240 syf.
10/10 puan verdi
Ben Deli Kurt oldum. Deli Kurt'un Gökçen'in gözlerine büyülendiği gibi bu kitaba büyülendim. Atsız'ın kendine çekip sürükleyen ve bağlayan müthiş üslubu, akıcılığı, imgeleri, mitolojiye değinmeleri, savaş duygusunu hissettirip askeri yapıyı anlatışı , betimlemelerin güzelliği, tarihi olayları aktarışı, aşkı satır satır işlemesi...
Deli Kurt
Deli KurtHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202015,5bin okunma
Fransız asilzadenin Yıldırım Beyazıt’a söyledikleri;
"Esir bulunduğumuz müddetçe kimse tarafından horlanmadık, tartaklanmadık, hiçbir hakarete uğramadık. Hatta keselerimiz altın dolu olduğu ve bunu bildikleri hâlde kimse el uzatmadı. Sizden ve komutanlarınızdan sadece iyilik gördük. Yazık ki biz sizi yanlış tanımışız! Hayatımız boyunca bir daha Osmanlı Sultanı siz haşmetlü Bayezit Han'a karşı gelmeyeceğimize, hiçbir zaman Osmanlı'ya karşı kılıç çekmeyeceğimize şerefimiz üstüne yemin ediyoruz!"
Reklam
Yıldırım Bayezit'in dediği gibi, "yenileceğinden korkan daima yenilir."
“Bizeban…”
“Osmanlı’da Farsça terim olarak ‘Bizeban’ olarak anılan dilsizlerin Saray ve Harem’de kullanıldığını, ancak Osmanlı’da ne zamandan itibaren istihdam edildiğine dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak incelenen kaynaklarda başlangıcını Yıldırım Bayezıt devrine kadar götürüldüğünü görürüz...”
383 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hellöö galiba ilk kez bir türk yazara yorum yapacam. Adım her ne kadar kitap beğenmiyora çıksa da bunu kabul etmiyorum. Arkadaşlar ben çok üzülüyorum ya hevesle alıp vaktimi verdiğim kitapları beğenmeyince. Bu kitaptan da umutluydum. Kısaca konusundan bahsedeyim. Nil Bursa'nın isimsiz ama sevimli mahallelerinden birinde yaşayan genç bir kızımız. Günleri okula gitmek, ders çalışmak, baş belası abisi ve ekürüsi ana erkek karakterimiz Fatih abisiyle feminist muhabbetler yapmakla geçmekte. O böyle yaşayadursun büyüdüğünü ve güzelleştiğini fark eden taliplileri kapısını çalmaya başlar. Her şey yazarın da dediği gibi bir dolunay gecesi ilk talibinin abisi ve ekürisi fatih tarafından dövülmesi ile başlar. Fatih fark eder ki Kürşatın küçük kardeşi Nil, artık hiçte küçük değildir. Kitaptaki abi kardeş ilişkisini sevdim. Fatih karakterinin duygularını farkettiği süreci de güzel işlemiş . Ama uzun uzun bursa tarihi ve kadın karakterimizin cinsiyet eşitsizlliği üzerine olan iç ve dış konuşmaları tüm hevesimi aldı götürdü. Yazar kitabı wattpad platformundaki birçok kitaba tepki olarak yazmış. Ki kendisini burda tebrikte ediyorum Nil hiçte salak bir kadın karakter değildi ama bu uzun tiradlar okuma hevesimi alıp götürdü. Romandan ziyade ders kitabı okur gibi hissetim. Devam kitaplarını okurum ikilinin ilişkisi nasıl bağlanacak merak etttim. Umarım devam kitaplarında da Yıldırım Bayezıt okumayız. Ayrıca baskısını yan boyamasını da çok tatlı buldum. Piyasada adı lazım değil bazı yayınevleri artemis milenyumu örnek alabilir.
Ay Çarpması
Ay ÇarpmasıSezen Aksın · Artemis Milenyum · 0148 okunma
Yakın zamanda bir tane youtube kanalı açacağım. Orada nasip olursa (ses kaydı olarak) kitapların bölümleri üzerine birkaç dostumuzla müzakere edeceğiz ve bu kayıtları o kanala arşivleyeceğiz. Bu müzakerelerin ekserisi Süleymaniye câmisinde olacak. Zaman zaman Ayasofya, Fâtih Câmii, Yıldırım Bayezit ve hatta Yavuz Selim câmisinde de olabilir. Gayemiz hem kendimiz için ileride okuduğumuz kitaplara dair yorumlarımız vesilesiyle kitap hafızamızı taze tutmak hem de birkaç Müslüman gence de olsa fayda sağlamak. Sayının ehemmiyeti yok. Elhamdülillah ki yok.
Reklam
Manisa Günlükleri 2
Bir önceki yazıda Manisa'nın Türk hakimiyetine kadar giriş sürecinden bahsetmiştim. Bugün de Manisa'daki ikinci süreçten bahsetmeye çalışacağım. Tarihsel bilgilerin çoğunluğu Manisa Belediyesi'nin sitesinse mevcuttur. Malazgirt Meydan Muharebesinden önce birçok Türk beyinin maiyetindeki hareketli güçlerle Batı Anadolunun içlerine
Timur önceki mektuplarında, diplomatik terim ve gereklerine uyarak, Yıldırım'ı kendisi ile aynı seviyede tutmuş ve adını da aynı derecede tutmağa özen göstermiş, sadece kendi adını Bayezıt’ın adından önce yazmıştı. Yıldırım ise mektubunda, kendi adını altın yaldız ile, Timur'un adını ise onun altına kara mürekkeple yazmıştı. Timur, diplomasiye aykırı bu durumu görünce "Murat oğlu çıldırmış" diye haykırmış, Bayezıt'ın kendisini karısından mahrum edeceği hakkındaki satırları okuyunca, hiddeti daha da artmıştı. Çünkü; Tatarlar indinde bir adamın karısından söz etmek onun kişiliğine hakaret sayılmaktaydı. Bayezıt'ın göndermiş olduğu hediyeleri (at, av kuşları) de geri çevirmişti. Çünkü bunlar da tahrir anlamında onar tane gönderilmişti (Dokuzar olması gerekirken), Tatarlar indinde dokuz sayısı kutsal sayılıyordu.
Osmanlı-Karakoyunlu İlişkileri
Ülkeleri Timur ordularının istilâsına uğrayan Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf ile Irak Hükümdarı Sultan Ahmet Celayir önce Mısır'a kaçıp sonra Osmanlı ülkesine, Bursa'ya gelip Yıldırım Bayezıt'a sığınmışlar hükümdar da bunları himayesine almıştı. Timur Osmanlı Hükümdarı'na bir mektup gönderip kendisine sığınan bu iki hükümdarın tarafına teslimini istemiş, Yıldırım ise bu isteği reddetmişti. Timur ile Yıldırım Bayezıt arasındaki ilk ihtilâf böyle başlamıştı 1400). Karakoyunlu Kara Yusuf ile Sultan Ahmet Celayir, Yıldırım Bayezıt'ın, Er­zincan seferine de katılmışlardı. Bu iki hükümdar da Timur ile yapılan savaşta ellerindeki zayıf kuvvetlerle Osmanlı ordusunun yanında yer almışlar, fakat savaş sonunda; Timur'a esir düşerek Mısır'da hapsedilmişlerdir. Ancak, Timur'un ölümünden sonra ülkeleri­ne dönebilmişlerdir.
Resim