Yine bir İskender Pala romanı… Yine sizi içine sürükleyen ve içerisinden hiç çıkmak istemeyeceğiniz geçmişe doğru sürükleyen bir kitap…
Müslümanlık ve tarih…
Kusvanın önünde durduğu bir ev…
Peygamber Efendimizi misafir edebilmek için edilen o dua…
Ve en etkileyici bölümü;
Eyüp Sultan’ın vasiyeti üzerine düşmanın gözü önünde
defnedilişi… En sevdiğiniz adamı hemen yanıbaşımızda gömüyorsunuz ve köpeklere parçalatacağımızı düşünmüyor musunuz? sorusuna verilen o cevap;
-“Allah’a yemin ederim ki bu mübarek zatın na’şına bir ziyan eriştirdirdiğinizi duyarsak, ben ve benim gibi sayısız mücâhid, Arap yurtlarında öldürmedik bir tek Hristiyan, yıkmadık tek bir kilise bırakmayız. İmdi general, işte size son bir tembih! Bundan böyle onu muhafaza etmek senin boynuna borç olsun, kabrine gözün gibi bak. Aksi takdirde, seni Konstantiniyye şehrinden koparıp soyunu kurutmak için her çareye başvururuz. Ben bu sözlerimi çocuklarıma da vasiyet edeceğim ki bu mübarek zatın mezarına bir ziyan erişirse hesabını senden ve senin ahfadından, torunlarından sorsunlar…”
O nasıl bir cevaptır, öyle…
“Konstantiniyye elbet fetholunacaktır; onu fetheden emir ne güzel emir, onun ordusu ne güzel ordudur.” Hadis-I Şerifine nail olmuş atalarımızın mirasını öğrenmek
adına İskender Pala’nın bu eseri kesinlikle okumalı…