“Su bendinde kırık bir şişe ağzının parlaması mehtaplı bir gecenin tasviri için ona yetiyor. Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı gerekli.”
Üç martı imgesi çevresinde birbirinden aşka ve edebiyata yaklaşımı farklı olan iki yazarın sanat ve bir kadının aşkı uğruna tek taraflı rekabeti üzerine kurulmuş, aşk/sanat ve varoluş üçgenini anlatan muazzam bir oyun. Çehov büyük adammış vesselam. İçim sızladı okurken.
MartıAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 201620,2bin okunma
Karanlığın kuşattığı yeryüzü ve su, hareketsizce ve sessizce uykuya daldı. Sanki gecenin zifiri durgunluğu içinde hiç durmadan ve boş yere akan yıldızların parıltısı dışında hiçbir şey kalmamıştı dünyada.
.. sedef bir mavilikte bir opal parıltısı gibiydi. Yolculuk sona mı ermişti? O noktaya varılmış mıydı? Herhangi bir taşıta ihtiyaç kalmamıştı artık; Vergilius, boşlukta süzülmekteydi, dalgaların üzerinde yürüyordu, ve etrafta sabahın sessizliği, mevsimdışı bir ilkbahardı, etrafta huzurun ve bir tatil gününün nefesi vardı, sıvı halindeki ayna tarafından yukarıya doğru alınıp verilen bir nefesti bu, gökyüzünden aşağıya, altın kaplı sulara doğru alınıp verilen bir nefes, Yukarısı ile Aşağısı, güneşin huzuru ile yıldızların huzuru ve denizin huzuru bir bütün halinde alınıp verilen nefese dönüşmüştü, tek bir nefes içersine son bulmak nedir bilmeyen bir ilkbahar atmosferi dolmuştu, ve bu atmosfer içersinde her şey manzaraya, ilkbahar manzarasına dönüşüyordu; ..
Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli…
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
--------------------------------------------------------------------------------
Yunus’a
Güneş terk edince gökyüzünü, ay mesken kurunca yıldızların yanına, bizimkisi önce koca köklü bir ceviz ağacının dibine güzelce yerleşir, derince bir iç çeker ve başlarmış anlatmaya. Söze, bir varmışlığın bir yokmuşluğun klişesinin ötesinde, yaşamdan
Müzisyen yaradılışlı insan için herşey müziktir. Titreşen kımıldayan , bir nabız gibi atan herşey. Güneşli yaz günleri, rüzgarların ıslık çaldığı geceler , akan ışıklar, yıldızların parıltısı , kuşların türküsü, böcek vızıltıları , ağaçlardaki hışırtılar , sevilen ya da nefret edilen sesler , evin alışılmış gürültüleri , kapının gıcırtısı , gecenin sessizliği içinde nabız atışları, var olan herşey müziktir, onu dinlemekten başka, yapacak bişey yok insan için.
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı ve gezegenler arası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
Tertemiz şeylerden sözedeyim
İlk sevdalarımdan, ilk dostlarımdan.
Ne toprağın kokulu çiçekleri
Ne yıldızlar
Ne vahşi gönüllü, vahşi ruhlu insanlar ;
Hiç, hiç bir şey kalmıyor ebedi olarak,
Her şey kuruyor sabah çiğleri gibi.
Ama bir şeyler kalıyor ki çok kıymetli.
İşte bu kalıntıların parıltısı
Bir emanet sanki sonsuzluğa.
Çimenler üstünde oturmak
Dostlarla bir şeyler okumak
Dolaşmak yıldızların altında
Gelecekten konuşmak...
Ho Chih-Fang
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı, sokak lambaları ve gezegenler arası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
"Bir hocam anlatmıştı... Gökyüzündeki yıldızların ışığı bize yıllar sonra ulaşırmış . Yani gökyüzüne bakıyoruz, bir yıldız parlıyor ama o yıldızın parıltısı belki iki yıllık, belki de daha eski... Hatta o yıldız çoktan sönmüş bile olabilir... Umarım hayatta hiçbirşeye bukadar geç kalmazsın Merih senin ne güzel parlıyor dediğin o yıldız çoktan sönmüş olabilir..."
Eylül
"Ayrı düşen âşıklar, yokluğu kendi gerçeğine sahip binlerce hayalle avuturlar. Görüşmeleri engellenir, birbirlerine yazamazlar, haberleşmek için binlerce gizemli yöntem üretirler. Birbirlerine kuşların örüşlerini, çiçeklerin kokulann çocuklarım gülüşlerini, güneşin ışınlarını, rüzgarın iç çekişlerini, yıldızların parıltısı, tüm evreni gönderirler. Ama neden olmasın? Tanrı'nın tüm eserleri aşka hizmet etmek için yaratılmıştır. Aşk tüm doğayı iletileriyle dolduracak kadar güçlüdür."
"Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli."