Livanelinin bütün kitaplarını severek okumuştum.Kendisi hakkında kafamda bir kanı oluşmuştu .Hayatını okuduktan sonra yanılmadığımı anladım.Gerçekten sanatçı biri hassasiyeti dürüstlüğü yardımseverliği vatanseverliği başka bir şey .Haddim olmadan bir yorum yapacağım siyasete girdiğinde çok üzülmüştüm harcanacağını düşünmüştüm.Kendiside bunu fark edip erkenden geri çark yaptı.Keşke kitabında bahsettiği gibi bir parti kursaydıda tüm kendi gibi vatanperverleri etrafında toplasaydı belki ülke bir kaç yıl daha ileri giderdi.Yıllar öncede şimdide neden düşünen insanlar hep yargılanıyor neden hepsinin bir hapishane kültürü var.Bir toplumda sanatçı yetiştirmek o kadar kolay mı? Sanatçılık allah vergisidir çalışarak torpille çabayla kazanılmaz.Onun için lütfen gerçek sanatçılara sahip çıkalım herbirini avrupanın çeşitli ülkelerine sürgüne göndererek barbar olan türk kimliğine bir yenisini daha eklemeyelim. nurten ulaba
Sevdalım HayatZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20124,380 okunma
Mevzu ile alakası yok, yıllardır kafamı kurcalayan bir mesele vardı, onu da çözdüm sonunda. Aha burada da sizinle paylaşıyorum. Mesele basit ama benim için çok önemli. Yıllar önce İstanbul'da yaptığım absürd esprilere, anlattığım fıkralara Ankaralıların bayıldığını fark ettim. Yahu diyorum kendi kendime, burada bir sorun var. Ankara, İstanbul'un 10 yıl gerisinde mi acaba? Üstüne üstlük espri kaliteli, fıkra zekice değil, neden bu kadar gülüyor Ankaralı? Sonuçta boş bulunup anlattığım bir şey. Mesela şöyle bir espri: "Ayakkabın mı eskidi, at gitsin! Çorapların mı eskidi at gitsin! Pantolonun mu eskidi at gitsin! Eşek gelsin!" Bu. Ancak boş bulunup gülebilirsin buna? Öyle değil mi? Değil. Adam güldükçe gülüyor.
İşte yıllardır kafamı kurcalayan mesele bu.
Nasıl mı çözdüm mevzuyu? Valla zor oldu ama çözdüm. Şöyle oluyor: Malum memur şehri Ankara. Orada ya da burada karşınıza çıkan on kişiden yedisi bir kurumda ya bir memur ya da bilmem ne daire başkanı. Fıkrayı dinley
İsmet Saat KaçEbubekir Kurban · Orhun Yayınları · 201253 okunma
İÇİM PARÇALANDI...
Kadın olarak tüylerim diken diken izledim olay akışını.Anlatım,çeviri ve kurgu hepsi çok iyiydi ve inanılmaz bi etki bıraktı üzerimde.Tüm bunların üstüne Limon Ağacı ve Bin Muhteşem Güneş'i arka arkaya okumak gibi bi hata yaptım ve iki kitabın kapaklarını görmek bile sarsıyor beni.Zira yıllar boyu saklanması gereken iki harika kitap ver karşınızda.Ayrıca cepboy basımlar çok da çekici ve kullanışlı oluyor okuyan için.
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020101,3bin okunma
Küçük Adam'ın Romanı serisinin son kitabı. Avare Yıllar'da aşık olduğu genç kızı işlemişti. Burada ise o aşkı kızın gözünden izletiyor ve tabi aynı zamanda bu kızın hayatınıda işliyor. Açıkcası seriden biraz kopuk gibi bir kitap ama yinede güzel okunulur bir kitap.
CemileOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20173,911 okunma
Küçük Adamın Romanı serisinin başlangıç kitabı. Kendi çocukluk yıllarını ve babaıyla olan geçimini veya geçimsizliğini anlattığı roman. Gerçekten güzel bir roman zaten Orhan Kemal'in kötü romanına rastlamadım. İlgilenenler olursa da Küçük Adamın Romanı serisi Avare Yıllar ve ardından Cemile kitaplarıyla devam eder, son bulur.
Baba EviOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20082,150 okunma
Orhan Kemal'in kendi hayatını romanlaştırdığı serinin 2. kitabı. İlk kitabındaki çocukluk döneminden artık sıyrılmış artık gençlik aşk ve iş hayatıyla mücadeleleriyle geçirdiği dönemin kitabı. Orhan Kemal burada da yine ustalığını gösteriyor. Türk yazarlar arasında tarihi bir öneme sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Avare YıllarOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20091,353 okunma
Yemin tüm bitirmeme çabalarıma rağmen, kendime günlük okuma limiti koymama rağmen yine de bitti… Bitti ama ağzımda harika bir tat, yüzümde bir gülümseme bırakarak bitti.
Karahan Afrika’da yaşadığı olaylar sebebiyle granitten bir kalbe, gülmeyi bilmeyen bir yüze sahip esmer, uzun boylu, kara kaş kara göz bir FMArsal yakışıklısı… Tuğçe zengin bir