Buğdayın ekmeğe dönüşüp insanlara faydalı oluncaya kadar geçirdiği aşamaların her biri ne kadar çarpıcıdır. Toprağa gömülür, toprakla mücadele ede ede filizlenir, sonra biçilir, sonra har- manda dövülür, sonra samandan ayrılır, sonra değirmende yine dövülür, sonra teknelerde yoğrulur, sonra fırınlarda ateşe atılır, sonra dişlerde paramparça edilir, ardından mide asitleri tarafın- dan daha da parçalanır. İşte buğday bütün bu çilelerin sonra- sında insan gibi mükerrem bir varlığın var oluşunun devamına vesile olacak faydalı bir hale gelir. Bu süreçler buğdaya verilmiş bir ceza değil, onun gerçek değerini ortaya çıkarmak ve özel bir göreve hazırlamak için ona yapılmış iyilik ve ihsanlardır.
Hz. Mevlana'nın bu konuda manidar sözlerinden biri şudur: "Bahçıvan ağaçları budamasa dallar gelişir mi? Terzi kumaşı parça parça etmese elbise çıkar mı?" (Mesnevi, Cilt 1). Nietzsche der ki: "Öldürmeyen acı, beni güçlendirir."