Hayat, sonunda tuzaklara ve ağlara dönüşen kalıplar halinde donmaya, kristalleşmeye eğilimlidir. İnsanlar birbirlerini ilk "halleri" ya da "biçimleri"yle görmeye ve buna uygun bir ritim tutturmaya yatkındırlar. Sevdiklerindeki değişimleri, yaklaşan dönüşümü fark etmekte müthiş zorlanırlar. Sonunda yeni kişiyi nihayet algılayabilseler bile bu sefer de güce mahkûmdur, zayıf olansa sürekli bir zayıflığa. Seni seven kişi, seni durağan bir role mahkûm etmiştir çünkü kendi benliğini, senin geçmişte olduğun kişiliğe uydurmuştur. Değişmeye yeltendiğin ân, diye uyarmıştı Djuna, karşısında yoğun, inatçı bir muhalefet bulursun, hatta belki de bir sabotaj!