Yazılı bir mezar taşı, bir kapısı, iki ağacı, alçak ufuk çizgisini örten yıkık bir duvarı olan ve gecenin habercisi hilal biçimindeki ayın henüz yükselmeye başladığı ıssız mezarlıkta ne tür bir duygunun hâkim olduğunu anlatamazdım.
Issız kilise avlusunda hangi duygu dolaşıyor bilemiyordum ; kitabeli mezar taşları , kapısı, iki ağacı , yıkık bir duvarla çevrili alçak ufku ve gökyüzünde henüz yükselmiş , akşamın geldiğini doğrulayan bir hilâl vardı.
I
O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı
Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı
Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş.
Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin
Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen
Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları
Yağmur ikinci adıydı akşamların
Günün yorgunluğu üzerine dökülen
Bir düş inceliğinde
Babam hasta değil ama olacağını hissetmiş önlem alıyor . Ben salya sümüğüm fena nezle olmuşum ama babam iki gündür kendine vikis sürmemi vs vs istiyor. Ve evde ben hariç 3 kişi daha var . Az önce yine:” bana bi süt ısıt da içeyim” dedi. Baba diyorum halimi görüyorsun ben de hastayım niye benden isteyip duruyorsun. Bana dediği şey “ Kendine de ısıt “
Bahqjhqjjaja Hımmm mantıklı
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf (kalabalık) orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki (yığınak ki) ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!"
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan
KIZILIRMAK
Silâh ve şarkı
ben bütün karanlıkları bunlarla yendim
doğacak çocuğumun kanında esen
emekçi karımın dimdik bakışlarında
ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu
KARACAOĞLAN’IN DÜNYAYA GELİP DE BAŞINA HAL GELDİĞİ YER
Bir memlekette iki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hiç evladı yoktu. Halleri müsait idi. Bir gün o iki kardeş birbirine dediler ki:
— Bizim evladımız yok. Cenabı Allah’a yalvarsak da bize evlat verme’ m’ola? dediler. “Yarabbi, bize birer evlat ver,” dediler. “Zenginlik verme evlat ver. Sonra
Not: yazıda geçen şiir Tevfik Fikret’in değil, Neyzen tevfik’indir.
Filmde Nadia olarak bahsedilen karakterin filmde daha sıkça kullanılan adı, Kızancıklı Naciye’dir.
Günümüz Türkiye’si…
Değirmen, Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından beyazperde aktarılmış bir Atıf Yılmaz filmidir. 1986 yılında vizyona girmiş olup başrollerde Şener Şen,