Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Yine de âşık olan herkes gibi, içimde son derece alçakgönüllü bir kalp ve öte yandan her şeye rağmen umut eden bir kalp vardı."
633 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ŞİRAZE Acılar içinde , sırları kalplerinde saklı kadınlar. İstedikleri tek şey , sadece bu adaletsiz dünyada İnsan gibi yaşamak... Bu bir Istanbul efsanesi... Ve bu şehrin gizemli hikayesi... Efsanenin baş karakteri Vildan namı değer Şiraze Daha ilk doğduğunda hayata mağlup başlamıştı, annesini doğduğu gün kaybetmişti, onunda ölüm emri verilmişti
Şiraze
ŞirazeDeniz Üstündağ · Dls Yayınları · 202312 okunma
Reklam
İlim ve hikmette imam olan Hz. Ali (r.a) demiştir ki: "Eğer el-hamdü lillah sözünü açıklayarak bir deve yükü kitap yazmak istesem, bunu yapardım." işin içyüzü şudur: el-Hamdü lillah (bütün hamdler Allah'a aittir), ifadesi bir övgüdür. Bu övgüde pek çok şey vardır. Övgü ile, kemâl ve yücelik sıfatları ortaya konur. Ayrıca övülen kimseden kusur ve ayıplar uzak tutulur. Bu övgü ile yüce Allah'ın zâtını idrak etmekten âciz kalındığı itiraf edilir. Yine bu övgü ile, bütün kemâl ve üstünlük sıfatlarının sadece yüce Allah'a ait bulunduğu ve O'nun bu sıfatlarda tek olduğu ifade edilir.
Ne zaman bu imtihanlı dünyadan içim sıkılarak ya da ruhumda anlamını veremediğim bir üzüntü ile yürüsem Rabbim şükür etmem için binlerce neden çıkarıyor karşıma. Bazen değnekleri ile yürüyen ya da tekerlekli sandalye ile mücadele eden bir kardeşimi. İnanın hayatları zor ama yine de hayat dolular. Utanıyorum böyle anlarda. “Rabbim affet,şükür etmem gerekenleri unuttuğum için” Ertesi gün yine unutuyorum,unutuyoruz. Çünkü kaybedecek çok şeyimiz var iken aslında yok gibi davranıyoruz. Bugün yolda giderken bir kaza geçirip ya da ne bileyim bir hastalığa yakalanıp aynı duruma geleceğimin garantisi yok iken ne çok aldanıyorum bu yalan dünyaya. Her şeye sahip olan hiçbir şeye sahip olamamıştır diye okumuştu bir kitapta. Ne kadar da haklıymış. Belki bugün şikayet ettiğimiz hayat başkasının duâsıdır. Rabbim şikayeti az Şükrü çok eden kullardan eylesin bizleri 🤲🏻🌸
En iyi eğitimleri ve süpervizyonları da alsa, kendi analizini de tamamlasa terapist yine de danışanların görmeyi arzu ettiği türden yüzde yüz tarafsız, istikrarlı, her şeyi bilen bir tanrıya dönüşmeyecektir.
Seviyor - Sevmiyor
Papatya değilim ben Yetmedi mi kopardığın Yolup bitirdiğin Yalnız bıraktığın Bir daha da koparsan Seviyorum... Ne kadar koparsan O kadar seviyorum Değişmiyor bu sonuç Arsızca umarsızca seviyorum Kopacak yaprağım Kalmadı artık Beni senden Koparma daha... Yaprağı yolunmuş Bir papatya gibi Boynumu bükme Belimi kırma benim Seviyorum seni Bak yine seviyorum...
Reklam
İfade ettiğiniz gibi hakikat Galip gelecek ancak işin özü değişmeyecek. doğanın kanunları hep aynı kalacak, insanlar bugün olduğu gibi yine hastalanacak, yaşlanacak ve ölecekler. hayatınızın muazzam bir Şafak tarafından aydınlatılacak olsa da eninde sonunda sizi de bir tabutun içine çivileyip çukurun içine atacaklar .
Sevgi kuş misaliydi; bazen bir kanat çırpışıyla geldiği gibi, yine bir kanat çırpışıyla gidiyordu.
İkisi de oraya gitmekte istekli değildi; çünkü göçmenleri Şili'ye kabul etme düşüncesine tümden karşıydılar, ateistlerden ve büyük bir olasılıkla canilerden oluşan bu kızıl komünist güruhu, tam da vahim bir işsizliğin yaşandığı ve ülkenin ne ekonomik krizden ne de depremden kendini toparlayabilmiş olduğu bir zamanda gelip mevcut işleri ellerinden alacaktı, ama yine de o ikisi görevlerini yerine getiriyorlardı.
816 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitabı okurken sürekli yaşadığım durumlar
*Kes artık Gece! *Kitapta da herkes felsefi konuşuyor bi tane normal konuşan yok *Yazar Uygar'ı sürekli övüyor kesin ölecek kesinn.. Ayrıca kurşun yemekten kevgire dönen Ediz duruken tek kurşunda ölen Uygar... *Doğa hamile kalıp bebeği de trajik şekilde ölmezse ben de bir şey bilmiyorum (çokk klasik baygınlık geçirdim) *Yazarın cümleleri yazarken eski satırları sürekli copy paste yapan görüntüsü (bilgisayarda 'of neredeydi yaa' diye arayıp ctrl+c, ctrl+v yapıyor) *Ne dağ eviymiş arkadaş! *Ee şimdi Levent Çağıran neden öldü? Bir de Ediz şerefsiz babanın intikamını alıp ne yapacaksın Allah aşkına ama *Her duyduğu şeyden sonra derin uykulara yatan Doğa'yı okurken aklıma hep ötmekten yorulup hık diye yana devrilen horoz görüntüsü geliyordu djdjdjd *Şevkat Yerimdar'daki kahvehanenin camı bu kitapçının camı kadar parçalanmamıştır. Kitapçının sahibi dükkana geliyo tepkisi 'of yine mi yaa' (Mesut Süre taklidiyle okuyun djjdkd)
Yabancı - Elyel
Yabancı - ElyelÖznur Yıldırım · Pegasus Yayınları · 2023398 okunma
Reklam
Küçük bir yerde birkaç yüz bini bir araya gelmiş insanlar, üzerinde toplandıkları toprağı ne kadar bozmaya çalışmış, hiçbir şey yetişmesin diye taşlarla doldurmuş, taşların arasından uç veren otları yolmuş, ortalığı kömür ve petrol dumanına boğmuş, ağaçların orasını burasını kesmiş, tüm hayvanları ve kuşları kaçırmış olsalar da bahar, kentte bile yine bahardı.
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya
Zorlamı gerçekten??
-Efendim, hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından, hiç kimseye "ilim icabıdır" diye müzakere ile münakaşa ile verilmez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk milleti, bu mütecavizlerin hadlerini bildirecek hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline, bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan: "Millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız?" meselesi değildir. Mesele zaten, emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler, meclis ve herkes, meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat, usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal, bazı kafalar kesilecektir. Mustafa Kemal Atatürk
ne yapacağını bilememek...
mesela, rengarenk pabuçlarını bir kenara koydu diyelim yine de karşısına geçip birtakım şeyler söylemeye devam ederler, noktalama işaretlerini de üzerine üzerine fırlatmayı eksik etmeden. belki dalgın birkaç adım gelip söndürüverir başının ucundaki sessiz lambayı. onu da bilemez. saat ne kadar geçmiş, gündüz ne kadar olmuş ve gece saçını başını
Sen yine de benden yana Ferah tut yüreğini. Benim hüznüm yakasından Eksik etmez çiçeğini.
Sayfa 319 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.