Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yıkıcı Bir Dogma
Kapitalist toplumun hüküm sürdüğü milletlerin işçi sınıflarını garip bir delilik ele geçirmiştir. Bu delilik sonuç olarak, iki yüz yıldır mutsuz insanlığa eziyet eden bireysel ve sosyal sefaleti gizlice hazırlıyor. Bu delilik, çalışma aşkı, iş için ölümcül tutkudur, bireyin ve soyunun yaşamsal gücünü tüketmeye kadar iten bir deliliktir.
Yıkıcı Bir Dogma
Kapitalist toplumda çalışmak, tüm düşünsel yıkımın, uzuvlardaki tüm bozulmanin sebebidir.
Reklam
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Namus ve saflık hakkında bir sürü yıkıcı teorileri vardı ki bir kısmı düşünmeleriden, bir kısmı gördüklerinden doğma şeylerdi.
Önce Allah korkusunu yok ettiler!
Sen bunları o zaman mülâhaza edecek durumda değil. din. Yapılan bu telkinler gönlünü, kafanı boşaltıyor, "yalnız gözünle gördüğüne inanacaksın" gibi sözler ufkunu daraltıyor, içerden boşalıyor, dışardan sıkıştırılıyor dun!... Aksi gibi her gün karşına yeni yeni hâdiseler çıkı yor, kendi ruhunla, kalbinle geliştirmeye, yapmaya çalıştığın
Sayfa 38
Reklam
Yıkıcı Bir Doğma
Sevmek ve içmek dışında, tembellik etmek dışında, her şeyde tembellik edelim.
Sayfa 17 - LessingKitabı okudu
Yıkıcı Bir Dogma
Helenler de görkemli devirlerinde çalışmayı ancak hor görürdü, çalışabilecek olanlar yalnızca kölelerdi, özgür insan ise sadece bedensel etkinliklerden ve zihinsel oyunlardan anlardı.
Sayfa 15 - Can Sanat Yayınları
Eskiyle yeni bir arada yaşayamazdı diyor Saint-Simon, eskinin amacı fetihti, yeninin üretim. Eski için öteki milletler, yok edilmesi gereken birer düşmandı, yeni için, iş arkadaşları. Birinin bayrağı nas (dogma) idi, ötekinin akıl. Ister istemez çatışacaklardı. Fransız Ihtilali altıyüz yıl önce başlayan oyunun son perdesi, tarihin çökmeğe mahkum ettiği müesseseleri yerle bir eden bir zelzele. Insan Haklan Beyannamesi, Fransa'yı insanlığın başına geçirdi. Fransa 4 Ağustos gecesinden beri reşit bir millet. Ihtilal yaktı, yıktı. Zorunluydu bu. Ama insanlık ilelebet harabelerde bannamaz. '; Onsekizinci asrın felsefesi yıkıcı bir felsefeydi, ondokuzuncununki yapıcı olmalıdır".
Sayfa 52
Hep böyleydi... Aklın yasak olduğu bir ekolde insan nasıl akıllanır ki?
Değişen dünyada, değişmez dogma ve yasalarla, gelişme eğrisini yakalayarak var olmak imkansızdı. Bilimsel araştırmayı destekleme, bilimin aydınlattığı akılcı bir yola yönelme yerine, Kur'an'ın bir bilim kitabı olduğu, ver türlü bilimsel gelişme ve buluşun daha önceden Kur'an'da "müjdelendiği" şeklindeki bir hurafeyi ispatlamaya çalışan gruplar, tarikat önderleri, ilahiyatçılar bile var. Üstelik bunların sayısı hiç de az değil. Yüzyıllardır devam eden bu kendi kendini aldatma ve dogmalara teslimiyet anlayışına, İslami hareketin kendi içinden ciddi itirazlar gelse de bu tutum günümüzde bile etkinliğini korumaya devam ediyor. (...) Bu tutum ve benzeri diğer yaklaşımların sonucu yıkıcı olacak, İslam ülkelerinin gerçeklere ve dış dünyaya gözlerini kapamalarına yol açacaktı. Müslümanların büyük çoğunluğu, ortaya çıkan bu vahim tablodan (yaşamın her alanındaki gerilik ve sefaletten) kendilerinin, sakil oldukları anlayışın ve dini yorumun bir payının olabileceğini düşünmüyorlardı. Mensup oldukları toplumu ve devleti ne kadar fazla dinselleştirirlerse her şeyin daha iyi olacağına inanıyorlardı. Ortada tam bir açmaz vardı.
Reklam
Yıkıcı Bir Dogma
“Sevme, içme ve tembellik haricinde Tembellik edelim her şeyde.” LESSING
Sayfa 9
Yıkıcı Bir Dogma
Kapitalist uygarlığın egemen olduğu ulusların işçi sınıfları garip bir çılgınlığın pençesine düşmüş. Bu çılgınlık, talihsiz insanlığa iki yüzyıldır eziyet eden bireysel ve toplumsal sefaleti de peşinde sürüklüyor. Çalışma aşkıdır bu çılgınlık, bireyin soyu sopuyla birlikte canının çıkarılmasına dek varan, ölesiye çalışmak tutkusudur.
Sayfa 13 - Can yayıneviKitabı okudu
Yıkıcı Bir Dogma:
O büyük çağın Yunanlıları da, çalışmayı hor görüyorlardı; özgür insan, bedensel devinimlerden, zekâ oyunlarından başka bir şey bilmezdi. Bu, aynı zamanda, Aristotales'in, Phidias'ın ve Aristophanes'in üyesi oldukları bir ulusun içinde insanın dolaştığı, soluk alıp verdiği bir dönemdi; bu, çok geçmeden İskender'in fethedeceği Asya'nın göçebe sürülerini, bir avuç yiğidin Marathon'da yenilgiye uğrattığı dönemdi. Antik Yunan filozofları, özgür insanı alçaltan çalışmayı hor görüyorlardı. Şairler, Tanrıların armağanı olan tembelliği övüyorlardı: * ''Ey Melibe, bir Tanrı bağışladı bize bu aylaklığı.'' (Vergilius, Çoban Şiirleri.) * İsa, Dağdaki Söylev'inde tembelliği öğütlemişti: * ''Tarlalardaki zambakların gelişip serpilişine bakın. Onlar ne çalışıyor, ne de yün eğiriyorlar. Buna karşın söyleyeyim size, Süleyman, o görkemi içinde, daha göz alıcı giysilere bürünmüş değildi.'' (Matta İncili, Bölüm VI)
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.