Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen; Oysa ne çok sevdim ikinizi de bir bilsen... Yılmaz Odabaşı
Bir öpmek, bir sevmek, bir gitmek kaldım… Bir çığlık, bir rüzgar, bir ölmek kaldım…
Yılmaz Odabaşı
Yılmaz Odabaşı
Reklam
herkes kırılamaz bazen ipince dal olmak gerekir kırılmak için Ama dünya kütüklerin... ağlayamaz herkes ağlayabilecek kadar büyümek gerekir Dünya ise küçüklerin... sevemez herkes bir orman olmak gerekir sevmek için Bak ki dünya çöllerin... Ve vakur bir damla olmak dalga için katılmak okyanusa aşk için, isyan için! Yılmaz Odabaşı
dolup boşalan kültablaları bozuk sifonlar şerefsiz adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder... /sürerken ıssızlığın ödül töreni sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ III “-vay anasını bu maçı da alamadık abiler ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler!” Yılmaz Odabaşı
bilirim, mağlûbiyet esrik gülüşler ardında paramparça bir perde yeter idris, vakur ol, onur var serde anladım, vazgeçemezsin ondan asla! kardeşim, fazla alkol mevcut şimdi damarlarındaki asil kanda... aldırma demiyorum sana aldırarak aldırma içindeki çocuğu şu kirli hayata uyandırma! Yılmaz odabaşı
buralarda gece uzun gün ışığı yakındır var git artık bakma ardına ölüme fazla sokulma ama düşün ki mevsim rüzgarlarının savurduğu bir orman insan sev onu, sokul, konuştur doludur fazla üstüne varma
Yılmaz Odabaşı
Yılmaz Odabaşı
Reklam
Gözlerimin önünde Dağların kabaran yalnızlığı Ne varsa uçurumlar eşiğinde Hüzünlerle yalpalayan Gözlerimin önünde Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine Bir şeyler anlatmak istiyor hayat Ve alıp götürmek bir şeyleri Gün batıyor Paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım.. Yılmaz ODABAŞI
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.