Plotinos ruhun tözü itibariyle temiz, saf ve tanrı­sal olduğuna inanmaktadır.
Ruhu kirleten şey, duyusal, fiziksel dünyayla te­masından, ilişkisinden ortaya çıkan eklentilerdir. Maddeyle ilişkisini kesen, kendi özüne dönen, kendisini ve kaynağını yine kendisine has olan fiille yani temaşa fiiliyle düşünen ruh, Akıl aracılığıyla Bir'e ulaşma ve onunla birleşme imkanına sahip olacaktır. *****
Sayfa 86 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
"Zamanın ruhu" bizi "aklın yolundan" saptırmamalı... E. Murat Üçer - Türkiye Ekonomisi (Yine) Yol Ayrımında
Sayfa 93
Reklam
Makroekonomik istikrar, siyasi öngörülebilirlik ve özgür­lükler oksijen, su, yer çekimi gibi temel şeylerdir, bunların dışın­da istediğin kadar teşvik ver, istediğin kadar itele, belki zaman kazanılır ama netice değişmez; netice geri kalmışlıktır... E. Murat Üçer - Türkiye Ekonomisi (Yine) Yol Ayrımında
Sayfa 93
Güven gelmeden, Türkiye'ye para girmeye başlamadan, üretkenlik artırıcı reformlara başlamadan ve en önemlisi bankacılık sektöründeki kredi davranışı değişme­den ülkenin kalıcı bir büyümeye geçmesi çok güç. E. Murat Üçer - Türkiye Ekonomisi (Yine) Yol Ayrımında
Sayfa 91
bütün yayımcıların yüzde doksanının başlıca niteliği başarısızlıktır.bir yazar olarak hepsi başarısızlığa uğramışlardır.onların masalarının başında oturmayı, satışlarına ve dergi sahiplerine köle olmayı,yazma mutluluğuna yeğ tuttuklarını sanma.hepsi yazmaya çalışmış ama başaramamıştır.işte işin paradoksal yönü de burada.edebiyatta başarıya giden merdivenin her basamağı, edebiyatın başarısız yaratıkları,bu polis köpeklerince korunur.yayımcılar ,yayımcı yardımcıları , bunların çoğu,sonra gazete ve dergilerin düzeltmenleri, bunların hemen hemen hepsi , yazı yazmayı denemiş ama becerememiş insanlardır.ama yine de yeryüzündeki bütün yaratıkların içinde bu iş için en uygunsuzu olan onlar neyin yayınlanıp neyin yayınlanmayacağına karar verirler.hiçbir yenilik getiremeyeceklerini, içlerinde o tanrısal ateşin yanmadığını kanıtlayan bu insanlar yenilikleri ve dehaları yargılarlar.onların ardından daha kalabalık bir başarısız kimseler güruhu olan redaktörler gelir.bana onların şiir ya da öykü yazmaya kalkışmadıklarını , böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmediklerini söyleme.çünkü hepsi bu işi denediler ve başaramadılar.ama sen benim redaktörlere ve eleştirmenlere ilişkin fikirlerimi bilirsin.büyük eleştirmenler vardır ama bunlar kuyruklu yıldızlar kadar enderdir.eğer bir yazar olarak başarısızlığa uğrarsam o zaman yayımcılık yapmaya hak kazanırım.ne olursa olsun öyle de geçinip gideriz.
Tanrı sevgidir" der ama yine de Tanrı cehennemi işletmeye devam eder. Şayet Tanrı sevgi ise yapılacak ilk iş cehennemi yok etmesidir; cehennem hemen yakılmalı, ortadan kaldırılmalıdır. Cehennem fikrinin ta kendisi çok kıskanç bir tanrıya aittir.
Reklam
Platon mu? Ama neden Theaitetos değil? Tarih bazen işte böyle adaletsizdir ve kendinden sonrakilerin övgüsünü toplayanlar her zaman kâşifler değillerdir. Atinalı filozofun beş cismin keşfiyle hiçbir ilgisi bulunmuyor, fakat kendisi evrenin elementleriyle ilgili bir teorisiyle bu cisimleri meşhur ediyor: Ateş dörtyüzlüyle, toprak altıyüzlüyle, hava sekizyüzlüyle ve su ise yirmiyüzlüyle ilişkili. Platon, onikiyüzlünün beşgen yüzeylerinin Evrenin şekliyle bir ilgisi olduğunu varsayıyor. Bilim bu teoriyi çok uzun zaman önce bir kenara bıraktı fakat yine de beş düzgün çokyüzlü hâlâ Platon ile ilişkilendiriliyor.
Herkes satın aldıklarını götürmeye geldi -mandradaki inekler, ördekler, tavuklar, on bir tane fino köpeği, çiftlik gereçleri, kayıklar, güzelim kasap bıçaklarıyla tezgâhlar, dört tane bitirim Angus, konserve ve sosis yapma makineleri; işleyen, iyi bir çiftliğe gereken yüzlerce küçük ayrıntı. Bunları bir daha alamayacağımı o gün de biliyordum. Yine de, hiç değilse bir zamanlar onlara sahiptim ya, diye düşünüyordum. Evet bunca yıl geçtiği halde, bugün de böyle düşünüyorum.
Sayfa 121 - Can Yayınları
“ Yine de bir insanın gülümsemesinden farklıydı. Bir şey eksikti. Kanın ağırlığı mı desem, hayatın acısı mı desem bilemiyorum. Özsüz gibiydi, bir kuşun değil, bir kanadın hafifliği gibi. Gülümseyen boş beyaz bir sayfa gibi. Yani tepeden tırnağa sahte hissettiriyordu insana. “
Sayfa 8 - İthaki YayıncılıkKitabı okuyor
Beni al, zamanın dışına götür. Biraz sarıl, biraz koru, biraz öp; sonra yine sokağa bırak. Elimden tut, var olmayan şey­lere ekle, zihnimin bataklığından kurtar. Beni al, Tanrı'nın huzuruna çıkar. Ben de ona diyeyim ki, "Tanrım. Beni ol­duğum gibi kabul edebilecek bir Tanrı'ya her zaman inana­bilirim." O da bana, "Yürü git o zaman şeytanla görüş, hu­zurumda ne işin var Alla Alla," desin.
Pdf
Reklam
Fichte'ye göre sanat tanımı
Fichte'ye göre güzellik bilincinin ortaya çıkması şu şekilde olur : Dünyanın, daha doğrusu doğanın iki yanı vardır ; o bir yandan bizim sınırlılığımızın ürünüdür, bir yandan özgür ,ideal etkinliğimizin ürünü.İlk anlamda dünya sınırlıdır, ikincisinde özgür. Yine ,ilk anlamda beden sınırlıdır, çarpıktır,sıkışıktır ve biz çirkinliği görürüz ; ikincisinde iç bütünlük ,yaşam,canlanma,yenilenme vardır ve biz güzelliği görürüz. Böylece, bir şeyin güzelliği ya da çrikinliği , Fichte' ye göre ,seyredenin bakış açısına bağlıdır. O bakımdan güzellik dünyada değil, güzel ruhta ( schöner Geist) bulunur. Sanat da bu güzelliğin ortaya çıkışından başka bir şey değildir, ve sanatın amacı yalnız aklı değil (bu bilimin işidir) , yalnız yüreği de değil (bu da ahlak vaizinin işidir) , bütünüyle insanı oluşturmaktır. Bu nedenle güzelin imleci, dışsal herhangi bir şeyde değil, sanatçıdaki güzel ruhun varlığındadır.
Ona göre insanların adaleti hiçbir şeydi, Tanrı’nınkiyse her şey. Beni mahkum edenin insanların adaleti olduğunu hatırlattım. O da bana yine de bunun günahımı temizlemediğini söyledi. Günahın ne anlama geldiğini bilmediğimi söyledim. Bana yalnızca bir suçlu olduğum söylenmişti; suçluydum, bedelini ödüyordum, daha fazlasını isteyemezlerdi.
Sayfa 106 - Can YayınlarıKitabı okudu
Taliban'ın Şeriatı Tatbiki
... bu tatbik hakkında bazı eksiklikler olsa da, onları sevenler ve yerenlerin katında ittifak olunan hususlardan biri, Mevlevîler ve ilim talebeleri üzerine kurulan hareketin, şer'î mahkemeler, âlimler ve kadılar aracılığıyla Taliban'ın şeriatı tatbik etmede ve hadleri ikame etmede ciddi olduğudur. Hatta Taliban'dan olan bazılarına bile hadler uygulanmıştır. Kabil, Taliban Hareketi'nden olan bir talebenin haksız yere birisini öldürmesi nedeniyle kendisine kısas uygulanmasına tanıklık etmiştir. Hırsızlara ve zina edenlere hadlerin uygulandığını bizzat işittim ve Host'ta hırsızlık haddinin uygulanmasına tanık oldum. Yine bir yol kesiciye haddin tatbik edilişine ve caninin ibret olması için günlerce asılı kaldığına tanık oldum. Taliban'ın şeriatı tatbikinde ciddi olduğu bilgisi kesindir...
Sayfa 43 - Küresel KitapKitabı okuyor
Dur; izin ver , geçmişin cılız sesleri ve bulanık görüntüleriyle , yine yardım edeyim sana. Maalesef sonuçta dolu dolu yaşanmış bir hayattan cılız sesler, yitik gölgeler ve bulanık anılar kalıyor geriye .
-Köklere saygı
Ait olduğun toplumun Birliğini unutma Seni tamamlayan halkı Nefes diye çek içine Kendini var eden sensin ama Bir parçanı onlar dokur yine.
Sayfa 146Kitabı okudu
Resim