olup olmadığına bakıyorlardı. Gülümsedi. "Silah götürdüğümüzü sanıyorlar. .. Kafa götürüyoruz" dedi!
Reklam
Bir minik yürek büyür dağ olur.
ADİLE NAŞİT Anlatıyor... "Bizim Aile" filminin çekimlerinde idik. Halit Akçatepe ile Münir Özkul, aralarında konuşup gülüşüyorlardı. Tarık Akan da, oturmuş bir köşeye dalıp dalıp gidiyordu, yanına gittim, çok samimi değildik, çorba içme saatiydi, çorba içtik ve " Hayırdır " dedim, zor da olsa anlatmaya başladı; 'Mühendislik fakültesindeyken, okula yakın bir yerde bir matbaacı arkadaşım vardı, Cebinden kitaplar basar, insanlar okusun diye uğraşırdı. Bugün gelirken ona rastladım, İşleri bozulmuş, kapatmak zorunda kalacakmış dükkanı' dedi.. Çekimler iyi gidiyordu, Münir'in yanına gittim, Durumu anlattım, Yevmiye usulü çalışıyorduk, ne yapacağımızı da çok bilmediğimiz için bekledik. Belki elimizden bir şey gelirdi. Münir bunu epey dert edindi. Hani o can alıcı sahne var ya; Münir'in o güzel tiradı. Saim Bey' in kapısından içeri girer, "sen değil, ben büyüğüm ben" diye noktalar. İşte o sahnede, herkesin eli ayağı buz kesti, Yarım saat bir sessizlik oldu, Gün bitti, yevmiyeler dağıtıldı. O gün ne olduysa, hepimiz 3'er yevmiye aldık. Münir 10 yevmiye almıştı. Herkes aldıklarını bir araya getirdi topladık ve Tarık Akan'a uzattık, Kabul etmedi. Zorla kabul ettirdik, beraber gidip matbaadaki işler düzelene kadar, her gün biraz daha destek olduk. Bugün, Tarık' ın vesilesi ile o matbaa halen çalışıyor ve geçtiğimiz gün, 20 bin adet kitap basıp, tüm ülkedeki okul kütüphanelerine yolladı.." Adile Naşit - 21.06.1985 Kitabın adı ne biliyor musunuz peki? Yazının sonuna kocaman bırakıyorum: #NUTUK..!
Zira gözün nuru, nur-u imanla ışıklanırsa ve kavîleşirse, bütün kâinat gül ve reyhanlar ile müzeyyen bir Cennet şeklinde görünür. Gözün gözbebeği de, bal arısı gibi, bütün kâinat safhalarında menkuş(nakışlı) gül ve çiçek gibi delillerinden, bürhanlarından alacağı ibret, fikret, ünsiyet gibi usare(özsu) ve şiralarından vicdanda o tatlı, iman balları yapar. Eğer o göz küfür zulmetiyle kör olursa; dünya, genişliğiyle beraber bir hapishane şekline girer. Bütün hakaik-i kevniye, nazarından gizlenir. Kâinat ondan tevahhuş eder.(ürker)
Günaydın, Hayırlı Sabahlar
Devriye odasında çoğu zaman kurabiye ve kahve olur. Canın kurabiye çektiğinde, kavanoza birkaç papel atarsan, çocuklar çok sevinir."
Tahir fırına hasta olduğunu söylemişti Funda ise annesine açıköğretim lisesi sınavlarına gireceğini Tahir yalan söylemişti Funda ise doğru o yüzden Tahir sadece bir günlük yevmiye Funda ise lise diplomasını kaybetti.
Reklam
1,000 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.