463 syf.
10/10 puan verdi
Ağıtlara Ve Sürgünlere Kâğıt Kalem Yetmez
İncelememiz,
Esra Kurt
Esra Kurt
kardeşimizin yaptığı ( #30997659 ) Mehmet Uzun etkinliği vesilesiyle yazılacaktır. Kendisine bu vesileyle teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir etkinliği yapan yoğun duygulara sahip kendisi incelememizi okumasın. (Bu şaka tabi) :) Bazı kitaplarda olduğu gibi biz de yazımızda bir
Dicle'nin Sürgünleri
Dicle'nin SürgünleriMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20141,903 okunma
672 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
𝐃𝐞𝐝𝐢𝐥𝐞𝐫 𝐤𝐢, 𝐢𝐧𝐬𝐚𝐧𝐚 𝐢𝐫𝐚𝐝𝐞 𝐯𝐞𝐫𝐢𝐥𝐝𝐢 𝐚𝐦𝐚 𝐠ü𝐧𝐚𝐡 𝐢ş𝐥𝐞𝐦𝐞𝐧𝐢𝐧 𝐜𝐚𝐳𝐢𝐛𝐞𝐬𝐢𝐧𝐞 𝐤𝐚𝐩ı𝐥𝐝ı. 𝐃𝐞𝐝𝐢𝐥𝐞𝐫 𝐤𝐢, 𝐝𝐨ğ𝐚𝐲𝐚 𝐲𝐚𝐫𝐚𝐝ı𝐥ış 𝐛𝐚𝐡ş𝐞𝐝𝐢𝐥𝐝𝐢 𝐚𝐦𝐚 𝐲ı𝐤ı𝐦 𝐢𝐥𝐤 𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫ı 𝐛𝐮𝐥𝐝𝐮. 𝐃𝐞𝐝𝐢𝐥𝐞𝐫 𝐤𝐢, 𝐡𝐚𝐲𝐯𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐞𝐧 𝐬𝐚𝐟ı𝐲𝐝ı 𝐚𝐦𝐚 𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭𝐭𝐚 𝐤𝐚𝐥𝐦𝐚𝐤 𝐢ç𝐢𝐧 𝐛𝐢𝐫𝐛𝐢𝐫𝐢𝐧𝐢 𝐚𝐯𝐥𝐚𝐝ı İnsanlar var olur, varlığını devam ettirir ve varlığına kendi elleriyle son verir. Tek mirasları, doğaya bıraktığı izlerle
Lordlar ve Varisler
Lordlar ve VarislerN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20217.3k okunma
Reklam
167 syf.
10/10 puan verdi
Mehmed Uzun'u Saygı, Sevgi ve Minnetle anıyorum...
~Ruhu zedelenmiş, sesi kısılmış, kendisini ifade etmekte güçlük çeken insanların yazarı, sürgünün yarattığı bir edebiyatçı Mehmed Uzun. "Siverek'te ilkokulun birinci günü bir tokat yedim, bugün bile aklımdan çıkmaz. Okul bahçesinde sıraya girmeye çalışırken aramızda Kürtçe konuşuyorduk. Bir tokat attı İstanbullu yedek subay öğretmen, Türkçe
Nar Çiçekleri
Nar ÇiçekleriMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20123,966 okunma
·
Not rated
Kudüs İçin Bir Kalbin Serüvenleri
Saksonya’dan İskenderiye’ye – Bir Faytoncunun Serüvenleri Kalp Yurdundan Tarih boylu boyuna uzanan bir yol misali. İnsan bu yolun seyyahı, arayanı... Gözler başka başka farklılıklar zenginlik bahçesi. Gözler, arar, ayaklar gider böylece bir seyyah yol alır. Bir günün doğuşunda, ıssız yağmur havasında gâh ıssızlık, gâh kalabalık bütün
Bir Faytoncunun Serüvenleri
Bir Faytoncunun SerüvenleriErnst Christoph Döbel · Say Yayınları · 20158 okunma
Bize kıyılara çıkmayan dalgalar, çocukları yutmayan sular borçlusun İstanbul... Boğaz’ı geçen balıkları sayan deli bir muhasebeci, balıkların peşine takılıp Haliç’e giren şaşkın bir yunus, yunusa yalanırken rakı bardağına düşen bir kedi, kediye kaftanlardan kefen diken bir terzi borçlusun. Bize dipsiz çöp kutuları borçlusun İstanbul... Kız
96 syf.
·
Not rated
Üstü başı metafor dolu bir novella: Çukur
Uyarı: Tüm yazı spoiler içerir. Yazarın işlediği toplumsal roller ve cinsiyetçilik gibi kavramlar kitabın ilk sayfalarından hemen kendini belli ediyor. Kadrolu ve kadrosuz çalışanlar, çalışan kadın, ev kadını, çocuksuz kadın gibi toplumsal eşitsizlik ve dayatmalar üzerinden bir hikayenin içine gireceğimizi fark ediyoruz. Ancak tüm bunların
Çukur
ÇukurHiroko Oyamada · Siren Yayınları · 2022376 okunma
Reklam
272 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
Mary Shelley, Percy Bysshe Shelley ve “Frankenstein ya da Modern Prometheus’’
''İnsan zihni için, üst üste yaşanan olayların duyguları ayağa kaldırmasının ardından gelerek, ruhu hem ümitten, hem de korkudan azade kılan eylemsizlik ve kesinliğin mutlak sükûnetinden daha acı verici şey yoktur.''* William Godwin ve Mary Wollstonecraft'ın kızı ‘’Mary Wollstonecraft Godwin’’, 30 Ağustos 1792’de
Frankenstein Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013.9k okunma
Elfler ;
“Başlangıçta Ilúvatar'ın Büyük Çocukları, sonradan geldikleri hallerinden daha güçlü ve büyüktüler, ama daha hoş sayılmazlardı, çünkü güzel olmasına güzeldi Quendi gençliklerinde, Ilúvatar'ın can verdiği tüm varlıklardan çok daha güzellerdi ve bu güzellik solup gitmedi elbette, ama onları esas zenginleştiren Batı'daki yaşamları, yaşadıkları kederler ve bilgelik oldu. Oromë sevdi Quendi'yi ve kendi dillerinde bir isim verdi onlara, Eldar, yıldızların halkı yani.."
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Yıldızların laneti &
Bu kitaba başlamadan önce çok ön yargım vardi. "Bir Türk bilim kurgu yazamaz" düşüncesiyle başladım kitaba. Ve bu kitap sayesinde ön yargılarımı kırdığımı söyleye bilirim. Yazarın yarattığı evren işlediği konu gerçekten çok güzeldi. Kitapta beni rahatsız eden iki durum var birincisi kitabın girişi çok hızlı olmuş yani olaylar birden gelişiyor. İkincisi kitabın başlarında başkaraketerimiz victoriya hicbirseyi sorgulamıyor. Kaçırılıyor ve kaçırıldığı kişilerle çok yakın arkadaşlık ilişkileri kuruyor. Mantıken düşününce tuhaf kaçıyor. Buralar beni rahatsız etsede kitap ilerledikçe kendini toparlıyor. Konusuna gelecek olursak; gözlerinizi kapatın ve bir dünya hayal edin. Bir gece halk olarak imparatorluğa isyan ediyorsunuz ve o gece bütün yıldızlar kayboluyor. Ve her sene o gecede doğan çocuklar lanetli (özel güclere sahip) olarak dünyaya geliyor. Aynı zamanda sirus imparatorluğun tek veliaht prenseside o gecede doğan lanetli çocuklardandir. Victoria 5 yaşında ateş lanetine sahip olduğu ortaya çıkar ve 5 yaşından beri bir odada tek başına ilaçlarla yaşar. 18 yaşına geldiğinde halkı selamlamak için dışarı çıkar. Ve bir isyancı gurup tarafından kaçırılır. Grupta kaldığı süreçte hiç bilmediği gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır. Güçlerini kullanmayı bilmeyen victora grupta eğitim almaya başlar ve lanetli çocukları babasının elinden kurtarmak için savaşır Fantastik Bilimkurgu sevenlerin mutlaka okuması gerekn bir kitabı. Okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar.
Yıldızların Laneti
Yıldızların LanetiSena Nur Işık · İndigo Kitap · 20211,362 okunma
261 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 16 days
Sineklerin Tanrısı
Selam yılın ilk kitabı ve ilk incelemesi ile eğer destek almayacaksa kendi kendimle konuşmaya geldim :) şaka şaka hazırsanız başlıyorum. Öncelikle kitapla ilgili spoie vermemeye dikkat edeceğim. Bu yüzden genel bilgi çerçevesinde kendime not şeklinde ifade etmeye karar verdim. Çünkü pes pese okumalarim ardından yahu bu kitapta ne anlatıyordu ki
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080.2k okunma
Reklam
Hunlar, yılın ilk ayında hükümdarın (Ch'an-yü) sarayında ve ilkbahar da beşinci ayda (haziranda) Ongin Irmağı bölgesindeki Lung-ch'eng (Ejder şehri)'da ve sonbaharda Tai-lin'de Gök Tanrı'ya atalara, tabiat kuvvetlerine at ve koyun kurban ederlerdi. Hunlar, bozkırdaki diğer topluluk ve devletlerde olduğu gibi yapacakları işlerin akıbetini ve isabetini ayın ve yıldızların hareketlerine göre kontrol ederlerdi.
" Doğada ne çok renk var, ne çok sevgi. Güneş ki, toprağı sevgiyle ısıtır, toprak ki, alabildiğine verimli, selek... Yaşamak güzel! Bunu insanlar neden kavramıyorlar? Neden bu topraklar üzerinde doğan aynı ayın, güneşin, yıldızların altında yaşayan insanlar birbirinin gırtalığını sıkar? Neden Gabil, Habil`i öldürdü? Kardeş kanının akmasına neden olan kıskançlık duygusu nasıl gelişti? Adem`le Havva`nın tek günahları buğday yemenin bedelini ağır ödedikleri halde, bu ceza neden caydırıcı olmadı ve çocukları günah üzerine günah işlediler. "
Gerçeklik nereden baktığınıza bağlıdır; ne kadar uzaklaşırsanız, geçmiş size o kadar somut ve anlamlı görünür - bugün ise, yaklaştıkça gitgide daha inanılmaz görünmeye başlar. Kendinizi büyük bir sinemada farz edin, önce arka sırada oturuyorsunuz sonra sıra sıra öne doğru ilerleyip burnunuzu neredeyse perdeye dayıyorsunuz. Yıldızların yüzleri ağır ağır oynaşan zerrelere dönüşüyor; küçük ayrıntılar devasa boyutlara ulaşıyor; yanılsama çözülüyor - daha doğrusu yanılsamanın kendisinin gerçeklik olduğu ortaya çıkıyor...
Sayfa 257 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bu alıntı film olsun adı da Güneş'in Son Çocukları olsun
Günümüzden milyarlarca yıl sonrasında, yeryüzünde bir güzel gün yaşanacaktır. Bu son güzel günün ardından Güneş’in kırmızısı koyulaşacak, çevresi sarkacak ve yeryüzünün kutup bölgelerinde bile ter dökülecek. Kuzey ve Güney Kutuplar eriyecek, dünya sahillerini deniz basacak. Okyanuslardaki yüksek ısı havaya daha çok su buharı salarak bulutları yoğunlaştıracaklar ve böylece yerküremizi güneş ışığından korumada kalkan oluşturarak sonumuzu birazcık geciktirecekler. Fakat Güneş'in evriminin önüne geçilemez. Sonunda okyanuslar kaynar suya dönüşerek atmosfer buhar olup uzaya kayacak ve gezegenimizde boyutlarının korkunçluğunu tahmin edebileceğimiz bir facia yer alacaktır. Bu arada insanların şimdikinden değişik canlılara dönüşecekleri hemen kesin gibidir. Ola ki, insan soyunun gelecek kuşakları yıldızların evrimini kontrol altında tutsunlar ya da evrimin etkisini yavaşlatabilsinler. Ya da o durumda Mars’a, Europa’ya ya da Titan’a uçup gideceklerdir. Belki de Robert Goddard’ın dediği gibi, genç ve umut vaat eden bir gezegen sistemindeki boş bir dünyaya gidip yerleşeceklerdir.
Sayfa 245Kitabı okudu
Gerçeklik nereden baktığınıza bağlıdır; ne kadar uzaklaşırsanız, geçmiş size o kadar somut ve anlamlı görünür -bugün ise, yaklaştıkça gitgide daha inanılmaz görünmeye başlar. Kendinizi büyük bir sinemada farzedin, önce arka sırada oturuyorsunuz sonra sıra sıra öne doğru ilerleyip burnunuzu neredeyse perdeye dayıyorsunuz. Yıldızların yüzleri ağır ağır oynaşan zerrelere dönüşüyor; küçük ayrıntılar devasa boyutlara ulaşıyor; yanılsama çözülüyor - daha doğrusu yanılsamanın kendisinin gerçeklik olduğu ortaya çıkıyor...
Sayfa 181Kitabı okudu
251 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.