“Dünya, içi yılan ve akreplerle dolu altın yaldızlı bir kaseden başka bir şey değil. Artık ondan usandım”
“Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”
Sayfa 25 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Te-shan Kalabalığa Rehberlik Ediyor TE-SHAN bir gruba şöyle dedi: "Bu gece hiçbir soruya cevap vermeyeceğim. Soru soran herkes dayak yiyecek." Bu noktada, bir keşiş öne çıktı ve eğildi, bunun üzerine Te-shan ona vurdu. Keşiş, "Daha bir soru bile sormadım!" dedi. Te-shan, "Nerelisin?" diye sordu. Keşiş, "Koreliyim." dedi. Te-shan, "Tekneye adım atmadan önce dayağı hak etmiştin!" dedi. Fa-yen bu konuyu gündeme getirdi ve "Büyük Te-shan'ın konuşması dualisttir" dedi. Yuan-ming bu konuyu gündeme getirdi ve "Büyük Te-shan'ın kafası ejderha ama kuyruğu yılan" dedi. Hsueh-tou bu konuyu gündeme getirdi ve şu yorumu yaptı: "Eski ustalar Fa-yen ve Yuan-ming ustalıkla uzun olanı kırpıp kısaya eklemiş, ağır olandan vazgeçip hafif olanla birlikte hareket etmiş olsalar da, bu Te-shan'ı görmek için yeterli değildir. "Neden mi? Te-shan sanki kapının dışında otoriteyi elinde tutuyordu; kesmesi gereken yerde kesmediğinde bile kargaşaya davetiye çıkarmayan bir kılıcı vardı. (Te-shan'ın hikayesi, Zen pratiğinde öğrencileri doğrudan uyanışa yönlendirmek için kullanılan sert ve doğrudan yöntemleri örnekler. Öğrencinin düşünce kalıplarını kırmak, zihinsel sınırlamaları aşmak ve gerçeği doğrudan deneyimlemek için bu tür yöntemler kullanılabilir. Bu hikayede, Te-shan'ın eylemleri ve diğer ustaların yorumları, Zen'de her bir anın gerekliliklerine uygun olarak hareket etmenin ve dualist düşünceyi aşmanın önemini vurgular.)
Engereğin Isırığı Üzerine Bir gün Zerdüşt hava çok sıcak olduğu için bir incir ağacının altında uyuyakalmıştı, kollarını da yüzüne kapatmıştı. Bu sırada bir engerek gelip onu boynundan ısırdı, öyle ki Zerdüşt acıdan bağırdı. Kolunu yüzünden çektiğinde yılanı gördü: bunun üzerine yılan Zerdüşt’ün gözlerini tanıdı, beceriksizce yön değiştirdi ve kaçmak istedi. “Dur bakalım,” dedi Zerdüşt; “henüz teşekkür etmedim sana! Tam zamanında uyandırdın beni, daha uzun bir yol var önümde.” “Yolun kısaldı,” dedi engerek üzüntüyle, “öldürücüdür zehirim.” Zerdüşt gülümsedi, “Bir ejderhanın öldüğü görülmüş müdür ki bir yılanın zehrinden?” dedi. “Ama geri al zehrini! Onu bana hediye edecek kadar zengin değilsin!” Bunun üzerine engerek yeniden Zerdüşt’ün boynuna atladı ve yarasını yaladı.
Sayfa 1 - İş Bankası Yayınları, Engereğin Isırığı ÜzerineÜzerine
Denize düşmüşüm yılan kaçmış kıyıya çıkmışım boğulmuşum gibi bi gün.
Lycan bana karanlığın şehvetli sesine kulak vermememi öğütlemişti ama bu hâle gelmeme sebep olan kaç yalan, kaç ihanet vardı bilmeyecekti. Onun izinden giden avcılar, bedenlerinde yılan derisi taşımıyor diye iyi mi oluyordu?
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.