Kök yerinde ağırdır...
Bir Rum arkadaşıma sevimli bir kız soruyor: Bir Rum evinden gelen bir tepsi musakkaya karşılık annenin gönderdiği bir Anadolu mantısı ya da bir Ermeni evinden gelen midye dolma ve buna karşılık bir koca tabak baklava. “Biz İstanbul’ a 1984’te geldik. Siz ne zaman geldiniz?” Arkadaşım sakince cevaplıyor “3000 yıl önce.” Bu hayatın bizim gibi
119 syf.
10/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Hani okurken sanki çok yakınlardaki birinin yaşamını okuyorsunuz gibi hissedersiniz ya, Bazen Bahar işte öyle bir kitap. Yazar, ilmek ilmek dokumuş yazarken. Farklı hikayelerden oluşuyor kitap. Okurken yanımda hissettim ya. Betimlemeler yerli yerinde olduğu kadar tam kararında, tam kıvamında. Ne eksik, ne fazla. Hikayenin bir yerinde anlatıcının yüzük parmağına odaklanıyorsunuz, yüzük parmağının annesinin yüzük parmağına benzediğini okurken tam da burayı düşünüyorsunuz. Yılbaşı Ağacı isminde bir hikaye var kitapta. Okurken orda hissediyorsunuz kendinizi. Babanın elindeki küçücük torbayı gören kız oluveriyorsunuz bir anda. O kızın hayal kırıklığını ve öfkesini hissediyorsunuz. Bir süre sonra hikayenin gidişatından babanın yerine geçiveriyorsunuz ve “Ben olsaydım, ne yapardım?” diye bir soru geçiyor zihninizden. Ama o da ne? Bir bakıyorsunuz baba sadece kızını değil sizi de şaşırtmayı başarıyor. Başka bir hikayede vicdan azabı çeken ve buna dayanamayan bir insanı okuyorsunuz. Hikayenin sonuna kadar gerçeği bilmediğinizden şaşırıyorsunuz ve düşüncelere dalıyorsunuz. Severek okuduğum bir kitaptı, tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Bazen Bahar
Bazen BaharMelisa Kesmez · İletişim Yayınları · 20193,021 okunma
Reklam
Tepeden tırnağa her yeri ağrıyordu. Üstelik ağrıyan tüm yerler birbirleriyle bağlantılıydı sanki. Lambaları seri halinde bağlanmış bir yılbaşı ağacı gibiydi, arızalı tek bir lamba yüzünden tüm ışıkları sönen.
Sayfa 96 - Yapı Kredi Yayınları,28.BaskıKitabı okudu
Yılbaşı çiçeği -kokina.Kokina kırmızı,ökse otu ise beyaz,benziyor ama:)
"Keltlere göre meşe kutsaldı, eğer meşe ağacı üzerinde ökseotu var ise bu onu çok daha kutsallaştırıyordu. Bu tören ise bir meşe ağacında yetişen ökseotunun bulunma- sı üzerine düzenleniyordu. Tören için uygun zaman gelecek ayın altıncı günü olarak seçiliyordu ve bu gün için yemek ve kurban edilecek iki beyaz boğa hazırlanıyordu. Daha sonra meşe ağacındaki ökseotu altın bir orak "ile Druidler tarafın dan kesiliyor ve toplanıyordu. Daha sonra da boğalar kurban ediliyordu. Bu tören daha sonraları "yeni yıl" törenleri ile de ilişkili olduğundan, günümüzde "yılbaşı çiçeği" diye satılan bitkilerin aslında ökseotuna benzedikleri ve bu geleneği ya- şattıklarını görürüz. Bazı Antikçağ yazarları Druidlerin ayrıca insan kurban edildiği törenleri de yönettiklerini yazmaktadırlar..."
1914
Akşam saat yedi sekiz civarında Kraliyet 2. Piyade Tümeni'nden Albert Moren gördüklerine inanamadığından daha dikkatli bakınca karşı tarafta ışıkların bir bir yandığını görür. El fenerleri, meşaleler ve o da ne... bir yılbaşı ağacı mı görmektedir? Arkasından en bilinen Noel şarkısı "Stille Nacht, heilige Nacht" duyulur. Bu şarkı daha önce hiç bu kadar duygulu söylenmemiş olabilir. Moren daha sonra, "O anı hiç unutmayacağım, hayatımın en önemli anlarından biriydi," diye anlatacaktır. İngilizlerin düşmandan geri kalmaya niyeti yoktur, onlar da "The First Noel" şarkısını söylemeye başlarlar. Almanlar önce onları alkışlar, sonra "O Tannenbaum" şarkısını söylerler. Noel şarkıları, düşman askerler birlikte "O Come, All Ye Faithful"u söyleyene kadar devam eder.
Sayfa 385Kitabı okudu
Yılbaşı da neye göre yılbaşı, 'milad'a göre, 'milad' neyin işareti, Hazret-i İsa'nın doğumunun; bu, bir! İkincisi Hristiyanlığın da 'yılbaşını' miladdan ancak üç yüzyıl sonra kutlamayı akıl edebilmiş olması; bir rivayete göre MS. 312'de, bir başkasına göre MS. 336'da ilk yılbaşı kutlanmış! Noel Ağacı ile Noel Baba'ya gelince, onlar folklor; üstelik dün diyebileceğimiz kadar 'yeni' âdetler, özellikle ağacın Hristiyanlık öncesi Pagan Avrupa gelenekleriyle ilgili olduğu sanılıyor: Alsace'da Noel Yortusu'nda eskiden olduğu gibi, 'Cennet ağacı' hazırlanır, dallarına elmalar ısılarak süslenirmiş; şimdi yapılan da, o! Noel Baba'ya gelince gerçekte Kuzey Avrupa Hristiyanlık folklorunun bir eseri, Amerika'ya Alman göçmenler taşımışlar; her şeyi ticarileştiren Amerikan ekonomisi, Noel Baba'yı da yılbaşı tüketimi kampanyasının sembolü yapmış, tekrar Avrupa'ya (hatta dünyaya) ihraç etmiş; kürklere sarınmış olarak, yanında kızakla ve Ren geyikleriyle dolaştığına göre, kökeninin soğuk Kuzey Avrupa olduğu meydanda.
Bilgi Yayınevi 1995 Sayfa: 191
Reklam
Beyin tarama metotlarının, özellikle yükses rezonanslı MRI resimlerinin ve de PET taramalarında elde edilen şahane renkli görüntülerin, çok güzel ve sezgisel çekiciliği olan bir yanı var. Örneğin PET taramasında depresyondaki bir beyin soğuk, hareketsiz derin mavi, koyu mor ve avcı yeşili gibi renklerde görülür; oysa aynı beyin, yüksek mani durumuna geçtiğinde bir yılbaşı ağacı kadar pırıl pırıldır, sarı, kırmızı, turuncu lekelerle doludur. Yapı ve renk itibarıyla bilim, depresyonun soğuk, içe dönük ölülüğünü maninin ise aşırı canlı, hareketli çatışmasını bundan daha iyi gözler önüne seremez.
Medeniyet, bu bölgeden dünyaya yayılmıştır.
Günümüzde hala süren evlilik yüzüğü, nazar boncuğu ve yılbaşı ağacı süslemesi gibi gelenekler ve batıl inançların ana vatanı Mezopotamya'dır
Bayıldım Uğur Yücel'in söyleşisine... Bir Rum arkadaşıma sevimli bir kız soruyor: “Biz İstanbul’ a 1984’te geldik. Siz ne zaman geldiniz?” Arkadaşım sakince cevaplıyor “3000 yıl önce.” Bu hayatın bizim gibi farkına varmadılar, bunun hazzını çıkaramadılar. Bir Rum evinden gelen bir tepsi musakkaya karşılık annenin gönderdiği bir Anadolu
Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu Ne olduysa hep bize azar, azar oldu Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız Avrupa'ya bir değil iki pencere açtık Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz
Arif Nihat Asya
Arif Nihat Asya
Reklam
Hangi Hristiyan "ezan vaktinde" evinin köşesine seccade sermiş. Hangi Yahudi "Kurban Bayramı'nda" kapısının önüne koç bağlamış. Hangi Ateist "Ramazan Bayramı'nda" oruç tutmuş. Ey Müslüman! Sizin evinizde niye yılbaşı ağacı, yılbaşı süsleri var.
Bir yılbaşı ağacı karlı bir meydanda Estonya türküleri söylüyor Telli pullu upuzun bir yılbaşı ağacı Sen kırmızı sırça topun içindesin Saçların saman sarısı kirpiklerin mavi Onu oraya ben astım seni içine koyup Ak boynun uzundur yuvarlaktır Kuşkularım kaygılarım sözlerim umutlarım ve okşayışlarımla koydum seni sırça topun içine Bütün yılbaşı ağaçlarına, bütün ağaçlara, bütün balkonlara, pencerelere, çivilere, hasretlere astım kırmızı sırça topu seni içine koyup Bağışla beni öleceğim seni bırakıp orda Nazım Hikmet
şöyle bi yılbaşı ağacı. herkese sevdikleriyle huzurlu sağlık dolu yıllar. 🥂🥳🚬
Mahmud Esad Coşan
Müslüman yılbaşı eğlencelerine katılamaz. Evinde bu eğlenceleri yapamaz. Evini o gece için hazırlayamaz. Çam ağacı alamaz. Hindi kesemez. Gâvurlara benzemeyiz. Kâfirlerin yaptığı işleri yapamaz. Noel Baba'ya itibar edemez. Böyle saçma şeyler tamamen İslâm'ın dışındadır.
Resim