Hacmi ile gözümü korkutan bu roman beklenildiği gibi beni yordu. Dostoyevski’nin başyapıtı diye adlandırılan ve en bilinen romanı. Kitabın ilk 450 sayfası kitabı bırakmam gerektiğini sorgulattı bana çünkü ağır bir tanrısal sorgu din konuşması vardı, okuduğum incelemelerden edindiğim bilgiyle Dostoyevski’nin klasik tarzı olduğunu öğrendim. Kitabın ikinci yarısı diye adlandırabileceğim 450 sonrası gerçekten hem heyecanlı hem ilginç. İşte bu kitap bu ünü bu yüzden kazanmış diyebileceğim bir etki bıraktı.
Kitap özet olarak Fyodor Pavloviç’in ilk eşinden olan Dmitri ikinci eşinden olan İvan ve Alyoşa’nın sevgisizlik, para ve çıkar hırsı anlatılmış buna ek olarak da Baba ve oğulun aynı kadına aşık olmaları da başlıca konu.
Kitabın son bölümü olan mahkeme sahnesi gerçekten muazzam dört dörtlük analiz edilip yazılmış. Hele ki savcının konuşması beni benden aldı.
Kitap içerisinde sık sık bahsedilen çermaşnya ise Dostoyevski'nin babasının kendi köleleri tarafından öldürüldüğü köyün ismiymiş.
Dostoyevski, kendi kişiliğinin üç cephesini ya da hayatının üç devresini üç Karamazov Kardeş’te anlatmak istemiştir, dolayısıyla Dostoyevski'nin en fazla kendi yaşamına ve düşüncelerine gönderme yaptığı romanı olarak bilinegelir. schillerci Dmitri, sürgünde sona eren romantik devrini; İvan zındıklığa varan bir sosyalistlik uğruna imanını kaybedecek gibi olduğu yılları temsil eder. Alyoşa ise Dostoyevski'nin milletine, dinine dönüşüdür.(remodios-ekşisözlük)